vasıflı işsiz yetiştirme kurumlarıdır. kişi kendini geliştirmezse vasıfsız işsizdir. üniversite yoluyla bu gerçeği ötelemiştir.
gittikçe gerileyen talebe kalitesi, üniversite bölümlerinin iyice sekülerleşmesi. ticaret amaçlı açılan 2 yıllık ünileri ve bölümleri saymıyorum bile. üni hocalarının gözünü para bürümesi. adamlar müteahhit kafasında.
eğitime ulaşılabilirlik arttıkça kalitede sanki aynı oranda geriliyor. evet ne ise artık.
öğrenci kanadına gelicek olursak; ortam için okul okunur mu? okuyan var arkadaşlar. her gün üsküdar-beşiktaş motorunda ne muhabbetlere şahit oluyorum. yok burda içtim bilmem şurda uyandım. marifet artık bu.
büyük ihtimal çoğu, itü, yıldız veya bau'da okuyanlar.
bize asıl lazım olan hayat üniversitesindeki gerçekliğin farkındalığına erişip ona göre bir okuma hayatımızın olması. bir acı gerçek olarak benimde içinde dahil olduğum, temiz iş, masa başı, memuriyetsel sisteme entegre olmak gibi bir amaçla okuyoru(m)z. hiçbirimiz gerçekten bölümümüzü sevdiğimiz için okuyamıyoruz. (aslında ben okudukça sevmiyorda değilim.)
ayrıca sistemsel dayatmışlıkta cabası.
bölümün geleceği iyi diye okuyoruz.
peki ya bizim gerçekteki geleceğimiz?
en başta biz kendimizi seversek ve inanırsak, o zaman yaptıklarımızıda severiz.
evet sistem kurbanıyız. 21. y.y??? insanlığın en bunalımlı dönemi belkide. hatırlayabildiğim kadarıyla, oscar wilde - dorian gray'in portresi kitabında 19. y.y'ın sıkıcı bir yıl olduğundan bahsediyordu. günümüzü siz düşünün artık.