--spoiler--
sayendedir ki hala ben,
ayağı yere basan ve solmuş defneler peşinde koşmayan,
biri olduğumun bilincindeyim.
sende yalnızlığımı buldum,
herkesten uzak ve gururlu olmayı.
--spoiler--
size işi değil savaşı öğütlerim
tâ ki işiniz savaş olsun
ve size barışı değil savaşı öğütlerim
tâ ki ruhunuz nefse *hükümran olsun
işimiz bir savaş olsun - kuru telâş değil
ve barışımız bir zafer - ruhumuzun!
körpe dallar hevesi hep yeniden tomurcuk
insan kaygan bir yaprak rüzgârın bûsesinde
sessiz sessiz ağlarken meme bekleyen çocuk
bir sırrın fısıltısı akan suyun sesinde.
...
Farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
Yada bir yağmur sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu
Kaybolup gittim.
Beklide bir rüyaydım senin için
Uyandın ve ben bittim.
Beni güzel hatırla!
Çünkü sevdim seni ben her şeyini
Sana sırdaş oldum dost oldum
Koynumda ağladın, yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini
Beni üzdün kınamadım, alışıktım vefasızlığa el oldun aldırmadım
Beni güzel hatırla!
Sayfalarca mektup bıraktım sana, şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım
Sakladım günahını sevabını içimde
Sessizce gittim senden öncekiler gibi sende anlamadın.
Beni güzel hatırla!
Sana unutulmaz geceler bıraktım
Sana en yorgun sabahlar
Gülüşümü gözlerimi sonra sesimi bıraktım
En güzel şiirleri okudum gözlerine.
Beni güzel hatırla!
Sana unutulmaz geceler bıraktım
Sana en yorgun sabahlar
Gülüşümü gözlerimi sonra sesimi bıraktım
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye
Vedalar bıraktım duraklarda.
Ne arasan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda.
Beni güzel hatırla!
Dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerimi ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne. Alnından öptüğüm dakikaları…
birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
Şaşırtmayı severim biliyorsun.
Buda sana son sürprizim olsun.
Şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
Beni güzel hatırla!
Nereden bileceksin, şehrin sokaklarında
Kaybolan ışıkların gözlerim olduğunu ?
Her seher yüreğimde açan karanfillerin
Her akşam ellerimde sararıp solduğunu,
Nereden bileceksin ?
ilk akşamdan alnına düşen o erkenci bulut
o kırık çizgi, sularda susan ışık, eksilen rüzgar dallarda
gölgelerin perde perde pişmanlığı getirmesi
günün gönlünce geçmediğindendir.
avuçlarında biriken ter o gözyaşından içten
bir damlası inancına düşen bir damlası yorgunluğuna
umarsızlık değilse bunalmış ve bitkin
düşlerin gerçeğe dönüşme telaşındandır.
evlerde bıçak yarası bir ayrılık
çatılardan camlara akıp duran kırmızı
her şeyin dokunması insana bu içli saatlerde
zamanın aldıkları geri dönmediğindendir.
bir duruşun var hani susmakla söylemek arası
bir gider bir gelir ikircim sularında
kalmışsa yüreğinin teknesi kıyısız
gözlerinle dilinin köprüleri yıkıldığındandır.
savrulmuş tel tel kalabalıklar içinde
rüzgarın ucunda bir bulut duyguların avucunda bir çocuk
görmeden geçiyorlarsa seni istekle titrediğin yerde
büyüdükçe herkesin bir şeyleri yitirdiğindendir.
bir adam… tutmuş yüzünü uzun yağmurlara
bir kadın… kendi kuyularında ıslak ve hüzünlü
söylüyorsa hala bir incecik türküsünü
sevgiye inandığından, sevgisiz olduğundandır.
gayesine ermemiş savaş
bitmemiştir diyenlerle
omuz omuza dayanmak
kalelerine emperyalizmin
ne dur
ne durak
ne rahat
yükseğe
daha yükseğe
en yükseğe
dikilsin
bu bayrak
bu bayrak
yükselen
mücadelemizin
düşenler varmış
düşenler olurmuş
düşsün
aralık kalmaz bu saflar.
bayan aşığı ile büyükada koyunda,
bay almış metresini gezer hünkarsuyunda,
orospuluk alçaklık var hepsinin soyunda,
haya namus kalmamış rezalet diz boyunda.
"halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortada,
her şey naylondandı o kadar.
ve ölünce beş, on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
ama geyikli geceyi bulmadan önce,
hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk..."