ogle arasi isin vermis oldugu tum sikkinliklardan siyrilip en yakin parkta gerek cimlerin ustunde gerekse banklarda oturarak ogle yemegi yemek, etrafta spor yapanlari izlemek, kosusturan kopekleri seyretmek vs. vs.dir. henuz yaptim, ordan biliyorum.
saat 8 deki tiyatro oyunu için 6 da evden çıkmak, sahilde dolaşıp rüzgarın yüzünü okşamasına izin vermek, sonrasında güneşin etkisiyle hoş tebessümlerle dolan ince uzun bir caddeye girip herkes gibi olmak.
üniversite okumak için gelinmiş şehirde,içinde yaşam savaşı vermekte olduğumuz,yurt dediğimiz 5 katlı binanın terasında martılara ekmek ziyafeti vermek.
martıların hayır dualarını almak.
çengelköy çınaraltına gidip bir güzel kahvaltı edip manzaraya karşı çay içmek, sonra ordan küçüksu iskelesine gidip motorla bebek'e geçmek, bebek'ten sahili takip ederek ortaköy'e yürümek, o güzel manzaraya "bir de bu taraftan nasılmış" diyerek bakmak.*
izmir kordonunda çimler üzerinde sevgiliyle dil dile öpüşerek sevişmek yapılabilecek en güzel şeydir. hatta bir de bira açın yanına, birayı için, ağzınızda tutun, gargara yapın ve ağzınızdaki birayı öpüşürken sevgilinizin ağzına boşaltın. on numara oluyor ve hatun çıldıyor. denedim gördüm.
hastalıkla boğuşmak, nazlanabilecek kimse olmadığından msne birilerinin gelmesini beklemek, herkesin sevgilisiyle dolaştığını üç saat bekledikten sonra farketmek, bu geç farkındalığın uzun süre devam eden yalnızlığin eseri olduğunu anlamak,sıkılmak, bunalmak. what a wonderful world