sadece, birkaç dakikamızı ayırıp kendimize mutlu muyum?sorusunu sorsak birçoğumuz mutlu olmamak için ispata gideriz ve nasıl çabalar dururuz kanıtlamak için. maddi sıkıntım var, mutsuzum. i̇şlerim iyi değil, mutsuzum. hastayım, mutsuzum. havalar kötü, mutsuzum. bunun gibi birçok nedeni ardı ardına sıralar ve mutsuzluk için geniş bir mekân oluştururuz hayatımızda. bundan sonrası ise, yüzünde kiracı bir gülümseme ile dolaşan bireyler.
ancak, hayata nasıl bakarsak öyle görürüz ve öyle yaşarız anımızı.güzel bakmak,güzel görmektir.buna inanmalı insan.her olumsuz durum,içinde umudu barındırır.karanlık gecenin aydınlığa çıkma umudu olduğu gibi her kötü olay yaşanacak iyi günlerin umudunu saklar.
gülümseyince, güzelleşmeyen yüz yoktur bence. gülümsemek ise iyi hissetmektir. önce kendimizi iyi hisseder ve çevremizdekilere bu hissi yayarız. yaşadığı sürece her insan nefes alır. nefes almanın önemini bilerek yaşamak güzel görmektir. soluksuz kalmanın ne demek olduğunu düşünene yürümenin önemini bilerek yaşamak güzel görmektir. yürüme yetisini kaybettiğinde neler kaybedeceğini bilene sevdikleri yanındayken kıymetlerini bilmek güzel yaşamaktır. yokluklarının yalnızlığın en çekilmezi olacağını görene hayatı güzel görmek için, düşünmenin önemini bilmek bile yeterlidir. ne yaşarsak yaşayalım, düşünebildiğimiz sürece açamayacağımız umut kapısı yoktur. unutmayalım ki, umut; karanlık gecede parlayan yıldız gibidir ve o yıldızı görebilmek, görebileceğimize inanmak güzel görmektir.
hayattan o kadar hızlı akıp gidiyoruz ki uyuyup, uyanamamak kadar kısa bir süreçten ibaret olan hayatta karamsarlık yaşayacak vaktimiz yok. böyle bir lüksümüz de yok. lüksümüz diyorum çünkü; karamsarlık zaman ister umut yıldızını bulana dek. ancak, mutluluğun uzaklarda değil de bir gülümseme kadar yakınımızda, bizimle olduğunu bilmek zaman kazandırır hayat karşısında.
kısacası;güzel görmek yürek ister.kalpte bir göz,yüzde bir gülümseme ister.
hiç bir şey ayağiniza gelmez;
en azindan iyi olan hiç bir şey.
her şeyi gidip almaniz gerekir.
c.buxton.