Hani erken inerdi karanlık,
Hani yağmur yağardı inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken…
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.
Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim .
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim
Beni, gözlerin götürür
Gözlerin
Aşkla, acıyla...
Kuşatmışlar
Sesimi, soluğumu
Kesilmiş
Tuz-ekmek payım
Vurgunum
Ve darda,
Gözaltındayım.
Dal, kor keser
Penceremde açarsa
Kuş, vurulur
Üzerimden uçarsa.
Ve hal böyle böyle,
Yol bu yöndeyken
Gelir,
Ki her gelişinde
Daha da içten
Gelir,
Soluk soluğa
Benim olursun.
Amansız sarmasında
Kollarımın
Esrik,
Çığlık çığlığa
Erir, kar gibi vücudun...
Nicedir,
Kahpe ağzında
Bir salgın,
Bir deprem gibi künyemiz.
Nicedir,
Başımıza zindan dünyamız.
Biz ki
Yarınıyız halkın,
Umudu, yüzakıyız,
Hıncı, namusu...
Şafakları,
Taa şafakları
Hey canım,
Kalbim
Dinamit kuyusu...
tahir olmakta ayıp değil zühre olmakta
hatta bu sevda yüzünden ölmekte ayıp değil
seversin dünyayı ama o bunun farkında değil
ayrılmak istemezsin ondan ama o senden ayrılacak
-sen elmayı seviyorsun diye elmanında seni sevmesi şart mı-....
o şimdi ne yapıyor?
şu anda, şimdi, şimdi?
evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
kolunu kaldırmış olabilir,
hey gülüm,
beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi!
o şimdi ne yapıyor?
şu anda, şimdi, şimdi?
belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor.
belki de yürüyordur, adımını atmak üzeredir.
her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren
sevgili, canımın içi ayaklar!..
ve ne düşünüyor?
beni mi?
yoksa, ne bileyim
fasulyenin neden bir türlü pişmediğini mi?
yahut, insanların çoğunun
neden böyle bedbaht olduğunu mu?
o şimdi ne düşünüyor?
şu anda, şimdi, şimdi?
shutthefuckup dedi
ve bunu çok nazik söyledi
sanki bir küfür değilmiş
sanki bana seslenirmiş gibi
madafaka dedi
ve bunu çok dertli söyledi
bela okuma dedim
bana karışamazsın sen
shutthefuckup dedi ve gitti.
"anladim
bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.
herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
kendi yolumu çizdiğimde anladım..
bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
yüreğinde aşk olmadan geçen hergün kayıpmış,
aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
neden hiç ağlamadığını anladım..
ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde anladım..
bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği
acıtabilirmiş,
çok acıttığında anladım..
fakat,hakedermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terkettiğinde anladım..
yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
yüreğini elime koyduğunda anladım..
''sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
sana ''git'' dediğimde anladım..
biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,
git dediklerinde gittiğimde anladım..
sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman
olmak,
gerçekten pişman olduğumda anladım..
ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
beni afetmeni ölürcesine istediğimde anladım..
sevgi emekmiş,
emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş..."
Sana anlattıklarım neleri susuyor bir bilsen, ve anlatmadıklarım neleri söylüyor.
Boğazımı yırtarcasına susuyorum ya verilmekten yıpranan cevaplardayım, ya sorulmamaktan solan sorularda.
Sen ıslatmasını bilmeyen bir yağmur oldun her akşam, ben ıslanmasını bilmeyen ahmak. Bu yüzden aşık olamadık sırılsıklam.
Nefestin her sabah içime çektiğim ve uykuydun dirensem de içine düştüğüm,
Sensizlik hayal gücümü zorluyor verdiğin cevaplarda bana hatırlattığın zamanlar,
Görmemek, fark etmemek mümkün değil en karalık gecede bile o güzel yüzünü,
Oysa görmezden gelmem gerekirse ne yapacağımı hala düşünmüş değilim,
Biliyorum güzel şeyler güzel şeylere gebedir güzel olması isteniyorsa eğer,
iyimserlikler içinde geçen günlerin sonunda mutlu olmakta var üzülmekte,
Her zaman her yeni bir gün bir önceki günden güzel mi olmalı yani?
Güzellik değilde seninle olmak vardı şimdi,
Sabahın ilk ışıklarında uyku mahmuru o güzel yüzüne aşkla bakıp,
Yanağına bir öpücük kondurmak vardı,
tutup elinden bilmediğin bilmek istemediğin yerler gitmek vardı,
Seninle neresi olursa olsun güzel, neresi olursa özeldi çünkü,
Seninle olmak vardı şimdi,
Kokunu içime çekip varlığınla var olmak vardı...
Ansızın değildi girişin kalbime,
Adımların emin olmasa da gelişin ağır ağırdı,
Bu yüreğe neler hissettirdin şu 5 günde bir bilsen,
Bir bilsen kendine aşık olur ve beni anlardın,
Bir bilsen...