insanları baştan beri ürkütmüş olan düşüncedir. yok olmayı kabullenemeyen insan reenkarnasyon ve öbür dünya inancına sığınmış, bir yandan da terk edeceği dünyaya bir eser bırakmaya çalışmıştır. illa ki piramit yapmak gerekmez, çocuk sahibi olmak ve soyunu başkasında sürdürmek de bir tür ölümsüzlük arayışıdır.
you are not your bank account,
you are not the clothes you wear.
you are not the contents of your wallet.
you are not your bowel cancer.
you are not your grande latte.
you are not the car you drive.
you are not your fucking khakis.
you have to give up,
you have to realize that someday you will die,
until you know that you are useless.
says aşık fka...
ozanın dizelerindeki gibi bir gün öleceğimizin farkında olmak ve otantik bir yaşam sürmek gerektir. otatik yaşam tunus veya marakeş'e gitmek demek değil, ölüm geldiğinde geriye bakıp 'ben aslında yaşamamışım' dememek için anı yaşamaktır. anı yaşamak ise işin b*kunu çıkarıp her şeyi yapmak değil, geçmişi veya geleceği düşünerek zaman harcamamak demektir. ölümün bir yerlerde olduğu gerçeği, bir gün geleceği gerçeği ise insanların çoğunun daha otantik bir yaşam sürmesine neden olur.
"bir gun olecegim nasilsa" deyip de bunu yasam felsefesi haline getiren insanin cesitli opsiyonlari vardir.
1. "ehu ehu, olecegim zaten, ne diye ugrasacagim? egleneyim bari hazir hayattayken." deyip, okul olsun kariyer olsun, cevresi ile iliskileri olsun, bu alanlara hicbir yatirim yapmayip murphy'nin kurallari sayesinde 120 sene yasayacak olan biri olmaktir. kendini gelistirmeyen, etrafindakileri uzup bencilce davranan bu gereksiz yasam formu hepimizin torunlarinin torunlarini gorur, mazallah. e tabii "all work and no play makes jack a dull boy"...
2. "yarin bile olebilirim, hala sansim varken bunu degerlendirmeliyim" diyenler de vardir. hirsli olurlar, her iste elleri vardir, genis bir cevreleri olabilir. Bu kisiler icin en tehlikeli sene, 27. yaslaridir.
(bkz: jimi hendrix) (bkz: jim morrison) (bkz: janis joplin) (bkz: kurt cobain)
bu seneyi atlattiklarini varsayarsak, ne kadar yasayacaklari konusunda bir istatistik atamayacagim.
3. "ne zaman ne olacagi belirsiz, hayati doyasiya yasayayim bari" diyenler ise 1. ve 2. maddedeki dusunceleri harmanlayip uygularlar. "work hard, play hard" felsefesine iliskin hayatin gercekleri ile ugrasirken mutluluklarina da onem verirler. joie de vivre, yani yasam sevincinin hakkini verirler. hepimizin farkinda oldugu uzere, her seyi dengeleyebilmek buyuk bir basaridir ve tembellik akiminin onculerinden biri olarak bu kaizen sistemli ubermensch'leri biraz kiskandigimi itiraf etmeliyim.