günün şiiri

entry3079 galeri300 video20 ses2
    54.
  1. imkansızlıkları yaşamak mıdır sevmek

    imkansızlıkları yaşamak mıdır sevmek?
    yoksa severken imkansız mıdır yaşayabilmek?
    zor mudur gözlerine bakarken sevgiyi görmek,
    yoksa sevgi midir gözlerindeki tek gerçek?
    kolay mıdır biranda vazgeçip gitmek,
    yoksa gitmekten vazgeçip, sevmek mi gerek?

    özdemir asaf.
    1 ...
  2. 53.
  3. yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
    bir sincap gibi mesela,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

    yaşamayı ciddiye alacaksın,
    yani o derecede, öylesine ki,
    mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
    yahut kocaman gözlüklerin,
    beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
    insanlar için ölebileceksin,
    hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.

    yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    yaşamak yanı ağır bastığından.

    doğum yıldönümü anısına...Nazım Hikmet Ran
    3 ...
  4. 52.
  5. Ben;
    Benden olgun insan isterim karşımda!
    Benden dürüst,
    En ufak dalgada,
    Arkasını dönmeyecek kadar olgun.
    Arkamı döndüğümde,
    Sırtımdan vurmayacak kadar güvenilir.
    Bir o kadar cesaretli olmalı.
    Yağmurdan ıslanıp, fırtınadan kaçmamalı.
    Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı.
    işine gelince sevip,
    Zoru görünce bırakmamalı!

    CAN YÜCEL
    5 ...
  6. 51.
  7. Neden karmakarışık böyle ömrümüz?
    kimseler bulmadı derdimize çare.
    bilinmez ki nedir; kimdedir keramet?
    hazin geldi hazin gitti gece ve gündüz.
    gözlerimiz yollarda kaldı.
    nerdesin, nerdesin, nerdesin saadet?

    Attila iLHAN
    3 ...
  8. 50.
  9. Eskiden bir yüreğim
    vardı benim;
    şimdi uzakta
    çarpar belki
    bir çocuğun odasında.
    yitirdiklerim de oldu
    kazandıklarımın yanında.
    bir ben kaldım şimdi
    tek yakın bana.
    ama ben eskiden de
    hep böyle
    yalnız çıkardım yola...

    Metin ALTıOK
    3 ...
  10. 49.
  11. Can yoldaşın olmazsa olmasın
    Yalnızım diye hayıflanmayasın,
    Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi
    Bir anne şefkatine musavi.
    Üç adım ötede deniz
    Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz.
    Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara
    Ağac yaprak verir, sır vermez rüzgara
    Ve kış yaz,
    Dalda kuş eksik olmaz
    Dağ başında duman
    Yalnızlık nedir göreceksin öldüğün zaman.

    CAHiT SıTKı TARANCı
    3 ...
  12. 48.
  13. Aşka gönül ile düşersen yanarsın.
    Zeka ile düşersen kavrulursun.
    Akıl ile düşersen çıldırırsın.
    Duygu ile düşersen gülünç olursun.
    Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın ezilirsin.
    Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç.
    [Özdemir Asaf - Yuvarlağın Köşeleri]
    3 ...
  14. 47.
  15. Geldim: Gitmelere bekle diyerek.
    Attım valize bir kaç kırgınlık,
    Bir iki vefasızlık,
    Bir kaç acı söz;
    Benim hatırladıklarım.

    Bir kaç iyi söz,
    Senin unuttukların.
    Geride kalan ne varsa
    Boğazın sularına serdim.

    Geldim: Korkma aç kapıyı,
    Sende kalmaya değil,
    Beni almaya geldim.
    [Halil Cibran ]
    5 ...
  16. 46.
  17. Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
    Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
    Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
    Ve zehir - zıkkım cıgaram.
    Gene bir cehennem var yastığımda,
    Gel artık...

    Ahmed Arif
    3 ...
  18. 45.
  19. Her aşk başarken pembe
    ayrılıkta rengi siyah yalnızlığın.

    Herkes arar penbesini
    oysa kendinden ötesi yoktur
    kimse sevmez yalnızlıkta gölgesini.

    Yılmaz Odabaşı
    2 ...
  20. 44.
  21. Aşk yeniden
    Akdenizin tuzu gibi
    Aşk yeniden
    Rüzgârlı bir akşam vakti
    Aşk yeniden
    Karanlıkta bir gül açarken

    Aşk yeniden
    Ürperen sahiller gibi
    Aşk yeniden
    Kumsalların deliliği

    Aşk yeniden
    Bir masal gibi gülümserken
    Gözlerim doluyor
    Aşkımın şiddetinden
    Ağlamak istiyorum
    Yıldızlar tutuşurken
    Gecelerin şehvetinden
    Kendimden taşıyorum

    Aşk yeniden
    Bitti artık bu son derken
    Aşk yeniden
    Aynı sularda yüzerken
    Aşk yeniden
    Rüya gibi bir yaz geçerken

    Aşk yeniden
    Unutulmuş yemin gibi
    Aşk yeniden
    Hem tanıdık, hem yepyeni

    Aşk yeniden
    Kendini yarattı kendinden.

    (bkz: murathan mungan)
    1 ...
  22. 43.
  23. haydi türkiye haydi türkiye
    koy almanya ibnesine
    sana her yer türkiye
    yeter ki oyna yüreğinle.
    1 ...
  24. 42.
  25. haliçte bir vapuru vurdular dört kişi...

    (bkz: cinayet saati)
    1 ...
  26. 41.
  27. son şiirde sustu bizi
    devrik bir cümleyim şimdi
    onarma beni

    hangi cama baksam kırılıyorum
    yalnızlık uyuyup
    sen uyanıyorum
    şiir döküyorum kirpiklerine
    gül damlatıyorum içine
    sen kuş öksürüyorsun

    beni söylemediklerimden
    terk ediyorsun
    sonra mavi susuyorsun

    ah uykucu kedi
    hayat uçurumu bu
    kıyısındasın
    ne düşersin
    ne kalırsın

    sana saklıyım
    çaldırma beni
    sakın

    (bkz: Kahraman Tazeoğlu)
    2 ...
  28. 40.
  29. Beni koyup koyup gitme, n'olursun
    Durduğun yerde dur
    Kendini martılarla bir tutma
    Senin kanatların yok
    Düşersin yorulursun
    Beni koyup koyup gitme, n'olursun... *
    1 ...
  30. 39.
  31. Gelirken
    yağmuru da getir
    yalnız gelme,
    ömrüm sarnıcı olmuş
    yarım kalmış bir aşkın...

    yalnız gelme,
    sana biriktirdiğim
    yalnızlığımı da al gel...
    sabahçıl martı seslerini,
    ve bu kente yeniden
    merhaba deyişimi de
    al gel...

    gelirken
    yalnız gelme,
    hummalı bir devrim/le gel
    ki değişsin
    gün batımlarım...

    yalnız gelme
    gelirken bir dirhem
    barış getir,
    çocuklara bayram şekeri...

    yalnız gelme
    gelirken
    bir sokağı adımlar gibi
    eski günlerden
    bir demet getir...

    kanamayan bir hüzün
    acımayan hatıralar
    ve doymayan bir açlık
    getir gelirken
    yalnız gelme...

    yalnız gelme
    gelirken
    sen de gel...
    gel ama
    gel...
    2 ...
  32. 38.
  33. Bağlanmayacaksın

    Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
    "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
    Demeyeceksin işte.

    Yaşarsın çünkü.
    Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
    Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

    Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
    Senin onu sevdiğinden.
    Çok sevmezsen, çok acımazsın.
    Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
    Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu,
    Kartvizitini...

    Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    Senin değillermiş gibi davranacaksın.

    Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
    korkmazsın.
    Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.

    Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    Paldır küldür yürüyebileceksin.

    ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
    Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    Gökyüzünü sahipleneceksin,
    Güneşi, ayı, yıldızları...
    Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
    "O benim." diyeceksin.

    Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan birşeylerin...
    Mesela gökkuşağı senin olacak.
    ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
    olacaksın.

    Mesela turuncuya, yada pembeye.
    Ya da cennete ait olacaksın.

    Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
    Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
    de hep senin kalacakmış gibi hayat.

    ilişik yaşayacaksın.
    Ucundan tutarak...

    can yücel.
    1 ...
  34. 37.
  35. it yeryüzünü
    artık lazım değil sana,
    bir konuya temas eder gibi
    durmadan seyret beni

    ayrılırsak bir akşamüstü ayrılalım
    ben üşütmüş olayım biraz
    ansızın bırakıp git beni
    ilaçlanan bir evdeki hamamböceği misali

    bir yerlerde birkaç kadeh
    birkaç dostta üzücü sığınışlar
    sinirleneyim kırılayım karşı koyamayayım
    dağıtır ya bir doğan anlamsızca güvercinin yuvasını

    aklımdan mutlaka intihar geçmeli önce
    sonra, sonra şüphesiz seni öldürmek
    telefonunu çaldırarak geceleri
    öç almalıyım aylarca senden

    elbette karşılaşmalıyız bir gün yolda
    sen başını öne eğmelisin
    ben başımı öte yana çevirmeliyim,
    birbirimizi hiçbir zaman görmemiş gibi yaparak
    yürümeliyiz ayrı ayrı yerlere doğru
    düşüp parçalanan bir pusula
    nasıl göstermezse artık hiçbir yönü

    polis bu çılgın şehri tanık yazmalı
    bu an be an büyüyen cinayete,
    ceketin yakasına iliştirilen
    kırmızı karanfil örneği
    en çok böylesi ayrılıklar yakışır ihanete!

    küçük iskender
    1 ...
  36. 36.
  37. çatlak yüreğimle türkülü yollara
    düştüm ki o kadar olur
    seke seke ben geldim
    sike sike gidiyorum... *
    1 ...
  38. 35.
  39. Yorgun gözümün halkalarında
    Güller gibi fecr oldu nümâyân,
    Güller gibi... sonsuz iri güller,
    Gün doğdu yazık arkalarından!
    Altın kulelerden yine kuşlar,
    Tekrârını ömrün eder i'lân,
    Kuşlar mıdır onlar ki her akşam,
    Âlemlerimizden sefer eyler?
    Akşam, yine akşam, yine akşam,
    Bir sırma kemerdir suya baksam;
    Akşam, yine akşam, yine akşam,
    Göllerde bu dem bir kaçmış olsam!

    ahmet haşim
    4 ...
  40. 34.
  41. 33.
  42. Gittin...

    Ben, arkandan sadece baktım.

    Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...

    "Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.

    Gidersen sönecek içimdeki ateş

    ve bir daha hiç kimse yakamayacak.

    Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi

    O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.

    Konuşamadım...

    Gittin...

    Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım

    Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu

    bacağımı bu kadar acı duymazdım.

    Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.

    Ağlayamadım...

    Gittin...

    Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa

    Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,

    tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.

    Anlatamadım...

    Gittin...

    Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden

    Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?

    Ürperdin yine biliyorum.

    Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini

    Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.

    Tutamadım.

    Gittin...

    Bir yıkım gibiydi gidişin

    Sen adım adım uzaklaşırken benden

    Çöküp kaldı bedenim olduğu yere

    Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti

    Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.

    Kalkamadım...

    Gittin...

    Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum

    Hazırdım gidişine,

    Kaçak zamanları yaşıyorduk

    Zaman bitecek ve sen gidecektin

    Bense, gidişinin ertesi günü

    Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.

    Başlayamadım...

    Gittin...

    Bir şey söyledin mi giderken?

    "Kal" dememi istedin mi?

    Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?

    "Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?

    Beynim öylesine uğulduyorduki.

    Duyamadım...

    Gittin...

    Nereye gittiğin önemli değildi

    Binlerce kilometre uzakta da olsan,

    iki metre ötemde de farketmiyordu.

    Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.

    Kurtulmalıydım senden,

    bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.

    Kurtulamadım...

    Gittin...

    Unutulanların arasına katılmalıydım

    Anıları bir sandığa koyup

    hayatı bir yerinden yakalamalıydım.

    Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.

    Yapamadım...

    Gittin...

    Bir okyanusun ortasında

    tek küreği kaybolmuş sandalda

    Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.

    Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,

    Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,

    Bil ki; seni Unutamadım...

    mehmet coşkundeniz
    3 ...
  43. 32.
  44. ay farzındayım
    tırnaklarımın arasına dünya birikti
    kimseye koyduğum ad da yok
    ve bu gece
    ilçeyken il oluveriyor yalnızlığım

    elinden tutup yeğeni acıyı
    parkta gezdiren bir dayı gibiyim
    her yanımda jilet yaraları
    annem ölmüş bunu babam yeni söylüyor

    telefon kulübelerine yaslanıp ağlıyorum
    neden aramadım ben hiç seni
    ama neden ben seni,
    kaçarken sise takılmış ellerim hep kopmuş
    kokuşmuş içimde daha dün gebermiş serseri

    kim bilir çocukken öptüğüm kızın yüzü şimdi ne halde,
    şimdi ne halde öldürdüğüm sinekler geçen ve evvelki yaz
    hani saçlarına konmuşlardı da daima bağırmıştık
    daima hıçkırmıştık: aşka niye karşı konmaz? !

    tedavisi mümkün değil bu hırçın tutkunun
    denize, balığa hükmeden kaptanken bir de hele,
    ayrılık, bir kedinin gözünün kanlanması
    artık mümkün değil aşka müdahale!

    örneğin biraz da trajediden bahsedelim
    ameliyatla şair oldum ben, ameliyatla yalnız kaldım
    diz çöktü çocukluğum cerrahın önünde:
    kurtarın lütfen onu, ben onsuz ne yaparım? !

    türkçe, bence sözlüğün üstüne
    konuyor bir irinli tüy sessizce
    ilçeyken il oluveriyor yalnızlığım

    küçük iskender den ayrılık patileri.
    1 ...
  45. 31.
  46. 30.
  47. seni sevmek ;
    acıya inat
    hayata gülümseyebilmektir.

    seni sevmek ;
    gözyaşında bile
    baharın soluklandığı gülüşünü hissedebilmektir.

    seni sevmek ;
    karanlığa inat
    gözlerinde aydınlığı görebilmektir.

    seni Sevmek ;
    rüzgara inat
    gül kokulu nefesini içine çekebilmektir.

    seni sevmek ;
    soğuğa inat
    her yağmur damlasını
    sen diye seyredebilmektir.

    seni sevmek ;
    sensizliğe inat
    bir ömür seni bekleyebilmektir.

    seni sevmek ;
    ölüme inat
    güneşli sabahlarda
    mutlulukları gözlerinde yakayabilmektir.

    alıntı.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük