ingiltere konsolosluk binası önü ve ben bi arkadaşı bekliyorken, o banktan bu banka kalk otur, sıkıl dur, yak bi tane daha söndür diğerini, patla sıkıntıdan derken... Paspal pespaye biri karşıdan sırtında bi çöp poşeti bana doğru geliyor. Suratında yumruğum kadar cerehat ve sidik kokusuyla geldi yanıma. Tam oturacakken irkilip birden bana döndü ve ''Güvercin pislemiş sen nasıl oturuyorsun'' dedi. Ben o an gayri ihtiyari banka baktım sonra adama ve öyle kaldım ya!
güvercin pisliği çok keskin bir gübredir. çiçeklerin toprağına az miktarda ilavesi azot zenginleştirmek adına yeterli olacaktır. fazlası kavrulmak dediğimiz bitkinin kuruması durumuna sebebiyet verir. ayrıca insanların yemeğine katıldığında, yiyenin sesini geçici olarak kıstığı söylenir. teyzem "yemeğine güvercin boku katıcam sus artık" diye kızardı bana, kulakları çınlasın..
beyazıt meydanı ya da türevleri gibi güvercini çok olan bölgelerde çok korktuğum pislik çeşidi. garip bir iz bırakır. araba camlarının olmazsa olmazıdır.