günün şiiri

entry3071 galeri300 video20 ses2
    1.
  1. Mare Nostrum

    aşk olsun sana çocuk, aşk olsun
    acıyorsam sana anam avradım olsun

    elbette türkiyede de en uzun koşuysa devrim
    o, onun en güzel yüz metresini koştu
    ilk o fırladı lüverden en sekmez mermisiynen
    en hızlısıydı hepimizin,
    ilk o göğüsledi ipi...

    acıyorsam sana anam avradım olsun,
    ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!

    Can Yücel'in Deniz Gezmiş'e yazdığı şiir. günün anlam ve önemine uygun.
    53 ...
  2. 2.
  3. Çöle kıyısı olan kentlerin
    limanları sıkıcı olur
    kuş uçar gemi geçmez,
    kervan zaman içinde.
    böyle kentlerde insan
    fırtına gibi sever,
    sevdiği için ağlamayı.

    hangi türküde sevmekten bahsedilse
    ben hicaz olurum
    elimi ıslatır elinin teri
    ziyan olurum

    seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım
    hangi türküde sevmekten bahsedilse
    bu çölde ben
    ' şair burada yaşadığı kenti çöle benzetiyor'da
    bahsedilen şair olurum.

    yılmaz erdoğan
    25 ...
  4. 3.
  5. eşdeğeriyle yanyana yürürken
    cehennem sokağında birey olmak,
    ve en inceldikten sonra
    ilkel sözcüklerle konuşmak seninle.

    saat beş nalburları pencerelerden
    madeni paralar gösteriyorlar,
    yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
    bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.

    hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka;
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    cemal süreya
    12 ...
  6. 4.
  7. Seni saklayacağım inan
    Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
    Şarkılarımda, sözlerimde.

    Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
    Ve kimseler görmeyecek seni,
    Yaşayacaksın gözlerimde.

    Sen göreceksin, duyacaksın
    Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
    Uyuyacak, uyanacaksın.

    Bakacaksın, benzemiyor
    Gelen günler geçenlere,
    Dalacaksın.

    Bir seviyi anlamak
    Bir yaşam harcamaktır,
    Harcayacaksın.

    Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
    Yaşayacağım gözlerimde;
    Gözlerimde saklayacağım.

    Bir gün, tam anlatmaya..
    Bakacaksın,
    Gözlerimi kapayacağım..
    Anlayacaksın.

    Özdemir Asaf
    31 ...
  8. 5.
  9. yokluğun cehennemin öbür adıdır,
    üşüyorum kapama gözlerini..

    ahmet arif
    12 ...
  10. 6.
  11. (bkz: guerilla şiirleri)

    her günün olduğu gibi bu gününde şiirleridir.
    9 ...
  12. 7.
  13. bir yıldırım
    çarpması benim istediğim. okyanusa dökülen nehirin suyunun okyanusa karışması.
    göktaşının paris`te yalnız yürüyen adamın başına düşmesi.
    bir güneş tutulması
    benim istediğim. bir aşk tutuşması.
    bin aşktan kaçarken benin rastladığının sen
    olması. sığamadığım şehirlerin hepsinin bana ev olması. tutuşturulan hüzünlerin
    lacivert bir gecede bir şarap şişesinde yakılması. başka türlü bir şey benim
    istediğim. bu çağda olmaz olası. geceye sığmaz yaşanması. gündüzde hep eksik
    kalması. başka, başka bişey. bir yıldırım çarpması. bir yanardağ faciası.
    öyle
    bir gelmelisinki bana ben lal kalmalıyım. kulaklarım duymamalı bir daha başka
    bir sesi. gözlerim görmemeli başka bir yüzü.
    deste deste biriktirdiğim
    yalnızlığım yanında erimeli. yüzümda bir sarhoş gülümseme gezinmeli. mevsimler
    anlamsız, mevsimler şaşkın düşmeli.
    aşk, öyle bir çarpsınki beni o ben ben
    olmayayım dediğim gecelerin cevabı olmalı. kaçtığım sokaklardan sana sığınmalı.
    aşkından harap bitap düşmüş olmalı. seni sevmekten, seni sevmekten başka çıkışım
    olmasa...
    aşk kapımı öyle bir çalsaki benim o kapım bir daha kapanmasa.
    topladığım denizkabukları sahibini bulsa. gecelerde ve yalnız işlediğim o hatlar
    bir mana kazansa. mana. manam sana kaysa. senle varolsa bu hayat. ve bir gün
    yine seninle yok olsa.
    hiçbir taht hiçbir saltanat bana senden başkasını
    hatırlatmasa. haremdeki cariyeler azad olsa, sultanlık yıkılsa ben sana
    sığınsam. kaçak bir padişah olarak sadece aşkına sığınsam. bana baksan. beni
    anlasan. bana baksan. bana baksan.
    sen bana baksan o anlar zamanın hükmünden
    çıkar. senin gözlerinin değdiği gözlerim öyle bir hal alırki ne bir daha
    göreceği şeyler onun için anlamlıdır nede geçmişinde gördükleri. an
    hüviyetsizdir artık. an aşka bulanmıştır. an aşkla yıkanmıştır.
    aşkın değdiği
    bir şeyin hiç eskisi gibi kaldığını duydunmu sen?
    aşkla eriyen dudaklarının
    dudaklarıma değmesi nasıl bir ateş yakar bende hiç düşündünmü sen? küresel
    ısınma dedikleri yanında anlamsız kalır. buzullar erir. bu dünya bir alev topuna
    döner. gece. ve mum ışıkları aydınlatırken odayı. senin aşk kokan bedenin.
    cennetin hangi bahçesinden çalınmış bu topraklar. sırtın. sırtındaki o ben.
    boynundaki ufak izin. hangi cennet bahçesi kokunu taşır? hangi çiçekte hangi
    koku senin kadar anlamlı olur. gece. ve biz ikimiz birer göktaşıyız. uzayın
    derinliklerinde birbirimize doğru bilinmez bir hızla seyreden. birazdan
    tutuşacağız. ve bu tutuşmadan. ne sen sağ çıkabileceksin. nede ben.
    liman olan
    aşka nasıl sığınabilirim? nasıl bir kaptanımki ben bu gemiyi bir türlü kontrol
    edememekteyim. soğuklarda güvertede yani bu yapayalnız ruhta bir gömlek bir
    ceket gezinmekteyim.
    istanbul. aşk eğer sen olsa idin. ve istanbul istanbul
    olmasa idi ben onu fetehederdim. adını o şehre verirdim. yüzyıllarca seni
    bilsinler ve sana aşık olsunlar diye.
    aşk. hangi denizin kıyısındasın sen.
    hangi kumsalda duruyor ayak izin.
    başka türlü birşey benim istediğim.
    bir
    kadın bir erkek arasında geçen. ve içinde sadece mana bulunan.
    16 ...
  14. 8.
  15. ...O beni buldu
    Evinin en gizli köşesine koydu beni
    Kimsenin bilmediği en kuytu köşeye
    Canım sıkılıyor... yüreğim de... *
    13 ...
  16. 9.
  17. sen esirliğim ve hürriyetimsin,
    çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
    sen memleketimsin.

    Sen ela gözlerinde yeşil hareler,
    sen büyük, güzel ve muzaffer
    ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin...

    Nazım Hikmet..
    17 ...
  18. 10.
  19. ...Bana ait ne varsa seni korkutuyor
    Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil
    Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
    Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git *.
    16 ...
  20. 11.
  21. Biraz değiştim,
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...

    Değiştim...
    Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
    Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
    Ben benimle savaşıyorum,
    Seninle değil...

    Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın,
    ne kazanabileni ne de kaybedeniyim...
    Sorun değil...

    Elbet Alışırım...
    Biraz alıştım.
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...
    Alıştım!
    Varlığını istemediğim tüm eksik yanları
    Ve çokluğunu da, yokluğunu da istemediğim
    iki arada bir derede duyguya alışıyorum...
    Bir yanım bırak diyor bir yanıma
    Kesin değil! Henüz tanıştık...
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...

    Tanıdığımı sandığım bana daha yakınım artık
    Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda
    Ve aynalarda ağlarken gördüklerim kendi tarafımda
    Bir yanım memnun oldum diyor,
    bir yanım tanıyamadım daha
    Samimi değil...
    Bir hayli kırıldım...
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...

    Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime
    Gözlerimden tut da ciğerlerime kadar kırgınım...
    Aslında ne sana, ne olanlara...
    Kendime kırgınım!..
    Maziye hiç değil, âna kırgınım
    Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına
    Dinlediğim şarkılarda bana seni anımsatan şarkıcılara
    Beni anladığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşuna
    Bir hayli kırgınım...
    Beni ben kırdım oysa...
    iyi değilim.
    Galiba yoruldum...
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...

    Kalbime, kalbimi kanıtlamaktan
    Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan
    Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum
    Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum!..
    Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum.
    Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık
    Ki Seni sorgulamamasını nasıl beklerim?!..

    Toprağa bakan yanım senden zate ayrı
    Sana bakan yanımsa toprakla aynı
    Hıh! Ne yaparsan yap, gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin!

    Gözlerim yorgun...
    Dudaklarım, dudaklarım hissiz...
    Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır...
    Sarılmadan geçip giden uğurlamaların, kavuşmaları hep beklentisiz
    Söyleyemediklerini söylesende şimdi
    Sesine aşina yanım, onca sessizlikten sonra artık sağır!
    isteyerek değil...
    Çok çalıştım

    Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine
    Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkiye
    Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen
    Daha öncede gitmiştim...
    Çok çalıştım...
    Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine
    Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine
    Ve bende bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen
    Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için
    Çok çalıştım...

    Daha öncede gitmiştim...
    Kendi isteğimle...
    Anladım ki daha önce sevmemiştim!

    Çok çalıştım inan
    Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye
    Her defasında daha da tozlanan canımı kırmadan korumaya
    Ve alışmaya kendime...
    Bu göz gözü görmez dumanlı halime
    Çok alışmaya çalıştım hem de...

    Tanıştım seninle doğan yanımla da, ölen yanımla da
    Birini yaşattım! Yaşatıyorum da hala
    Ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da

    Yorulmak, dinlenmekten geçmiyor
    An be an çöküyor, insanın içindeki güç
    Işığı sönüyor...
    Beyaza dönüyor rengi git gide
    Hissizleşiyor...

    Ne yormak istedim Seni,
    Ne de yormak kendimi
    Çok çalıştım
    Gitmeye de kalmaya da...
    ikisi de aynı acı, ikiside rezil
    Daha öncede gitmiştim
    Ama böyle kalarak değil
    Böyle kalarak değil...

    (bkz: can yücel)
    29 ...
  22. 12.
  23. Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
    Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

    Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
    'Seni seviyorum' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

    Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
    Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...

    Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
    Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

    Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
    Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

    Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
    Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

    Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
    Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine göz yaşlarımı basmak yüreğime.

    Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
    Nereden bileceksin?

    Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.

    Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.

    Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni..

    Ama sen hiç benimle olmadın ki...

    YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDi YA YÜREĞiN...

    can yücel
    15 ...
  24. 13.
  25. TAHiRLE ZÜHRE MESELESi

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
    bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
    yani yürekte.

    Meselâ bir barikatta dövüşerek
    meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
    meselâ denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    Seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?
    Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    nazım hikmet.
    22 ...
  26. 14.
  27. Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa
    Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
    Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
    Salonlar piyasalar sanat sevicileri
    Derdim gülüm insan arasına çıkarmaktı seni
    Yakanda bir amonyak çiçeği
    Yalnızlığım benim sidikli kontesim
    Ne kadar rezil olursak o kadar iyi

    Kumkapı meyhanelerine dadandık
    Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
    Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar
    Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
    Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
    Çöpçülerin elleriyle okşardım seni
    Yalnızlığım benim süpürge saçlım
    Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

    Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
    Bol çelik bol yıldız bol insan
    Bir gece Sevgi Duvarını aştık
    Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki
    Başucumda bi sen varsın bi de evren
    Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
    Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
    Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi.

    (bkz: sevgi duvarı)
    (bkz: can yücel)
    6 ...
  28. 15.
  29. ey aşk

    Sebepsiz sevmektir aşk,
    nedeni olmadan bağlanmak birine.
    Gözlerine baktığında erimektir içten içe,
    Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle.
    Hatta sarılamamaktır utançtan,
    Çünkü utanmaktır sevmek aslında,
    Sevmek nedir aslen?
    Ölmek mi uğruna?
    Yaşamak mı onunla?
    Sevmek mi ömür boyunca?
    yoksa ayrılmak mı gerekince?
    Nedir insanı başkasına bağlayan?
    Güzelliğimi?
    bilmez kimse bu soruların cevabını..
    Kimi sever güzelini,
    Kimi sever özelini... * *
    5 ...
  30. 16.
  31. seninle başladı, bitsin seninle

    ve gün be gün, ben seni düşünürüm.
    sen benim her şeyimsin ey sevgili.

    rüzgarlara ezberlettim türkülerimi,
    ben hep uzaklara türkü yazarım
    sılamsın, sevdamsın, sabır taşımsın
    kalemim adından başka ad yazmaz
    bu kütükte başka bir ad okunmaz
    narına nuruna kurban olduğum
    seven sevdiğinden asla yakınmaz

    ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim
    terhis olsam gidecek bir yerim yok
    yüreğimden başka silah taşımam
    bütün adresleri iptal ettim
    benim senden özge gerçek yarim yok.
    sen benim herşeyimsin ey sevgili

    ben rol gereği aşık değilim
    deme bu garibin benimle işi ne
    aşkım beni teşhir eder, sesim içime saklanır
    aklanırsa adım, seninle aklanır.

    istersen durmadan adres değiştir,
    gözlerimi bağlasalar da bulurum seni.
    ben, türkülerde tanıdım fizan'ı, yemen'i
    anlasam ki sesim sesine değmiştir,
    bütün gemileri yakar gelirim.

    bu bir taahhüttür; sına beni
    en deli rüzgarların öüne sür, bulut-bulut,
    bir yerde yanlış yaparsam adımı unut.
    son kurşunu kendime sıkar gelirim.

    bir et kemik torbası değilim ben
    bir hasar raporu değil yazdığım
    bir aşk mektubudur ey sevgili,
    kızıl-kıyametten öce

    ve görmek için bakmaya gerek yok
    her dilde güzeldir senin adın

    meydanlar sarsılır sen ortaya çıkınca
    yeter ki görecek göz, göz olsun.

    velhasıl uzun sözlere hiç gerek yok
    dil hicabından lal olmalı seni anarken
    ey benim tabibim, tacidarım
    gündönümüdür ben seni bekliyorum.

    bahattin karakoç
    6 ...
  32. 17.
  33. üçüncü şahsin Şiiri

    gözlerin gözlerime değince
    felâketim olurdu ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim
    bir sevdiğin vardı duyardım
    çöp gibi bir oğlan ipince
    hayırsızın biriydi fikrimce
    ne vakit karşımda görsem
    öldüreceğimden korkardım
    felâketim olurdu ağlardım

    ne vakit maçka'dan geçsem
    limanda hep gemiler olurdu
    ağaçlar kuş gibi gülerdi
    bir rüzgâr aklımı alırdı
    sessizce bir cıgara yakardın
    parmaklarımın ucunu yakardın
    kirpiklerini eğerdin bakardın
    üşürdüm içim ürperirdi
    felâketim olurdu ağlardım

    akşamlar bir roman gibi biterdi
    jezabel kan içinde yatardı
    limandan bir gemi giderdi
    sen kalkıp ona giderdin
    benzin mum gibi giderdin
    sabaha kadar kalırdın
    hayırsızın biriydi fikrimce
    güldü mü cenazeye benzerdi
    hele seni kollarına aldı mı
    felâketim olurdu ağlardım

    Atilla ilhan
    10 ...
  34. 18.
  35. Demir Gölgesi

    aksanı bozulmuş bir pusula gibiyim.
    nereye götürsen,
    kuzeyim batıyor.
    güneyim doğuyor.

    aklından bir rakam tutarsın da,
    bu hep üçtür ya.
    işte öyle seviyorum seni.

    kime gitsem?

    demirin gölgesi şaşmış.
    güneş tepede.
    gölgesiyse doğuya doğru uzanmış.
    üzerinden haşin bakışlarıyla bir yığın insan geçiyor.

    sen bakmasan da kızınca,
    rüzgara devirsen de gözlerini.
    o rüzgarı sana yollayan kim zannediyorsun?

    jacklin kulema.
    2 ...
  36. 19.
  37. bitme! bak, içtim, yürüdüm,kederlendim
    denize girdim, üşüdüm, sana geldim

    düş bitmeden sen bitme
    bitmeden sevgi gitme

    bitme! bak, koştum, savruldum, hep örselendim
    cigara ziftlendim ille de seni sevdim
    uzaklarda öyle çok kederlendim

    günler bitmeden bitme
    bitmeden hasret gitme

    bu yangın geceler, bu intihar
    gidersen paramparça yüreğimde ağıtlar
    bu dolunay gecenin göğsünü yarar
    benim göğsümde de sana geniş bir yer var

    düş bitmeden sen bitme
    bitmeden sevgi gitme...

    yılmaz odabaşı
    3 ...
  38. 20.
  39. Esir iken mümkün müdür ibadet
    Yatip kalkip Atatürk'e dua et...
    Senin gibi dürzülerin yüzünden
    Dininden de soguyacak bu millet.

    Isgaldeki hali sakin unutma
    Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
    Sen anandan yine çikardin amma
    Baban kimdi bilemezdin serefsiz.

    Neyzen Tevfik
    8 ...
  40. 21.
  41. öteki kapımdan gel bunu açamazsın
    eski gözlerinle gel öldürmek vakti gel
    hem tetik bulun ardında biri olmasın
    hanidir ben bu evde saklanıyorum
    adımı değiştirdim başka bir adla yaşıyorum
    gece gündüz siyah gözlük kullanıyorum
    öteki kapımdan gel bunu açamazsın
    sabaha karşı gel bütün gözlerinle gel

    pancurların gerisinde kararıyorum
    içime belalar doğuyor sonbahar doğuyor
    telefonda sesini tanıyamıyorum
    yüzün parmaklarımdan akıp kayboluyor
    böyle hep bir şey kopuyor bir şey kırılıyor
    sabaha karşı gel eski gözlerinle gel
    öteki kapımdan gel bunu açamazsın
    hem tetik bulun ardında biri olmasın

    artık hiç kimse beni yaşamıyor
    aşklarımı büyük kemanlarla çizdiler
    korkularım oldum bittim kimsesizdiler
    yalnız bir mısra mıyım ıslanıyorum
    bir revolver romanımı tamamlıyor
    oyun bitti ışıklarımı söndürdüler
    yokmuşsun gibi gel öldürmek vakti gel
    öteki kapımdan gel bunu açamazsın
    üzerime kilitleyip mühürlediler
    hem tetik bulun ardında biri olmasın.

    (bkz: attila ilhan)
    (bkz: yasak sevişmek)
    3 ...
  42. 22.
  43. ...Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
    Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
    Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Uzatma dünya sürgünümü benim
    Güneşi bahardan koparıp
    Aşkın bu en onulmazından koparıp
    Bir tuz bulutu gibi
    Savuran yüreğime
    Ah uzatma dünya sürgünümü benim
    Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
    Ayaklarımdan belli
    Lambalar eğri
    Aynalar akrep meleği
    Zaman çarpılmış atın son hayali
    Ev miras değil mirasın hayaleti
    Ey gönlümün doğurduğu
    Büyüttüğü emzirdiği
    Kuş tüyünden
    Ve kuş sütünden
    Geceler ve gündüzlerde
    insanlığa anıt gibi yükselttiği
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Bütün şiirlerde söylediğim sensin
    Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
    Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
    Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
    Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
    Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
    Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
    Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Yıllar geçti saban olumsuz iz bıraktı toprakta
    Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
    Çatı katlarında bodrum katlarında
    Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
    Hep Kanlıca'da Emirgan'da
    Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
    Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
    Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
    Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
    Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
    Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
    Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
    Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
    Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
    Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
    Verilmemiş hesapların korkusuyla
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
    Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
    Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
    Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
    Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
    O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
    Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
    Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
    Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
    Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
    Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
    Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
    Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
    Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili.

    sezai karakoç
    5 ...
  44. 23.
  45. Bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peş...inde kuvvet
    evet nihayet
    bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet

    sen say ki
    ben hiç ağlamadım
    hiç ateşe tutmadım yüreğimi
    geceleri, koynuma almadım ihaneti
    ve say ki
    bütün şiirler gözlerini
    bütün şarkılar saçlarını söylemedi
    hele nihavent
    hele buselik hiç geçmedi fikrimden
    ve hiç gitmedi
    bir topak kan gibi adın
    içimin nehirlerinden
    evet yangın
    evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
    evet kaybetmenin o zehirli buğusu
    evet nisyan
    evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
    sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
    bu sevda biraz nadan
    biraz da hıçkırık tadı
    pencere önü menekşelerinde her akşam

    dağlar sonra oynadı yerinden
    ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
    sen say ki
    yerin dibine geçti
    geçmeyesi sevdam
    ve ben seni sevdiğim zaman
    bu şehre yağmurlar yağdı
    yani ben seni sevdiğim zaman
    ayrılık kurşun kadar ağır
    gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
    yine de bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peşinde kuvvet
    evet nihayet
    bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet
    beni affet
    Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç!

    Ahmet Hamdi Tanpınar
    13 ...
  46. 24.
  47. keşkelerle başlayan cümlelerimizi 'iyi ki'lerle bitirememekten birşeyleri anlatma derdimiz..
    arasındayız.. bu iyi
    ortasındayız.
    üstünde olmaya çalşmaktır bence yapmamız gereken..
    üstünde ve ortasında..
    ve iyikilerle..
    keşkelere gulmseyerek..
    gelecekte bir zamanda 'iyiki keşke dememişim' demek için biraz da..
    yazılmalı,

    olgunluğun meyvesine gelince sevgili dstum..
    olmuyor işte o işler öyle..
    bebeklikten ısırıyor kimisi de..
    14 senede sindirmiş bile oluyor.
    20sinde ısırırken sen ben,
    o 19unda ölüyor..
    ortak payda; o da ,sen de, ben de, herkes bu yaşananlara yaşam diyor *
    3 ...
  48. 25.
  49. Bazen acı dinmez, bazen de yağmur
    Sevgilim gülümse, her şey unutulur
    Suskunuz bu akşam üstü
    Hasrete yanmışız, neylersin

    Bir gün, bu mahzun sevdadan geriye
    Kalırsa, sadece o hüzün kalır..
    Sen de anladın ki yapa-yalnızız...
    Buluşmamız yasak,
    Görüşmemiz uzak...
    Devrilmiş kadehler gibi, dönüyor başımız,
    Neylersin...

    Ah güzelim,
    incinmiş bir sesi vardır yağmurun;
    Yanaklarına vurduğunda hissedersin.
    Ve bir veda sözcüğü, saçlarına,
    Titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
    Bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
    Bir film sahnesi gibi
    Akar gider ayrılık,
    Neylersin...

    Biz zaten hiçbir romanda
    Kendi hayatımıza rastlamadık.
    Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı.
    Ve bitin bulmacalar yarım bırakılmıştı.
    Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız.
    Oysa, tuttuğumuz balıkları bile
    Yeniden denize bağışlamıştık.
    Biz, hayata dair
    Hiçbir yanlış yapmamıştık...
    Neylersin...

    Biz bu sonucu hak etmedik,
    Hayır etmedik...
    Ömrümüz bu talana lâyık değildi.

    Bazen acı vurdu, bazen de yağmur
    Hiç gülmedi yüzümüz,
    Hiç büyümedi gülümüz...
    Bizi yalnızca akşamlar kucakladı,
    Biliyorsun,
    Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz...

    Bir gün, bu öykünün sonuna gelince
    Ansızın desem ki: hoşça kal canım!
    Unutursun,
    Mecburen unutursun...
    Yıldızlar söner, bu aşk da biter!
    Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız.
    Neylersin...

    Ah bebeğim, ah.. .
    Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının,
    Dudaklarına sızınca fark edersin.
    içindeki vurgun aşklar mezarlığında,
    Ayrılık, ölümden üste yazılınca,
    Gideni durdurmaya yetişmez sesin...
    Bir inme gibi
    Dolanır bedeninde pişmanlıklar,
    Neylersin...

    Biz zaten hiçbir sinemaya
    Tam vaktinde yetişemedik.
    Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı.
    Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı.
    Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi.
    Oysa Nuh'un gemisinde bile
    Bize yer kalmamıştı.
    Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı.
    Neylersin...

    Biz bu aşkı sürdüremezdik,
    inan, sürdüremezdik...
    Kalbimiz bu heyecana müsait değildi.

    Bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur...
    Unutmasan bile artık
    Unutur gibi yapacaksın.
    Ve buruşturup-buruşturup attığım kağıtlarda,
    Hiç bitiremediğim
    Bir şiir olarak kalacaksın...

    (bkz: yusuf hayaloğlu)
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük