günün şiiri

entry3078 galeri300 video20 ses2
    2688.
  1. tarlaya ektim tütünü
    çekirge yemiş kökünü
    bu entryi beğenmeyenin
    cümle alem siksin götünü.
    1 ...
  2. 2687.
  3. Nazım Hikmet der geçerim. Birde Ahmed Arif. Cancağızım.
    0 ...
  4. 2686.
  5. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil,
    Ben de öyle.
    Çok dikkat etmiyorum uzun süredir kendime.
    Kılığıma kıyafetime.
    Çorapsız da basıyorum artık yere.
    Eskisi gibi de korkutmuyor beni ne grip ne nezle.
    Nane limonun iyi gelmediği daha büyük sıkıntılarım var herkes gibi benim de.
    Takılmıyorum artık şu her kış ve bahar şişen bademciklere,
    Çok sıcak ya da soğuk şeyler yiyip içmem, hepsi hepsi birkaç gün geçer,
    Olur biter,
    Geçer gider.
    Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var.
    Olup bitmeyen
    Geçip gitmeyen.
    Zaman zaman uykusuzluk çekiyorum ama,
    Çok da takılmıyorum artık bu uyku konusuna,
    Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana.
    1 ...
  6. 2685.
  7. Gün doğdu Bugün yine
    Isındı yer küre
    Tak maskeni hasta olmayayım diye
    Takmazsan o maske g... gire.
    0 ...
  8. 2684.
  9. Kaldırımlar

    Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
    Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
    Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
    Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
    Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
    in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
    Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

    içimde damla damla bir korku birikiyor;
    Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
    Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
    Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

    Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
    Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

    Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
    Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
    Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
    Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

    Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
    iki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
    Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
    Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

    Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
    Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

    Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
    Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

    II

    Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
    Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
    Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
    Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!

    Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
    Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
    Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
    Onun taşı erimiş, senin kafatasında.

    ikinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
    Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
    Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
    Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.

    Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
    Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
    Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
    Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...

    III

    Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
    Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
    Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
    Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.

    Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
    Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
    Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
    Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.

    Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
    Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
    Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.

    Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
    Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
    Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...

    Üstad Necip Fazıl Kısakürek
    1 ...
  10. 2683.
  11. bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
    ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylâk
    büklümlerinin içten ve dışardan
    sarmaladığı günlerde
    bir zamandı
    heves ettim gölgemi enginde yatan
    o berrak sayfada gezindirsem diye
    ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.

    vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
    genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
    halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
    demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
    vay ki gençtim
    ölümle paslanmış buldum sesimi.
    1 ...
  12. 2682.
  13. doğruyu söyleyeni,
    dokuz köyden kovarlar.
    yalancıyı baş tacı yapar,
    paraya boğarlar.

    bizim elde derler ki,
    ak akçe kara gün içindir,
    akçeyi bulursan eğer,
    bütün dünya senindir.

    en muteber insansın,
    eğer kendin bilmez isen.
    gördüğünü inkar eder,
    doğruları söylemezsen.

    yalancının mumu,
    yatsıya kadar yanarmış.
    bizim il de günler uzun,
    hiç akşam olmazmış.

    çobansız sürü olmaz.
    sürüyü güdmek gerek,
    sıralanmış develer,
    önlerine eşek gerek.

    kılavuzu karga olanın,
    burnu boktan kurtulmazmış.
    diyar diyar gezdirir,
    menzile de vardırmazmış.

    ben seçmedim adımı.
    Adımı koymuş babam.
    temiz kalsın adım.
    istemiyorum ne han,
    ne de hamam.

    Bana ait.
    1 ...
  14. 2681.
  15. güç için, para için herşeyi satarım.
    siz sürünün, ben keyfime bakarım.
    her kılığa girerim din ve iman ile,
    istifa da neymiş selam ve dua ile.

    yola çıktım bir sade yüzük ile.
    gemiler yaptım sihir ile büyü ile.
    yaşıyorum bu alemde zevk ile sefa ile.
    istifa da neymiş selam ve dua ile.

    bana ait.
    3 ...
  16. 2680.
  17. cep delik cepken delik.
    çarık delik, potin delik.
    sabah akşam sade ekmek.
    yanında katık bitik.

    içtiğin su parayla.
    alın terin bedava.
    iki gülmek bir pirzola.
    doyuyoruz kahkahayla.

    felek biz sana ne ettik.
    değerimiz bir metelik.
    koskoca bir handa.
    bir zorbanın kölesiyik.

    Bana ait.
    2 ...
  18. 2679.
  19. geleceğim bekle dedi gitti
    ben beklemedim, o da gelmedi.
    ölüm gibi bir şey oldu
    ama kimse ölmedi..
    -Özdemir Asaf
    1 ...
  20. 2678.
  21. 2677.
  22. Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz
    Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana.
    Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk
    Kaygılandırır dilsiz bahçıvanı.
    Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları.
    Bir araba geçti incelmiş yoldan
    El salladı biri, belki tanıdık,
    Belki değil, süreksizliğin eşanlamı.
    Ve denizin yorgun çağındaydı çocuklar
    Çığlıkları titretir balkondaki sarmaşığı,
    Çünkü dardır saatler, sığmaz biraraya
    Dalgınlık, deniz ve sardunya.
    Rüzgâr alıp götürdü balıkçı teknelerini
    Uzaktaki kılıçlara, ki bilemeyiz
    Hangi derinlikte dölleyerek denizi
    Gidiyorlar öyle ağırbaşlı, doğuya.

    Melih Cevdet anday.
    6 ...
  23. 2676.
  24. Gönlümde bir fırtına, sonu tufan,
    Rüzgar her estiğinde adını söylüyor.
    Kulaklarım sağır olsun diliyorum.
    Dudaklarıma mühürlenmiş gibi sözcük gibi ismin...
    Hangi cümleye başlasam başına adını koyuyorum.
    Dilim lal olsun istiyorum.
    Aklım bir zincir vursun yüreğime,
    Her halkada demirin soğukluğu yaktığın ateşi söndürsün diliyorum.
    Kalbime ayaz vursun, donsun.
    Öldürmeye çalıştığım sen değilsin!
    Kaçtığım sen değil...
    Elimde bir hançer, sen yeni güne doğ.
    Bırak ben öleyim.......
    2 ...
  25. 2675.
  26. hiçbir şeyden çekmedi dünyada,
    nasırdan çektiği kadar.
    hatta çirkin yaratıldığından bile.
    o kadar müteessir değildi
    kundurası vurmadığı zamanlarda
    anmazdı ama Allah'ın adını
    günahkâr da sayılmazdı,

    yazık oldu Süleyman efendiye.
    1 ...
  27. 2674.
  28. Geçip giden şeyler var bir de hiç geçmeyenler
    Düzelmez kalp iltihabı ve sancısı vesaire
    Yanımızda olmayanlar en çok andıklarımızsa
    Ne öğrendik bu hayattan? Mazi kirli çamaşır sepeti
    En çabuk paslanan demir neden tren rayıdır?
    Çünkü birileri o trene biner ve gider
    Ve geride kalanın ilk damla gözyaşı
    Rayların üstüne düşer
    Çünkü evrensel bir lanet çünkü gidip dönmemeler
    Ve bütün yarım kalmışlıkların zaruri suç ortaklığı..
    Ali Lidar
    0 ...
  29. 2673.
  30. Bana, -sen yoksun, sen öldün- diyorlar.
    Bu kör acuna inat yedi iklimdeyim,
    işte ellerini tutuyorum yaşanmamış bir çağın,
    Ben güneşi kıskandıran gerçeğim

    Dayanılmaz ağrılar çekiyorum hey!
    Masallarda da olsa bir gün çıkıp geleceğim
    Bir sevgi büyütüyorum içimde tomur tomur
    Gün görmemiş şiirlere gebeyim

    Gerilmiş bir yayım korkulardan azâde;
    En amansız savaşlara gireceğim.
    Bu coşkun ozanları ben öğütledim böyle,
    Nerede hasret kokan bir Türkü varsa içindeyim.

    Tutsak kızların avuçlarına yağıyorum her güz
    Bir Kafkasya’dayım bir Çin’deyim
    Gök bıçaklar sapladım karanlığın karnına
    Sürüsü yitmiş çobanların izindeyim

    içim içime sığmıyor, maytaplardan deliyim;
    Bir bayrak dalgalansa yüceden;
    “Hadi” dese birisi
    Peşindeyim, vallahi peşindeyim
    (bkz: mavinin türküsü)

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2058757/+
    1 ...
  31. 2672.
  32. "Yaşama sevinci adına bir tutanağım kalmadı Ömür hanım.
    Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden.
    Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır
    yükler aldığı zamanın derin denizlerine.
    Bakıyorum umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka
    ne ki?
    Yaşamsa gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama... Değil mi yoksa?

    Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum.
    Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi
    avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, varolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya...

    Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla
    dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde...
    Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür hanım? ..."

    Ömür HANIMLA GÜZ konuşmaları-şükrü erbaş
    https://youtu.be/_1InLLgdHPY
    4 ...
  33. 2671.
  34. Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
    Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    Bana dönesin diye bir bir kapattım
    Şimdi otobüs gelir biner gideriz
    Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
    Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    Durma kendini hatırlat.
    0 ...
  35. 2670.
  36. Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun, Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun.

    Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!

    Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun.

    Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz. Çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.

    Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.

    Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen o'sun.

    Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma; ciğer kendini en çabuk onaran organ. Valla bak, aklında bulunsun.

    Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir; birazdan uzanıp dokunursun.

    Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!

    Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.

    Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun.

    Şuraya Youtube'dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun.

    Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.

    Birhan Keskin - Kargo
    4 ...
  37. 2669.
  38. Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
    Ateşlere yandığının resmidir.
    Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
    Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

    Dünya bir yana, o hayal bir yana;
    Bir meşaledir pervaneyim ona.
    Altında bir ömür dönedolana
    Ağladığım yer penceresi midir?

    Bir köşeye mahzun çekilen için,
    Yemekten içmekten kesilen için,
    Sensiz uykuyu haram bilen için,
    Ayrılık ölümün diğer ismidir.
    0 ...
  39. 2668.
  40. bir körün gözüyle gördüm ben.
    dağı tepeyi, dereyi denizi.
    akşamı sabahı, gündüzü geceyi.
    bir dilsizin ağzından söyledim,
    sessiz sessiz, yanık yanık,
    en kahredici türkülerimi.
    sağır dediğiniz kulaklarım duydu,
    bu dünyada ki en güzel nağmeleri,
    duaları ağıtları, şarkıları türküleri.
    lakin sakın sanmayın ki ben,
    ne sağır, ne kör ne de dilsizim.
    ben yalanı olmayan bir dervişim.

    Bana ait.
    0 ...
  41. 2667.
  42. Sen el kadar bir kadınsındır
    Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli
    Bazı ağaçlara kapı komşu
    Bazı çiçeklerin andırdığı
    iş bu kadarla bitse iyi
    Bir insan edinmişsindir kendine
    Bir şarkı edinmişsindir, bir umut
    Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da
    Saçlarınla beraber penceredeyken
    Besbelli arandığından haberli
    Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda
    Sevgili
    0 ...
  43. 2666.
  44. Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
    Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
    Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

    insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
    Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
    Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
    Kopmaz kökler salmaktır oraya

    Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
    Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
    Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
    Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

    insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
    Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

    insan balıklama dalmalı içine hayatın
    Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

    Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
    Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
    Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
    Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

    Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
    Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
    Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
    Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

    Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
    Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
    Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
    1 ...
  45. 2665.
  46. .......
    yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim
    bir çiçeği sevmeni bir güle benzemeni sevdim
    bir de yıldızları sevdim
    eylül akşamlarında gelip gözlerinde durdular
    .......

    ekmegi sever gibi sevdim sensizligi
    su gibi özledim temmuz güneşinde sesini
    ikindide yağmur gibi
    geceleyin rüzgar gibi sevdim seni sevdiğimi

    .........

    bir gece bir ceylan indi dağdan kalbine
    bir gece bir şiir kibrit alevinde
    alemin ortasında kimsesizliğin sesinde
    buğusunda sabahın
    acımasızlığında bir ahın
    ağlayan yüzünde isanın
    ferahlatan gücüyle duanın
    korkutan yanıyla nârın

    incirin zeytinin ve kalbin üstüne
    gülün üstüne
    tutulduğum umudun üstüne
    korkunun üstüne
    senin üstüne
    hepsinin üstüne
    ben seni hiç sevmedim ki

    ......

    gittiğin zaman gitmeni sevdim
    evreni sevdim geldiğin zaman
    kalmanı sevdim
    korkuyordum sana alışmaktan
    yine de sevdim gülümsemeyi
    mendilimi sallarken, seni götüren trenin arkasından
    kırlara ilk kar düştüğü zaman
    ölümünün ne güzel olduğunu sevdim
    seni içimde öldürdüğüm zaman.
    5 ...
  47. 2664.
  48. Çocuklar ekmek yiyorlar gibidir sesin
    Ön dişleriyle belli belirsiz
    Bir martı kalıyor gibidir hiç olmayandan
    Çünkü biz ikimiz de çirkin değiliz
    Evet mi hayır mı pek anlamadan.
    Ne biçim bir sestir şu bizim dalgınlığımız
    Bir tayın dişinde ince taflan

    Az yaşlı bir kadında göğüs uçlarının
    Yanarak sımsıcak bir kedinin ağzından
    Dönüp iç çekmesine gece kuşlarının.
    Sonra biz dağ başlarında apansız kurşunlanan
    Süresiz baş dönmesiyiz çok garip adamların.

    edip cansever.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük