Avukat ve pazarcı ikisi de çok karakterli insanlardı. Pazarcının yerinde olsam 80 binlerde basar parayı da bölüşürdüm. Keşke son soruyu da bilebilselerdi üzüldüm. Birde avukatlar şöyle böyle derler adam ne kadar ağır ve karakterliydi. ikisinin de yolu açık olsun.
Yeniden başlamış, çok şerefsiz bir yarışma. az önce denk geldim, %60 bahar candan %40 aleyna tilki'den oluşan bir kız, rakibi olan amcaya güven vermek için üstün zekalı olduğunu söyledi.
Soruların hepsini bilen ancak para ödülünü rakibine kaptıran kadının sitemkar tavirlarina sahne olan yarışma programı.
- anlamadim şimdi sorularin hepsini ben bildim, parayı arkadaş mi aldı?
felsefe okuyan yada okumuş bir ''insan'' evladının, açık ve net ibnelik yaptığı yarışma. hem diyojen'in nerede doğduğunu bilme hem düğmeye bas. bu arada ben o yarışmada kesinlikle yarışamam, stüdyoda kan çıkar vallaha.
güven, haysiyet, insanlık. ya da güvensizlik, haysiyetsizlik gibi kavramları iyi tanıyan her kişinin izlemeye tahammül etmekte zorlanacağı kötü amaçlı yarışma programı.
geçenlerde rastgele denk geldiğim bir bölümde istanbul sokaklarında tanesi bir liraya oyuncak satan okumuş bir adam ile üniversiteli at suratlı bir genç kızın yarıştığı bir kısma denk gelmiştim. hemen her soruyu, halinden ve tavırlarından içi temiz olduğu anlaşılan, entelektüel görünümlü işportacı adamın bilmesine rağmen düğmeye basıp parayı alan taraf bu sarışın hatuncağızımızdı.
gördüğüm kadarıyla genelde yarışmacılar karşıdaki insana güvenerek ve bu karşıdaki kişinin kendisine kelek atmasıyla küplere binenler, ne yapacaklarını şaşırıp ağlamamak için kendilerini zor tutanlar bir yana, kızın parayı alıp kaçmasının ardından uzun saçlı ve sakallı spiderman abinin gayet rahat bir tavırla "başından beri kafaya koymuştum, ben düğmeye basmayacaktım. alacaksam o parayı paylaşarak alırdım" kendisine gelen peki paraya ihtiyacınız yok muydu? sorusuna ise "içkim yok, sigaram yok. herhangi bir evlilik planım yok. kitaplarımı kütüphaneden alıyorum. dışarıda örümcek adam satıyorum. günlük otuz kırk liralık gelirim var. bu bana yetiyor. sevdiklerim ve beni sevenler bana yetiyor. ben buraya paradan çok kendimi tanımak için geldim. ve bana da bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim." diyerek belki de şu yaşıma kadar hiçbir insana duymadığım sempatiyi duymamı sağlamış, gönülleri fethetmiştir.
hayatta hep böyle insanlar aramışımdır, bu tarz insanlara çatmak istemişimdir. belki de bu yüzden kıskanmışımdır bu abinin sevenlerini, yakınlarını. at suratlı kızımıza ya da onun gibi yapanlara gelecek olduğumuzda evet yarışmanın prosedürü bu şekil. kazanmak için yan çizmek gerek. yan çizmeden de kazanabiliyorsun belki ama mesele para ise her şeyi yapmalısın dostum. evet işte aferin. sen kazancaksın, işte böyle adamım. zaten yarışmanın amacı "kötüler" kazansın mantığı üzerine kurulu. farklı bir yol çizilmiş, amacı farklı bunu herkes anlıyor ama bir de diğer taraftan bakmak lazım. bakalım o zaman,
örnek olarak, hiçbir soruyu bilemediğin halde partnerinin aracılığıyla epey ilerleyip, haketmeyip ve ona güven verip, daha sonra devam edeceğine dair yeminler edip, kuranlara el basıp güveni kazandırdıktan sonra, veya ölüme sayılı vakti kalmış bir amcanın "senin bu paraya ihtiyacın var evladım o yüzden korkma güven bana" ların ardından gong diyerek parayı alıp kaçan bir adam ya da kadını düşün. yaptığı hareketin yarışma kuralarında olması ya da "bu işler böyledir" boyutunda değilim. para olması şart değil, kişinin menfaatine yarayan herhangi bir şey uğruna insanın, insanlıktan nasıl soyutlandığını, vicdan ve haysiyeti paraya nasıl satabileceğini gösteren, aslında insanın insanı tanımasına fırsat sunan program. hayatı anlatan, iyiyi kötüyü, kazanmak ve kaybetmek kavramları konusunda herkese yol gösterebilecek bir yarışma programı.
şahsi fikrim, yarışma için bir ön eleme yapılmalı. yarışmaya yalnızca "kötü niyetli" olarak tanımladığımız bu yarışmacılar seçilerek katılması sağlanmalı. ve hepsi birbirini sikmeli. sonunda kazanan yine bir "kötü" olsa da en azından oyuncakçı abi gibi adamın hası diyebileceğimiz insanlar üzülmemeli, kaybetmemeli. hayatın kendisi de bu değil mi, insanın ruhu pis içi fesat, menfaati her şeyden önemli öyle değil mi. vicdan ne demektir ki.
insanoğlunun aslında aşamadığı tek engel "kendini kandırmak" işi. her şeyi başarırız ama bir bu eksik kalır hep. kendi yalanlarımızla kendi yüzümüze maske yaparak.
karşısındaki iyi niyetli bir garibanı kandırarak, ya da şöyle söylemek gerek para için insanlığı, haysiyeti unutmasını geçtim. menfaat için kendisini bile unutarak tanınamayacak bir varlığa dönüşebilen bir insan ya da insan türünün ne yarışmaya ne de bilmeceye ihtiyacı vardır. insana ya da kendisine ait pozitif değerleri kaybederek para kazanmanın başka yöntemleri de var. ama karıştırmayalım o başka. işte kendini kandırmak da bunun gibi bir şey olsa gerek.
az önce sonuna yetiştim. soruları falan göremedim. meltem isimli bi kezbanla efendi bi ağabeyimiz yarışıyordu. amına kodumun kezbanı 25binde bastı. kendisinin haklı olduğunu düşünüyor bir de. o tavırlarını, o mimiklerini, o koca burnunu, diş yapını sikeyim senin amına kodumun köpeği. haluk bile sinirlendi lan bu duruma, açıkça belli oluyordu. yok güven verememiş de, yok şöyleymiş de böyleymiş de.
ben olsam ağzına ağzına vururum o kızın oracıkta. ama adam efendi, güle güle harcasın diyor. 2 çift laf söylemek gerek orada üstü kapalı da olsa o amına kodumun kezbanına.