türk sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış filmdir.
bu kadar manyak bir hikaye ve bu kadar güzel oyunculuğu izlemeyi gerçekten bir çok türk insanı hak etmiyor. bu yüzden herkese bu filmi tavsiye etmiyorum. hele ki grup halinde izleyip güleceğini sanan malaklara!
siz recep ivedik 2'yi izlemeye gidin! kaza bela bu filmi izlerseniz ne kadar mal oldugunuzu anlar ve kendinizi vurmaya kalkarsınız mazallah!
o degil de, neydi lan marliyn monroe'nun gerçek adı?
dün gece gece gülmekten altıma sıçırtmış olan film ki ben polis filminden pek haz etmemiştim.ama bu kadar gülmemin sebebi çok beklentiyle izlemememdi.son dönem izlediğim en sürükleyici eğlencelik türk filmiydi.izlemediyseniz aşağıdakileri okumayın her ne kadar spoiler olmasada filmin tadını kaçırabilir.
--spoiler--
özgü namal ın oyunculuğunu bir kenara bırakırsak,kendisi için şimdiye kadar gördüğüm en seksi karakteri canlandırmış diyebilirim.özellikle hafif bi göbek ne yakışırmış dedirtti bana. biraz daha sapıklaşırsak, kalçaya hafif bi şaplak cuk otururmuş ayıptır sölemesi.hakkettan ayıp demeyin orda burda.***
bulent emin yarar gibi bir tiyatrocuda sinemadaki kariyerini iyice sağlamlaştırmış.close up çekimlerine dikkat edin mimiklerine çok ince ve temiz ötesi oynamış.hadi len sana mı kaldı oyunculuk tespiti diyebilirsiniz ama daha önce bu kadar yakın mimik oyunculuğunu görmemiştim.ee tiyatroda göremiyosun korkuyorum anne gibi filmlerde de çok yakın çekim yok. bu seyir zevkini bize yaşattığı için onur ünlüye teşekkür etmeliyiz.
haluk bilginer içinse bişey diyemiyorum o zati bir beyaz perde divası benim için.profesörle fikrinin tartışma sahnesindeki haluk bilginerin mimiklere dikkat.10 15 defa izleyip izleyip mimik olarak dersler çıkarılmalı.ülkü tamerin şiirinide enfes seslendirmiş.
burda saymadıklarımın her biri de filmi mükemmel tamamlamış.onur ünlününde polise atıflarıda çok hoş olmuş.ancak senaryonun sonu biraz buruk bırakıyor insanı bi de paradoxu çözme sahneleri azcık uzamış.
ciddi anlamda en üst seviyede oyuncularla çekilmiş, ne varki aynı kaliteyi gösterememiş film. güldük unsurları var elbette lakin özellikle sonlara doğru adamı esnetiyor. aksine başında izleyici oyuncular ve konuya girişin başarısından dolayı çılgınlar gibi eğlenmeyi vaad ederken, çıta gittikçe düşüyor ve tam zamanında film sona eriyor.
bülent emin yarar'ın ise tam analmıyla yardırdığı filmdir. sanırım haluk bilginer'i bile gölgede bırakmıştır oyunculuğu ile.
yine de gördüğüm kadarıyla vizyonda pek kalmamıştır. bu da üzücü bir durum. zira 2 haftada geri plana atılacak bir film değildir eksiklerine rağmen.
kimin ruhu kimin içinde. kim kimdir. ne nedir. kimim lan ben böyle dedirten .karışık, komik paradoks hallerin olduğu bir durumu anlatan film gayet hoş eğlenceli bir o kadarda sürükleyicidir. kedi fare oyunu gibi filmi çömeye çalışıyorsuz .
bazen 'seni seviyorum' cümlesi insani öldürür.
aşığa maşuktan gelen yalan seni seviyorum öldürür, her şeyin yalanı olur da aşkın olmaz gibi.
senden bir sey rica edebilir miyim? son bir sey, lütfen.
bana bir kerecik olsun seni seviyorum der misin?
lütfen seni seviyorum de, seni seviyorum de! seni seviyorum desene lan!
yok lan sey etmeyin hemen adami öldüren seni seviyorum cümlesi değil kendine sıktı manyak :D
ne meraklisiniz hemen dramatize etmeye.
bu arada ne yazık ki ben hala adami öldürenin kurşun değil de bir çift cümle olduğunu düşünüyorum. neden? çünkü malım. çünkü gözümle izlemiyorum amk, konuşturmayin olum beni :D
duramiyorum
sevgiye muhtaç haluk bilginerin yalvarir gibi sevgi istemesine yarim ağızla 'sini siviyirim' diyen özgü namala sallayasim geliyor :D
halkımızın fazla gülememesine de acayip bakmıyoruz tabiki, yaklaşık 2 senedir küfrederek güldüren filmler haricinde bir film çekilmedi, çekilemedi.
evet güneşin oğlu filminde de epey argo ve küfür mevcuttur ancak bu küfürleri insanları güldürmek için kullanmamışlar. oyuncunun başına kötü birşey geldiğinde basıyor küfürü mantıklı olan da bu değil mi?
illa holiwıd dublajımı yapalım?
-güneş! lanet olsun adamım, o beyaz poponu tekmelerim güneş! bu mudur senin beş para etmez mucizen adamım!
olmuyor sizde görüyorsunuz!
akıcı ve anlaşılır da bir hikayesi var, film boyunca bir telaşadır sürüp gidiyor...
son zamanlarda da izlediğim en iyi türk filmidir. nokta.
--spoiler--
prof: geriye kalanların hiçbiri hiçbir şeyin farkında değil.
fikri: iyi de gelip niye hiçbirimize söylemedin?
prof: la söyleseydim nolcakdı! sen şimdi bile bana inanmıyorsun nerdeyse. 2 ay önce sana gelip ' sen guneşin oğlusun,tam güneş tutulması sırasında ruhun özgür kalacak, götü kolla' deseydim inanırmıydın bana?
fikri: sürekli böyle götlü boklu örnekler vermeniz şart mı. *
FiKRiYi
ÖLDÜR
HAMiYETi
ÖLDÜRMESiNLER
ikiside işe yaramadıkdan sonra kalan yöntem : 'öldür hamiyeti' de güzeldi.
kurban: şule be(özgü namal)! sabahdan beri girip çıkmadığım kimse kalmadı, bi senin içine giremedim ona yanıyorum hea.
--spoiler--
kadrosuyla hayranlık uyandıran filmdir. filmin konusu, güneş tutulması ardından profosor,emekli edebiyat öğretmeni, imam , şarkıcı, profosorun ofisindeki kadın, kiralık katil,inek üniversite öğrencisi,şair ve garson'un ruhlarının sürekli bir birleri arasında gidip gelmesi. emekli edebiyat öğretmeni hayatından oldukça şikayetçidir, karısından çok karşı apartmanda oturan genç üniversite öğrencisi şule'ye ilgi duymaktadır. ne var ki yaşı bunun için oldukça ileridir. ve güneş tutulması gerçeklerşir. bundan sonra kimsenin hayatı eskisi gibi olmayacaktır.
film müthiş bir zeka ürünü. son dönem türk sinemasında recep ivedik 2'nin bile milyonlarca kişi tarafından seyredildiğini düşünürsek inanın bu film daha fazlasını hak ediyordu.
küçük bir ayrıntı da çapkın kız şarkısını gerçekten özgü namal'ın seslendirmesiydi.
filmde gözüme tek çarpan hata şu oldu; emekli edebiyat öğretmeni inek öğrencinin bedenindeyken özgü namal ile üniversiteye girer ve şöyle der " üniversite ne kadar değişmiş bizim zamanımızda böyle değildi ". filmin çekildiği yer bahçeşehir üniversitesi. sadece 11 yıllık bir üniversite. hem de çekildiği yıl 10. senesi hatta etrafta üniverstimezin 10. yılı diye de pankartlar mevcuttu.