günün şiiri

entry3078 galeri300 video20 ses2
    214.
  1. Yerin seni çektiği kadar ağırsın
    Kanatların çırpındığı kadar hafif..
    Kalbinin attığı kadar canlısın
    Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
    Sevdiklerin kadar iyisin
    Nefret ettiklerin kadar kötü..
    Ne renk olursa olsun kaşın gözün
    Karşındakinin gördüğüdür rengin..
    Yaşadıklarını kar sayma:
    Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

    Ne kadar yaşarsan yaşa,
    Sevdiğin kadardır ömrün..
    Gülebildiğin kadar mutlusun
    Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
    Sakın bitti sanma her şeyi,

    Sevdiğin kadar sevileceksin.
    Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
    Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
    Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
    Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
    Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
    Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
    Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
    Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
    Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
    Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
    Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

    işte budur hayat!
    işte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
    Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
    Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
    Çiçek sulandığı kadar güzeldir
    Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
    Bebek ağladığı kadar bebektir
    Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
    Sevdiğin kadar sevilirsin...

    Yazar : CAN YÜCEL
    0 ...
  2. 213.
  3. Beni bu güzel havalar mahvetti,
    Böyle havada istifa ettim
    Evkaftaki memuriyetimden.
    Tütüne böyle havada alıştım,
    Böyle havada aşık oldum.
    Eve ekmekle tuz götürmeyi;
    Böyle havalarda unuttum.
    Şiir yazma hastalığım;
    Hep böyle havalarda nüksetti.
    Beni bu güzel havalar mahvetti.
    1 ...
  4. 212.
  5. Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam?
    Ben haramı helali karıştırmam:
    Seninle içilen şarap helaldir
    Sensiz içtiğim su bile haram...
    1 ...
  6. 211.
  7. Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse!
    Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma.
    Baksana; parmak uçlarım ateş,
    Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden.
    Hadi gel tut ellerimi, benimle yan,
    Benimle meydan oku her çaresizliğe.
    Benimle uyu, benimle uyan.
    Birlikte varalım on üçüncü aylara..
    2 ...
  8. 210.
  9. En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
    en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
    yer yer tırnaklarımla kazıdım
    hatıralarımın camını..
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Biri sensin,
    biri o,
    biri ötekisi..
    Düşmanımdır ikisi..
    Sana gelince...
    Yazıyorsun..
    Okuyorum..
    Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
    insanın
    bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
    Ne yazık!..
    Ne kadar
    beraber geçmiş günlerimiz var;
    senin
    ve benim
    en güzel günlerimiz..
    Kalbimin kanıyla götüreceğim
    ebediyete
    ben o günleri..
    Sana gelince, sen o günleri -
    kendi oğluyla yatan,
    kızlarının körpe etini satan
    bir ana gibi satıyorsun!.
    Satıyorsun:
    günde on kaat,
    bir çift rugan pabuç,
    sıcak bir döşek
    ve üç yüz papellik rahat
    için...
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Biri sensin,
    Biri o,
    biri ötekisi...
    Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
    Sana gelince...
    Ne ben Sezarım,
    Ne de sen Brütüssün...
    Ne ben sana kızarım
    ne de zatın zahmet edip bana küssün..
    Artık seninle biz,
    düşman bile değiliz..
    1 ...
  10. 209.
  11. kumral göklerinde saçlarının
    seni kucağıma alıyorum.
    tarifsiz uzuyor bacakların.
    kırmızı bir at oluyor soluğum.
    yüzümün yanmasından anlıyorum.
    yoksuluz, gecelerimiz çok kısa
    dörtnala sevişmek lazım.
    2 ...
  12. 208.
  13. envarı sönük kırgın dirayetim
    itikadı küflü, müşrik diyanetim...
    anlatsana...
    nasıldı o bel kıvrımlarının kabirvari çukurları?
    hani beis yüklü şehevi dokunuşlar konuyordu ya göğüs uçlarına
    ve ellerin iğfal ediyordu bakir mutluluklarımı,
    dokunuyorken aslında seni hiçte haketmeyen o biçarenin saçlarına...

    herhangi bir günün saat yarımı geçtiği sıralar
    sen hibe ediyorken enfes varlığını o adama
    bilemezsin;
    nasılda vehim yağıyordu makber-misal odama...

    bizzat kendimden...
    0 ...
  14. 207.
  15. --spoiler--

    Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
    Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
    Martılar konuyor omuzlarıma,
    Gözlerin istanbul oluyor birden.
    Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
    Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
    Durgun sular gibi azalacağım
    Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
    Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
    Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
    Ellerim usulca ellerine değince
    Kaybolup gideceksin
    Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
    Bir elim seni silecek.
    Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
    Senin için yeni baştan can kesilecek.
    Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
    Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
    Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
    Yapayalnız kalmak iskelelerde.
    Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
    Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
    Martılar konuyor omuzlarıma,
    Gözlerin istanbul oluyor birden.

    --spoiler--
    2 ...
  16. 206.
  17. Bir gece habersiz bize gel
    Merdivenler gıcırdamasın
    Öyle yorgunum ki hiç sorma
    Sen halimden anlarsın
    Sabahlara kadar oturup konuşalım
    Kimse duymasın
    Mavi bir gökyüzümüz olsun
    Kanatlarımız dokunarak uçalım
    insanlardan buz gibi soğudum
    işte yalnız sen varsın
    Öyle halsizim ki hiç sorma
    Anlarsın

    Cahit KÜLEBi
    0 ...
  18. 205.
  19. aşkı yaşatan saygıdır,
    ne sevinçtir ne kaygıdır.
    aşkın ölümü bir andır,
    ölsün diyorsan kıskandır.
    0 ...
  20. 204.
  21. Aynı bardaktan içmeyeceğiz;
    Ne sıcak şarabı, ne suyu...
    Kuşluk vakti öpüşmeyeceğiz,
    Pencereden bakmayacağız akşama doğru.
    Sen güneşle soluklanıyorsun, ben ayla,
    Ama, düştüğümüz aynı sevda.

    A. Ahmatova
    1 ...
  22. 203.
  23. Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım
    Elemim bir yüreğin karı değil, paylaşalım
    Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim, bilmem ki?
    Öyle dehşetli muhitimde dönen matemki!
    Ah! Karşımda vatan namına bir kabristan yatıyor şimdi
    Nasıl yerlere geçmez insan
    Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu
    Nereden başladı yükselmeye, bak, nerede ucu.

    mehmet akif ersoy
    0 ...
  24. 202.
  25. adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
    yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
    otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
    anne dedim, hadi çay koy da içelim..

    ali lidar
    0 ...
  26. 201.
  27. başıma giydim bir fes
    aniden oldum prens
    korkmuyorum sünnetçi amca
    dilediğin kadar kes. . . * *
    0 ...
  28. 200.
  29. 199.
  30. çok gezmiştik
    gülhane'den sirkeciye inmiştik
    ve tramvaya binmiştik
    sonrası hiç.
    1 ...
  31. 198.
  32. değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
    değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
    doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
    değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen'e.

    william shakespeare'in 66. sonesinden. türkiye nin şu andaki haline gayet uyan bir dörtlük.
    1 ...
  33. 197.
  34. bugün pazar.
    bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
    ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün,
    bu kadar benden uzak
    bu kadar mavi
    bu kadar geniş olduğuna şaşarak
    kımıldamadan durdum.
    sonra saygıyla toprağa oturdum,
    dayadım sırtımı duvara.
    bu anda ne düşmek dalgalara,
    bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
    toprak, güneş ve ben...
    bahtiyarım...

    nazım hikmet ran
    2 ...
  35. 196.
  36. selam olsun bizden güzel dünyaya
    bahçelerde hala güller açar mı?
    selam olsun sonuz güneş e, ay a
    ışıklar, gölgeler suda oynar mı?

    hepsi güzeldi; kar, tipi, fırtına...
    günlerin geçişi ardı ardına.
    hasretiz bir kanat şakırtısına
    mavi gökte kuşlar hala uçar mı?

    uzak, çok uzağız şimdi ışıktan
    çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan.
    dönmeyen gemiler olduk açıktan
    adımızı soran, arayan var mı?
    1 ...
  37. 195.
  38. LiLiYAR

    Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli
    Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli
    Altın saçlarını yana atışı yok mu Lilinin
    Lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı
    Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu
    Kuklalar titremesin ne yapsın
    Kuklaların kukla olmadığı besbelli
    Lilinin çekip gideceği besbelli
    Lilinin dönüp geleceği besbelli

    Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin
    Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili
    Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili
    Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili
    Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili
    Anladın ya kutunun içinden çıkan mendil
    Olamaz Üstüdardan geçeriken bulduğun mendil

    -Bizi bırakıp nereye gidiyorsun Lili
    Demek bizi bırakıp gidiyorsun Lili
    Sen daima güzeller güzelini bulursun Lili
    Sen istesen de taş yürekli olamazsın
    Sen daima güzeller güzeli olursun Lili
    Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
    Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
    Öyleyse al bu kürkü bu veda kürkünü Lili
    Tüyleri şiirler olan bu mahcup kürkü
    Sen daima Sultanlar Sultanı olursun Lili
    Demek sen gidiyorsun Lili
    Bizi öpmeden mi gideceksin Lili

    Lilinin güneşin altında duruşu yok mu
    Perdeleri sıyırıp çirkin adamı burnundan yakalayışı yok mu
    Eline bavulunu alışı yollara koyuluşu yok mu
    Çirkin adamın güzel adam oluşu yok mu
    Yaklaşıp onu saçlarından yakalayışı
    Uzaklaşıp yollarda yol oluşu yok mu
    Lilinin bir tavşan gibi koşuşu
    Keklik gibi dönüp bakışı ve yıldırım gibi koşuşu yok mu
    Adam da tam o zaman kapıdan çıkmaz mı dışarı
    Lilinin adamın boynuna çocukça ve çılgınca atılışı yok mu

    Ben konuşmasını bilmem Lili

    Sezai KARAKOÇ
    0 ...
  39. 194.
  40. bir elimde sigara.
    bir elimde votka.
    Seni çok seviyorum.
    Ne kadar mi?
    Üç nokta...
    1 ...
  41. 193.
  42. Neyzen Tevfik'ten Be hey Dürzü şiiridir.
    0 ...
  43. 192.
  44. Sonra özlüyorsun onu..
    Sana mesaj atmasını,gece uyumadan önce başını boynunun altına yaslayıp kilometrelerce öteden sımsıkı sarılarak uyumayı..
    Özlüyorsun işte..
    Sonra gidiyor hep..
    Defalarca gidiyor..
    Hiç merak etmiyor seni,özlemiyor.
    Oysa sen nefes alamıyorsun..
    Boğazında bir düğüm,kelimeleri söyleyemeyecek kadar kesiliyor nefesin..
    Çünkü o yok..

    Yutkunsan geçecek biliyorsun işte..
    Ama yutkunamıyorsun..
    Boğazında bir el sımsıkı tutmuş sanki seni..
    Bişeyler organlarını çekiştiriyor sanki kaburgan acıyor gibi..
    Ne yaparsan yap geçmiyor..
    içiyorsun kaçıyorsun ağlıyorsun gülmeye çalışıyorsun..
    Uyumaya çalışıyorsun ama geçmiyor..
    O görmüyor bunları..
    Sanki hiç birşey olmamış gibi yaşıyor..
    Nefes alıyor ,özlemiyor..
    Sanki seviyorum diyen o değilmiş gibi,yaşıyor işte..
    En çok ta bu acıtıyor..
    Nasıl özlemiyor,nasıl eli telefona gitmiyor..diye
    Oysa,
    Gittiği yerleri ,canını sıkan şeyleri,kokusunu,gülümsemesini ,nasıl uyuduğunu bilmek istiyorsun.
    Onu istiyorsun ,her anını her saniyesini..
    Sonra kafana tekme gibi giriyor bir düşünce..
    O nasıl bensiz yapıyor?
    Nasıl nefes alıyor anlamıyorsun….
    Çünkü sen yapamıyorsun çok acıyor biliyorsun işte..
    Git derken bile gelmesini milyonlarca kere içinden geçirerek istiyorsun..
    Ne kadar seversen sev vazgeçmek zorunda oluşun canını acıtıyor..
    Mesaj atmayacağı,aramayacağı halde ; ya o yazarsa? ya ararsa..diye kapatmıyorsun telefonu..
    Belki gün içinde yüzlerce kez bakıyorsun ekrana..
    Sonra bomboş ekranı görünce,saate bakıyormuş gibi yapıyorsun..
    Oysa onu bekliyorsun işte..
    Tek bir mesajını ..
    Özlüyorsun ..
    Hem de bişeyler organlarını çekiştirircesine özlüyorsun..
    Herşey herkes geliyor.
    Ama o gelmiyor..

    Sanki hiç özlememiş gibi . . .
    0 ...
  45. 191.
  46. iyi günler ilerde anneanne,
    iyi günler ilerde..
    bense yirmidört saatlik
    günlerdeyim anneanne...

    rüyalarında senin,
    ne kıyamet kopuyor
    ne de bir gül düşüyor dalından.
    sen böyle istersin bilirim,
    gülümseyerek anneanne...

    oysa ne sarışın kızlar
    göz kırpıyor esmer delikanlılara
    ne de ortadoğu
    bir gül bahçesi oluyor.

    yine de iyi günler
    ilerde anneanne
    esmerliğimiz
    kıyamet herkese...

    halime bakıp üzülme anneanne,
    bir bakarsın dayımla beraber
    ortak bir iş kurar,
    belki bir süpermarket açarız.

    ne dersin, kasada da
    muzaffer durur, gülümseyerek
    yok yok olur, dandy, pop-corn
    ve kalve çorba satarız.

    kahrolsun amerika deriz sonra,
    kahrolsun fransa çin ve mançurya
    kahrolur biz böyle deyince
    devr-i daim düzeniyle dönen dünya...

    mançurya da kahrolur,
    niye kahrolacaksa!

    anneanne, müzmin
    başağrılarım artıyor...
    işte yaşamak bu deyip
    dostlar müttefiklere gülümsediğinde

    anneanne, ah anneanne,
    çıkış yok ve bu tereke
    rahmetli dedemin yüreğinden
    daha eski bir mesele.

    yüreğimiz bölüştürülemez..
    iyi günler ilerde..

    sade ekmeği bildiğimiz
    günler geçmişte
    ve güzeldi anneanne
    şimdi ekmek dile gelse,
    boğazımızdan geçişine
    utandığını söylerdi..

    iyi günler yok!
    iyi günler yok anneanne...

    kıyam et bize
    kıyam et bize
    kıyam et bize
    2 ...
  47. 190.
  48. Sevgilim,işte eylül
    Ve işte senin usul usul seğiren yüzün.

    Zaman ki sonsuzdur
    Bitmemiş hüzünleri
    Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.

    Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
    (isteğin bulanık kıyısında)

    Bundan değil midir bizim aşkımızda
    Sürekli bir akşam hüznü vardır.
    iLHAN BERK
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük