kadri'nin vurulma sahnesi, serhat bebeğin küçük ablaları tarafından temizlenmesi için çamaşır makinasına atılması gibi insanın içini acıtan sahnelere sahip olan türk filmi.
an itibariyle star tv'de yayınlanan türk filmi. * itiraf edeyim bu zamana kadar izlemediğim için pişman oldum, öyle ki ben hayatta ki en sert ve en ciddi adamlardan biriyim benim bile gözlerimi yaşartmıştır.
özellikle cemal toktaş travestiyi müthiş oynamış, tebrikler mahsun kırmızıgül güzel bir çalışma olmuş. tavsiye ederim izleyiniz.
Bulunduğumuz zaman zarfı itibariyle star tv de yayındadır. Önceden hiç izlemediğime üzüldül güzel bir filme benziyor. Bazı sahneleri gerçekten çok etkileyici. Soyadına rağmen helal olsun Mahsun.
anne-babamın anadillerinde (kürtçe) ne kadar çok küfür bildiklerine şahit olmamı sağlamış filmdir.
az önce eve geldim ve evdekilerin türkmax'da bu filmi izlediğini gördüm.
ama eleştirinin bini bir para şekilde izliyorlardı.
mahsun hep bişeyler yapma peşinde ama yapamıyor kardeşim.her filmde onlarca konu işlemeye çalışıyor,onu da eline yüzüne bulaştırıyor.
20 yıl kurdistan'da yaşadım,kurdistan'da birkaç yılını geçiren bi insan,filmde yüzlerce saçmalık bulabilir.
filmin başında erkek çocuk için kendini paralayan mahsunu görüyoruz,yok mu böyle insanlar? elbette var, ama şu an o kadar şiddetli bi istekle erkek çocuk isteyen insan olduğunu sanmıyorum.
hele askerlerle köylülerin son derece sıcak muhabbeti hassktir çektirmiştir.
kurdistan'ın hiç bir köyünde askerler köye geldiklerinde bu şekilde davranmamıştır. genelde köylüleri sıraya dizip,küfredip,süründürmüşlerdir.
hakaretleri,bok yedirmeleri bilmeyen yok zaten.
ayrıca kurdistan'da hiçbir köyün boşaltılması için bu kadar nazik olunmamıştır. yakılıp,yıkılıp; halk göçe zorlanmıştır.
böyle bi film yapacaksın;filmde sadece, annesi gerillaya sarılıp neçe derken kürtçe kelime duyuyoruz.onun dışında kürtçe neredeyse yok.
türkçenin komik bi şiveyle konuşturulduğu kürt konulu diziler-filmler baydı artık.
bu insanların bi dili var; kürtçe.
ayrıca gerilla cenazeleri de o kadar insani koşullarda teslim edilmiyor ailelerine. ve gerilla ailelerine o kadar iyi davranılmıyor tabiki..
neyse bu filmle ilgili yazılacak sayfalarca şey var aslında ama kendimi sinirlendirmeyeyim şimdilik..
nitekim kürt aile filmin sonunda memleketlerinden kaçıyorlar , baltık ülkesi gelişmiş bir ülkeye geçiyorlar ve orada onlara tanınan sosyal ayrıcalıklar belirtilerek türkiyenin aslında ne bokum ülke olduğu mesajıda alttan alta veriliyor.
unuttukları birşey var , bizim ülkemizdeki hayvan sayısı ile onların hayvan sayıları arasında bariz bir fark var.
devletten çalışmadan üretmeden geçinmeye alışmış büyük bir kitle var , bu haklar zaman zaman alınmaya kalktığında hemen caddelerde sokaklarda isyanlar başlıyor , batıdan alınıp doğuya veriliyor , kısacası üreten batıda açlık sınırına çekiliyor , sonrada doğudaki insanların hayatından bahsediliyor , halbuki fakirlik heryerde var , açlık heryerde var bir ülke düşünün %60 ı üretmeyen , hal bu olunca %40 eziliyor.
mahsun kırmızıgül'ün yönettiği filmlerinden tek izlediğim filmdir.önyargısız bir bakış açısıyla ama biraz da pek birşey ummayarak izlemeye başlamıştım.sonra izledikçe baya baya sevdim filmi.izlediğim çoğu filmden -ki buna yabancı filmler de dahildir- gayet iyi kotarılmış bir filmdir kanımca. izleyen kimselerin pek dikkatini çekmediğini sandığım bir sahneyi hatırlatayım: mahsun, balık kasalarını taşırken acı haberi öğrenir. kendini yerlere atar ağlarken,balıklar yerlere saçılır. kamera yerde çırpınann balıklara zoom yapar.arka planda da aynı şekilde çırpınan bir baba vardır.
puhahahhahahahahaha nidalarıyla izlemiştim bu filmi. yemin ediyorum o çamaşır makinası eve geldiği anda o deli kızın kardeşini onda yıkayacağını anlamıştım. aq böyle yüzeysel sahnelerle insan etkilemeye çalışma be maho. yok o ordan gay ayağı yapıyor, vay efendim beri yandan mahsun'un raconsu tavrı ile çelişiyor gay. ondan sonra terör olayına parmak bas teröriste anlam yükle, ordan geç orduya laf çak kendince, ordan geç kör dede vah canım dedirt insanlara, ordan geç norveç'te medeniyet dersi ver, haaa bi tane velet koy filme bacağı yok üz bizi sonra protez tak sevindir bizi, ordan geç çocukları shçk'ye kaptır üz bizi, en son güneş vursun gayın yüzüne filmin adıyla bütünleştir, gay ölsün üz bizi.
harbiden zaaaaaaaaaaa gerçekten xd xd. yahu arkadaş böyle senaryoyu yazmak kaç saatini aldı ? daha basitini bul senaryo yazma süreni 2 saatten 1 saatte indir.
haaa unutmuşum demet evgar'ı öldür. zaaaaaaaa
dip not: yukarıda gay dediğim travestiydi filmde. daha doğrusu bir travestiyle tanışınca gaylıktan travestiliğe geçti. travestilerin sorunlarına da parmak bastı usta yönetmen, büyük duayen.