günün anlam ve önemini ihtiva eden hikaye

entry5 galeri0
    1.
  1. Birgün ormanın birinde bir ceylan gezerken kayanın altında sıkışan kaplanı görmüş. Kaplan, ceylandan yardım istemiş. Ceylan da
    -"Yardım ederim ama kurtardıktan sonra beni yemeyeceksin" demiş. Kaplan ise
    -"Olur mu öyle şey ceylan kardeş, sen beni kurtar yeterki" demiş.
    Ceylan kaplanı kurtardığı anda kaplan atılmış. Ceylan ise duruma şaşırarak,
    -"Kaplan kardeş ne yapıyorsun? Hani anlaşmıştık, beni yemeyecektin" demiş. Kaplan ise;
    -"Saatlerdir taşın altında sıkışık vaziyette bekliyorum, karnım çok aç. Ayrıca bu benim doğamda var" demiş. Ceylan, bu yaptığının doğru olmadığını kanıtlamak için yoldan geçen 3 hayvana durumu sormayı teklif etmiş, kaplan da kabul etmiş. ilk gördükleri hayvan aslanmış ve aslana sorduklarında kaplanın haklı olduğunu, bunun onun doğasında olduğu kararını vermiş. Bir fil geçerken ona da sormuşlar, fil ise olayı kendisiyle alakalı olmadığını ve karışmak istemediğini belirtmiş. 3. hayvan olarak tilki geçiyormuş yanlarından. Tilkiye durumu anlatmışlar. Tilki ısrarla anlamamaktaymış "ya bi canlandırın durumu tam anlayamadım" deyip durmuş. Şöyleydi böyleydi derken olayı canlandırmak için kaplan taşın altına tekrar girmiş ve kendini aynı şekilde sıkıştırmış. Ceylan, gene aynı şekilde kaplanı çıkartacakken tam o anda tilki ceylana dönüp demişki;
    -"De git işine!"
    -"......"
    -"Bakma aval aval yoluna git! iyilik senin neyine!"
    3 ...
  2. 1.
  3. Ülkenin birinde dağlarda tek başına yaşayan bir derviş varmış. Bu dervişin ünü taa padişaha kadar varmış. Padişah merakına yenik düşüp dervişi görmek istemiş ve muhafızlarına emir vermiş;
    -"Bre getirin şu dervişi de biz de bir görelim!"
    Muhafızlar dervişi dağından alıp getirmişler padişahın önüne. Padişah;
    -"Hoşgeldin derviş efendi"
    -"Hoşbulduk sultanım"
    Bu selamlaşmadan sonra ikisi de uzunca bir süre tek kelime dahi etmezler, dakikalar, saatler geçer. Derken derviş bir anda konuşur ve padişaha der ki;
    -"Sultanım izninizde helaya gitmek isterim."
    Uzun süredir sus pus olan dervişin konuşmasından memnun olan padişah;
    -"Tabii ki derviş efendi, buyrun." der.
    Derviş helaya gideli çok olmuştur. Aradan onlarca dakika geçmiştir ve padişah iyice meraklanmıştır. Muhafızlarına seslenir;
    -"Bre gidin bakın şu dervişe, kulbura düşmüş olmasın!"
    Dervişi kontrol etmeye giden muhafızlar geri döndüklerinde yüzlerinde şaşkın bir ifade vardır.
    -"Ne oldu muhafızlar? Nedir bu yüzünüzdeki ifade?"
    -"Sultanım derviş helada kendi kendine konuşur."
    -"Nasıl konuşur? Getirin hemen onu buraya!"
    Muhafızlar dervişi alır getirirler. Padişah sorar;
    -"Derviş efendi ne yaparsın helada kaç zamandır?"
    -"Boklarla konuşurum sultanım" demesiyle padişah hafiften gülümser ve deli olduğunu düşünür. Akabinde mübalağa manasında soru sorar;
    -"Eeee? Ne derlerdi ya?"
    Derviş ise cevap verir;
    -"Biz bir zamanlar baldık börektik, binbir çeşit nefis yemek idik, insan içine girdik çıktık böyle olduk derler sultanım..."
    -......
    4 ...
  4. 2.
  5. ateist veli'ye size bir soru sorabilir miyim der.
    veli, sor bakalım diye izin verir.
    ateist sorar;
    - hakkınızda şöyle böyle diyorlar?
    o zaman büyük veli, elindeki kerpiçi kaldırır adamın başına vurur...
    ateist çok mahcup olur, başını önüne eğer...

    görüdüğü gibi kerpiç, velimizin benlik binasının duvarından bir kerpiçtir.

    veli, her daim kazanında kerpiç kaynatır.kerpiçe özünü verir.

    kıssadan hisse, bir yazara karşı duyumlar üzerinden özellikle bu günde önyargılı olmayalım. belki o insan iyi kalpli bir yazardır.
    1 ...
  6. 3.
  7. “Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş. Keyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ve ineğini sağan genç bir kadını uzaktan izlemiş.
    Şeytan kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş.
    Buzağı bu, az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış, biraz debelenmiş ve boynundaki ipi çözmüş.
    Koşarak annesini emmeye giden buzağı süt kovasını devirmiş. Sağdığı süt ziyan olunca sinirlenen genç kadın eline geçirdiği odunu buzağıya vurunca yavru yere yığılmış.
    Yavrusuna saldırılan inek kayıtsız kalamayıp bir tekmede kadını yere serip öldürmüş.
    Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görüp ineği tüfekle vurmuş.
    Silah sesini duyan koca, karısını yerde cansız yatar ve babasını da elinde tüfekle görünce silahını çekip babasını öldürmüş. Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam, bu kadar acıya dayanamayıp intihar etmiş. Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan 'Bu felaketi de bana yüklerler şimdi, oysa buzağının ipini gevşetmekten başka ben ne yaptım ki?' demiş.”
    1 ...
  8. 4.
  9. tilkinin kuyruğu kopar. herkes onla dalga geçer.. o da "kuyruğumu geri getiremem ama diğer tilkilerin de benim gibi kuyruksuz kalmalarını sağlayabilirim" diye dahiyene düşünür. hemen işe koyulur. önce diğer tilkilere kuyruksuzluğun ne kadar güzel bir şey olduğunu anlatır.. diğer tilkiler kuyruklarını kesmeye ikna olurlar...tam bu sırada bilge tilki çıkagelir...

    evet arkadaşlar ezop masalındaki kuyruksuz tilki gibi , seviyenize ulaşamayacaklarını bildikleri için sizi kendi seviyesine çekmeye çalışacak tilki yazarlar mutlaka çıkacaktır. bunlara karşı özellikle bugün çok dikkatli olalım.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük