üç tane günlüğüm var. biri 8 yaş civarında tuttuğum, diğeri ise ergenliğimin ilk yıllarında. okurken öyle bir utanıyorum ki sözlük, çoğu sefer yakıp yok etme isteği geliyor ama kıyamıyorum.
Zamanında yaşanılan tüm acıların, sevinçlerin, sitemlerin unutulmamasını isteyen, duygularına ve hayatına değer veren insanların yaptığı bir eylemdir. Öyle ki 15 yaşımda yazdığım günlükleri okumaya utanıyorum fakat bir yandan da daha önce nasıl biri olduğumu görebiliyorum. Mutlu olduğum anlar kayıt altında, yazarak kayıt altına alınmış, yazarak resimleri çizilmiş.
Ortaokul dönemindeyken tuttuğum bir günlüğum var arada açar okur gülerim. ileride de aynı günlüğü okuyup güleceğim zaman zaman belki ama nedense şimdi tutmak gelmiyor içimden belki şimdi bile tutsam on yıl sonra gülmeye değer bir sürü anı olacak cepte.
bazen bende de lan biri bulup okursa ne bok yicem korkusu oluyor. bu yüzden hep yanımda taşıyorum. bu da insanlarımızın merakı yüzünden çektiğim ağır bir yük oluyor.
defalarca deneyip hiçbir zaman tam olarak içimdekileri yazamadığım şeydir. şimdi bir de biri bulur derdi falan filan var. benlik değil. ama çok güzel bir şey, düşünsene onbeş yıl sonra açıp okuyorsun, ne güzeldir.
yıllarca amerikan filmlerinden empoze edilmeye çalışılan bir olaydır bu, Türk insanının ne işi olur günlük ile, zaten hayatımızın her anı aksiyon okur yazar bir millet olmadığımızı da düşünür üzerine üşengeçlik hastalığımızıda eklersek saçmadır.
Onlarca ajanda, defter ve not defterine yazdığım şeyler. hepsi bir köşede duruyor. ölünce alıp okurlar mı bilmem. aslında yazmak çok güzel bir şey. ama okuyana normal bakılmayan bir yerde yazmak cadı işi görülüyor. hep şu korku var yazanlarda. yazdıklarım dolayısıyla ileride eleştirilebilir miyim diye? Sevdiğiniz insanı, hatalarınızı, günahlarınızı, içinizden geçen kötülükleri yazacaksınız belki de. ileride de bunlardan pişman olacaksınız. kim bilir? Elektronik ortamda veya bir blogda yazmak değildir günlük tutmak. hep başkaları ne der dediği için belki de bu hayatı kendimize göre yaşayamıyoruz.
Biri bulur da okur korkusuyla yapamadığımdır. Hele ben öldükten sonra bulup okuyorlar falan düşünemiyorum bile. tabi teknoloji ilerler de ben ölünce kendini imha edecek şekilde olur falan düşünürüm o zaman.
Dünyanın en saçma işidir aslında.ilköğretim ikinci sınıftan beri tutuyorum .ama ayrıntılı ayrıntılı, her detaya yer vererek ve sayfa sayfa.yakalansam darbe günlüğü etkisi yaratacak şekilde resmen.hatta dün bir sayfa yazdıktan sonra artık digital günlük tutmak daha hayırlı olacak gibi hissettim.söylemek isteyip söyleyemediğin şeyleri yazıyorsan,bunları yaparken aşırı dürüstsen kesinlikle kağıt,kalem kullanmaman gerekiyor.
Aylardır yapmanın iyi mi kötü mü olacağına karar veremediğim eylem. Şu var ki genelde söylenilen günlük tutmanın en eğlenceli yanının gelecekte günlüğü okuyup eski günlerinize şaşırmak minik dertleri nasıl derdettiğinizi görmek deniyor ancak ya kişinin dertleri geçmemiş yıllardır aynı sorunlarla boğuşuyorsa ve bu durum günlük sayesinde anlaşılırsa. Kaldı ki bazı insanlar kötü hayatlarını zor günlerini bir de gün sonunda tekrar edip üzülmek istemeyebilir. Yani bir türlü yapılıp yapılmaması konusunda bir sonuca varamıyorum
Batının kendi yalnızlığını bizi tribine sokmak için edebiyat denilen saçmalıkla kakaladığı bir tür. Günlük alışkanlığı yayılmadan insanlar daha samimiydi, içine kapanık ruhsuz odunlar değillerdi islam aleminde.
Küçüklüğümden beri yapmak istediğim ama beceremediğim olay.
Bunu da şuna bağlayarak vazgeçtim artık "beb günü zor bitiriyorum,onları yazarak tekrar yaşayamam."