bugün bir haber çıktı basında 'heitinga Galatasaray'da' diye, hayretler içinde okudum. ben premier ligi takip eden biri olarak sadece hiçbir maçta görmedim bu adamı ve baktım gerçekten de öyle o maçta da sadece 22 dakika oynamış. peki gelin galatasaray'ın fikstür durumunu bir inceleyelim...
-ligde maç fazlasıyla liderin 7 puan gerisinde bir takım ve lider bu akşam kazanırsa puan farkı 10 olacak. Galatasaray'ın çok az olan kredisinin bitmesi en fazla 4 maça bakar o da çok zor, aslında 2 maça patates ama krediyi yüksek tuttuk diyelim.
-şampiyonlar liginde Chelsea ile 1.5 ay içinde çok önemli 2 maç oynayacak.
-kupada tökezleyerek yola devam ediliyor ama yine 1 ay içinde durumu kotarabilir ya da oradan da elenebilir.
yukarıda ki tabloya bakılınca aslında Türkiye'de yapılan tüm yöneticiliklerin ana mantalitesi meydana çıkıyor, neden mi? yukarıdaki tabloda galatasaray gibi koskoca bir kulübün tüm hedefleri 1-2 ay içerisinde 'sıfıra' vurabilir.
peki yönetim yanlışı nerede?
+aslında bu sorunun cevabı çok uzatılabilir ama en basit haliyle son çıkan haberlerden vermeye çalışalım. Galatasaray'ın aldığı söylenilen futbolcu 30 yaşında ve ligde sadece 22 dakika oynamış. bu kadar az oynayan bir futbolcunun alışma evresini geçtim yaşının da etkisiyle maç temposunu bulması 1-2 ay sürer. evet bir yer dikkati çekmiş olmalı galatasaray'ın tüm hedeflerinin bitmesi de gelecek oyuncunun sadece maç temposunu yakalaması da aynı süreç içerisinde... bu oyuncu "hedeflere ulaşmak" amacıyla alınmak isteniyor fakat bu oyuncunun maç temposunu bulana kadar tüm hedeflerin ortadan kaybolma ihtimali var. çok ironik değil mi?
aslında Heitinga'nın bir "tüccar menejer önerisi" olduğu çok açık eğer öyle değilse durum çok daha vahim. öyle olduğunu varsayalım, geçmiş yıllarda birçok uyanık menejer ülke takımlarımızı bu tuzaklara düşürüp milli servetimizin anasını *iktiler. peki bu durumu biz bireysel olarak tartıp, düşünebildiğimiz halde koskoca yönetimler düşünemiyor mu? evet, düşünemiyor yanlış değil tam olarak böyle.nasıl böyle olduğuna anlam vermek mümkün değil ama einstein'ın 'en aptal kişi aynı hataları tekrar tekrar yapandır' sözüne de bakarsak durum bu...
işte spor kulüplerinin temsil ettiği yönetim şekli aslında tüm ülkenin kanayan bir yarası. Yönetimlerde hiçbir planlama, akıl yürütme, istişare yok herkes *kinin doğrultusuna gidiyor.