berbat bir film . okadar yavas hareket ediyorlarki omrunuz bitiyor. yani bu kadar mi sikici olur bir film. inanin zamaniniza yazik. bos beles bir film.
hayatta gittigim en berbat film bile diyebilrim.
rum hayat kadini ve milliyetci,ispiyoncu bir turk gencinin aski var ana temada.
filmde kayda deger tek kurgu ve cumle vardir oda.
-ağlama, ağlarsan büyü bozulur.
bu arada en guzel sahneside filmin en sonuna eklenmis olan fotograflardir.bu kismida sadece 45 saniye surmektedir.
tomris giritlioğlu'nun son filmidir. yanlı bir insan olduğunu kendisi de kabul etse de gerçekleri anlattığı için tebrik edilmesi gereken yönetmendir.kamerayı değil kendi gözünü kullansa bile. asla vakit kaybı olmayan, izlenmeye değecek olan film.
--spoiler--
filmde en çok dikkatimi çeken şey de şudur ki belirtmeden geçmeyeyim. behçet'e çevresindeki solcuları deşifre etmesi için bir liste verilir liste de isimler arasında sadullah çelen ve zeki demirkubuz isimleri göze çarpar hemen.
yanılmıyorsam behçet ya da bir başkası elena adını filmde hiç kullanmadı ayrıca. ismi okuduğumuz özetlerden biliyoruz. filmde hiç ismi geçmedi rum kızı elena'nın.*
bir de güzeller güzeli oyuncak dükkanı vardır. tahtadan kuklalarla, kıvırcık saçlı güzelim bebeklerle dolu. yıkılıp yağmalanacağını bilmeden masumca seyirciyi mest eden...
en çok can yakan ise "sadece acıklı bir aşk filmi" diyip çıkamamaktır salondan. behçet kollarında elena'yı taşırken bu yaşanılanların gerçek olması, gerçekten böyle acımasız insanların kendi çıkarları için milli menfaat kelimesini kullanması daha da bir burkar insanın içini.
-ağlama, ağlarsan büyü bozulur.
--spoiler--
aslında hangi film anlatabilir, hangi kitap yazabilir, hangi dil konusabilir ki o acıyı,o felaketi o utancı... kac elenanın ölüme hiç yakısmayan gözlerinin ferinin sönmesini izleyerek anlayabilir ki insan cehaletin, ırkcılıgın dehsetini? kac tane elena elinde bebekleriyle sokak kenarlarında yatıcak? kac hrant dink arkasından 3 kursunla vurulmus kan gölünün içinde üstünede taslarla tutturulmus gazetelerle yatıcak? gazeteler bile onun heybetli omuzlarını kapayamazken biz onun o heybetli kardeslik sözlerinin üstünü nasıl kapatıcaz?? 6-7 eylüle okadar actı ki türk gencligi, türkiye bu film okadar hafif geldi... ama güz sancısı yinede, fatih aksoyun; kafası bizim genciligin s.kise calısır tüm filmlerde g.t acmalıyım felsefesinin zıttına türk gencligine kafalarını calıstırmasını hatırlatıyor.
beren saat tek kelimeyle mükemmeldi. allahım o nasıl güzel bir aksandır. ne tatlı bir kız cocugudur. sahaneydi. tek kelimeyle. ama göğüsleri silikon bence süpheliyim.
--spoiler--
okan yalabık'ın o götürülme sahnesini alıp kodak theatre'da göstermek istiyorum örnek olsun sana clint, leo; sana da bu sözüm her filmde ölmeyi biliyon tospaha demek istiyorum.
--spoiler--
--spoiler--
ancak film bu kadar biz ac kalmısken bukadar da elinde saglamki saglam- dünya tarihinin en utanc verici olaylarından biri- belgeleri varken kalkıp kılıbık behceti izletti ya gercekten kınadım. tamam elena on numara ama rum halkını sadece bir rum fahise ve babaannesi temsil ediyor. bence bir kac rum vede ermeninin hikayesi olmalıydı cünkü sn sahnelerde rum bir esnafın ve oglunun konusmasını duyunca bile cok hosuma gitti. ayrıca ülkücüleri asırı sagcıları sankı gazlanmıs bir grup atesli cahil olarak anlatmıslar. olmadı. daha fazlasıydı yaptıkları daha fazlasıydı. filmlere sıgamıyacak kadar da serefsizce hoyratcaydı... tomris hanım kesinlikle bu hikayeleri daha fazla harmanlayabilirdi. hiç olmazsa bana sorsaydı sevgilimin babasının; nasılda sokaklarda annesini aradıgını kuyumcularındaki herşeyi kaybeden babasının kalp krizi gecirdigini ve evlenince ermeni oldugu için sevgilimin annesi tarafından oglunun gösterilmedigini sevgilimin hala dedesinin soyadında olup babasından nefret edicek derecede utandıgını anlatırdım.. ah tomris hanim ah inanın rumların yasadıgı sadece elenanın yasadıgı degildi sanki elena devletin büyükleriyle yattıgı için daha bir nefret edilen rum olmustu. yok böyle bişey tüm rum ve ermenilerden esit derecede nefret ediliyodu.. filmin sonunda gercek verilere ve olaylara dayanan bir yazı olabilirdi kısa bir sekilde cünkü gidenin genel kültürüne bırakılmıs gibiydi. oysaki 5000 rum ermeni evi dükkanı 80 klise yagmalandı. 110.000 e yakın rum nufus 2.500 e kadar düstü denebilirdi madem bunu filmde anlatmayı beceremedin ehh ozaman bunu koy da en azından türk gencligi biraz oturdugu koltuktan dogrulsun.
--spoiler--
neticede güz sancısı bizim bilincimizi acan bir filmdir. ama daha iyileri gelmelidir. daha anlatılması gerekir. bir daha asla gelemeyecek olan rum pastacı yorgi amcalarımıza, ermeni sarraf naria teyzelere, terzi rum göbekli dimitri dedemize, elena'ya.. sant'a...sara'ya..agop'a...hrant'a... hepsinin sınırsız dostluguna sıgınarak özledigimiz tüm dostlarımıza... sehirlerini; istanbullarını özleyerek ölen tüm rumlara..ermenilere..binlerce kez özürle..
iyi film. Ülke gerçeklerine duyarlı,nerelerden gelip nerelere gidiyor olduğumuza duyarlı tüm insanların izlemesi gereken film. Beren Saat'i umduğumdan iyi buldum. Yalnız sesi pek çıkmıyordu gibi geldi.
az önce entry yazmadan önce bugünün başlıklarında "gaz sancısı" şeklinde okuduğum, başlığa girince dumur bir vaziyette "filmmiş lan bu" diye söylendiğim film.
Murat Yıldırım'ın, Antakya'daki güçlü nüfuzu olan toprak ağası bir babanın oğlu Behçet adlı bir genci canlandırdığı film. komşusu Rum kızı Elena'ya aşık oluyor. Elena'yı beren saat canlandırıyor.
kısa bir fragmanı yayınlanmış, oyuncuları tvde sıkça göründüğünden azıcık dizi hissi veren,yine de merakla beklenen film. zira tuncel kurtizin bir anlık görüntüsü ve sesi yetmektedir. ayrıyetten murat yıldırım, okan yalabık, zeliha berksoy ve ilker aksum da filmin cazibesini arttırmaktadır. beren saat hanfendi de fragmandaki bağırışıyla ve cilvesiyle, filmde beklediğim kadar pot durmadığı izlenimi yaratmıştır. umarım yamulmuyorumdur.
şunu da belirteyim: bıyıklar pek bi yakışmış.kesilmemesini umut ediyorum.*
kitabın tam olarak ne anlattığını bilmiyorum ama korkmadan, olduğu gibi, tüm vahşetiyle her şey ortaya konursa hoş olabileceğini düşündüğüm film. hatırla sevgilide bile kimi zaman ne kadar korkak ve sansürcü olunduğunu gördük, bari sinemada yapmasalar bunu da insanlar yakın tarihinde olup bitenleri düzgünce öğrense. evet öğrense, çünkü hala birçok kişi 6-7 eylül'ün ne olduğunu bile bilmiyor.
çekimlerine başlanan ve 2009 da vizyona girecek film için tam heycanlanmıştım ki tüm heyecanım beren saat in başrolde olduğunu öğrenmemle sona erdi. yeni bir hatırla sevgilisi - yasemin faciası olacağından korkmaktayım. ayrıca etyen mahçupyan - tomris giritlioğlu ikilisin varlık vergisi gibi zengin seneryolar çıkabilecek bir konudan çıkara çıkara salkım hanımın tanelerini çıkardıkları aklıma geldikçe 6 7 eylül olaylarından da en fazla farklı dindeki insanların yasak aşklarını çıkarırlar diye düşünüyorum.