--spoiler--
kitabını çıkarmayı düşündüğüm sonra vazgeçtiğimdir.
elbette ulu sözlük'te ciddiyetten uzak eğlencesine takıldığımız anlar var, lakin buraya kendi emeğimi paylaşmak da beni mutlu eder.
--spoiler--
önsöz
--spoiler--
krallık haritası açıkken okumanız tavsiye edilir.bambaşka bir dünya'ya yol alırken kafanızda o kadar yabancı ismin oturması kolay değil.bu harita tam da bunun için.(detaylı incelemeniz tavsiye edilir)
--spoiler--
zamanın başlangıcında, eski dünya'da bir çok krallık vardı.
engin dağların çevrelediği, eteklerine doğru vahşi ormanların, şelale
ve nehirlerin sarmaladığı uğruna ölümlerin, acının, zaferin ve kederin yaşandığı krallık
ise şüphesiz en özeliydi. güneş krallığı...
eavmer'ler batıda huna okyanusunun kıyı topraklarına kurulmuş doğuda ise ermine ormanına kadar uzanmış görkemli bir krallıktı.iki insan krallığından biriydi.
güneyindeki büyücü krallığı ziron'lar ile ittifak halindeydiler. ziron'lar ise aynı soydan
geldikleri zirtulas'ların aksine büyülerini dengeyi sağlamak ve iyilik adına
kullanıyorlardı.
--spoiler--
--spoiler--
eavmer'lerin kralı mortelas eavmer onurlu adil ve dürüst bir adamdı.
uzun gri saçları geniş omuzları ve güven veren duruşuyla krallığına bağlı insan kentleri olan
willow, tandem, oreha ve fulk'da büyük saygı görüyordu.
babası khno eavmer'in aksine sevilen bir kraldı.
krallığın bulunduğu ihtişamlı kente ise eavmerhelk bir diğer deyişle eavmer diyarı
deniyordu.
--spoiler--
--spoiler--
okyanusun eavmerhelk kıyılarına sertçe vurduğu, yağmurun ve fırtınanın bastırdığı
şimşeklerin ermine ormanlarına düştüğü bir gece yarısı kral mortelas'la
görüşmek istediğini söyleyen bir ulak gelmişti eavmerhelk'e.
hava soğuk ve kasvetliydi. yağmurdan sırılsıklam olmuştu.bir yandan ellerini avuşturup ağzına kadar götürüp nefesiyle ısıtıyor bu sırada taş kalenin kapısının açılmasını bekliyordu.
kapı onlarca askerin arkasındaki çarklı sisteme güç vermesiyle açılmış ve bu sırada büyük bir
ses çıkarmıştı.o sırada onu kapı askerlerinden biri karşıladı.
--spoiler--
--spoiler--
bir eli kılıcındaydı sakin ama tedbirli şekilde ulağa doğru yürüdü, bu sırada diğer elindeki meşaleyi ona doğru yaklaştırdı ve onun karzak krallığından geldiğini anladı. eavmer ve karzaklar birbirlerinden nefret ederdi.
bu iyiye işaret değildi. tüm hayatı boyunca yalnızca iki kere karzak ulağı görmüş ve ikisinin
sonunda da kan dökülmüştü.
-neden kralla görüşmek istiyorsun ?
+çok uzun yollardan geldim. engin vadiler, çorak topraklar, ucsuz bucaksız ormanlar aştım ve yalnızca kendisine söylemem emredildi bana, dedi ulak ve elindeki mektubu gösterdi.
bu mektup karzak kralı mirtilian karzak damgası taşıyordu.
kapı askeri kendisine eşlik ederek onu taş koridora götürdü,'' burada bekle karzak'' dedi nefret ve kinle.
--spoiler--
--spoiler--
o sırada ulak etrafındaki görkemli yapıyı izlemekten kendisini alamadı.
büyük beyaz sütunlar onların üzerinde tanrılar huas ve oki'nin figürleri
duruyordu. pencereler yüksekte ve küçüktü o boşluktan ay ışığı koridoru
simetrik şekilde aydınlatarak ahenkli bir görüntü oluşturuyordu öyle ki duvarlardaki
meşalelere pek gerek kalmıyor gibiydi.
o sırada kapı askeri tekrar geldi ve kral mortelas seni bekliyor dedi
--spoiler--
--spoiler--
kapı askeriyle beraber sarmaşıktaş merdivenleriden büyük salona çıktılar.
kapıda bekleyen iki asker de karzak ulağını baştan aşağıya kontrol ettikten sonra,
ahşap kapıları şatonun tüm sessizliğini bölen bir gıcırdamayla actılar.
kapıların açılmasıyla esen rüzgar meşalelerin alevlerini sağa ve sola doğru
düzensiz biçimde sarsmıştı.
ulak korkar adımlarla kafasını kaldırmadan içeriye doğru yürüdü. adımlarının
tüm taş avluda yankılanması onu daha çok ürkütüyordu.
kral mortelas'ın tek elinde bir kadeh vardı diğer el parmakları ise ahşap tahtının kenarlarına
aralıklarla vurarak, sessizlikte yankılanan ürkütücü ve tok bir ses çıkarıyordu.
--spoiler--
--spoiler--
kadehini yanındaki devasa taş masaya bırakıp :
-krallığıma gelmeye cesaret edebildiğine göre iyi bir sebebin olmalı haberci dedi.
+cloud dağları arasındaki üç geçit kapısının da açılmasını istiyor kral mirtilian karzak diye cevapladı ulak.
mortelas hiddetlenti hafif doğrularak ulağa: ''ero drayen nunhaero'' dedi.
+ulak kafasını tekrar önüne eğdi ve sesi titreyerek kısık bir tonda '' eravos nunhaore, drayen ahnunore'' diye cevapladı.
kral mortelas biraz sakinleşmişti ama karzak'lara güven olmazdı yine de sordu ;
-neden üç geçit kapısının açılmasını istiyorsunuz ?
+galsiya diyarına sefere çıkacak karzaklar, bu yüzden kral mortelas.
-buna izin veremem !
+o zaman, korkarım 3 geçit'te, birliklerinizle savaşmak zorunda kalacak ordumuz.
mortelas tekrar çattı kaşlarını kadehinden bir yudum aldı ve ulağa;
-burada konakla ve yarın giderken kralına bir mektup götüreceksin dedi ve yankılanan
ayak sesleri eşliğinde hızlı adımlarla büyük salondan hiddetle çıktı.
--spoiler--
--spoiler--
yağmur ve fırtına durmuş, güneş doğmak üzereydi, tan kızıl ve kasvetli duruyordu.
eavmer'ler heybetli ve devasa kulelerinden şahinlerin bileklerine mektup bağlayıp
ziron ve galsiya diyarlarına gönderdiler.
aynı anlarda ziron'lu bir büyücü olan yaşlı hermen, scales yani galsiya şehrine varmıştı kanatlı atıyla.
galsiyalılar insan görünümünde devlerdi yakkaşık olarak bir insan çeyrek galsiya'lı
boyundaydı.
hermen'i kral toran galsiya karşıladı.
galsiya eavmer ve ziron müttefikti.
--spoiler--
--spoiler--
kral kollarını açarak ;
-topraklarıma hoşgeldin ziron'lu hermen dedi kalın ve iri sesli gülüşüyle.
+konukseverliğin hep aynı ihtişamda kral toran dedi ve atı kuaros'un başını okşayarak
eğerindeki mektubu aldı.
hermen neşeli bir yaşlıydı lakin onun yüzündeki bu donuk ifade kral toran'ı endişelendirmişti
bile.
hermen mektubu krala verdi kolundan hafifce tutarak askerlerden uzağa kalenin nehre bakan kısmına ilerlediler ve krala kısık bir tonla;
+karzaklar kral mortelas'dan kapıları açmasını istediler.
-kral mortelas'ın cevabı n'olmuş diye cevapladı tedirgin bir şekilde toran.
+kral mortelas'ın ne cevap vereceğini biliyoruz yalnız değilsiniz. karzaklar aklı sıra
güneş krallığını almak için biz ziron'ları eavmer'leri ve sizi tek tek yok ederek
cloud'un batısının gücünü kırmak istiyor. zirtulaslar da onlarla beraber.
boynuzlu şeytanlar ahuraatların da karzaklarla görüştüğü kulağıma çalınıyor, savaş kapıda
toran!
--spoiler--
--spoiler--
eavmer'den gelen şahinin kanat sesleri böldü konuşmayı.
hermen şahinin bileğindeki mektubu aldı. şöyle bir göz gezdirdikten
sonra toran'a dönerek(galsiya kralı) ''eavmer'ler cloud dağları sınırına yürüyor.karzak ordusunu durdurmak için.
mirtilian karzak da ordusuyla beraber burayı galsiya'yı yok etmek için gelecek'' dedi.
+''o halde biz de orada hazır olacağız ''dedi kendinden emin bir tonla kral toran.
-1000 yıllık sulh artık sona eriyor kral, ordularını hazırla ve eli kılıç tutan tüm oğlan çocukları
al.karşımızda sadece karzak'lar değil, zirtulas'lar ve ahuraat'lar da var.
+peki bortinian'lar ?'' diye sordu toran.
-ah bortianian'lar o gece yürüyen kan içen iblisler! onların kimseye yararı olmaz.
--spoiler--
--spoiler--
-rhi anon karzak şatosu -
mirtilian karzak'ın göğe kadar uzanan, korkutucu yapıya sahip şatosunun üzerinden kara bulutlar hiç eksik olmazdı.
mirtilian uzun boylu, geniş omuzluydu, kemikli bir yüze ve iri gri gözlere sahipti.
iyi görünümlü lakin kibirli bir adamdı.
kimseyle konuşmaz sadece karısı ve tek büyük aşkı olan eora ile akşam yemeği yerdi. onunla bile uzun uzadıya konuşmazdı. şeytani bir zekası vardı.
babası anhar karzak'ı uykusunda öldürüp cesedini ise bir at arabasıyla iblisler
diyarına götürdüğü düşüncesi halkı arasında korku uyandırıyordu.
kral mirtilian'ın, tüm ülkesini gören, bulutlara kadar uzanan şatosunun, en üstündeki bölmede, beyaz mermerden bir tahtı vardı.oradan pek inmezdi insanların yanına.
uzun uzun ufuk çizgisini izler dev yılanı sivua ile zaman geçirirdi.
eavmer'den gelen ulak karzak'a ulaşmıştı.
askerlere kralı görmesi gerektiğini söyledi ve kralın yanına çıkarıldı.
çok yüksekti ve terasın etrafında hiç bir korkuluk yoktu, öyle ki sis vardı aşağıya bakınca
irili ufaklı bulutlar görünüyordu..
ulak o topraklardaki herkes gibi mirtilian'dan korkuyordu.
o sırada yavaş adımlarla mirtilian'a yaklaştı.
mirtilian'ın mermer tahtı terasın ucunda ufuk çizgisine bakar haldeydi ve mirtilian orada
oturuyordu.
ulak arkadan yavaş adımlarla ona yaklaşıyor, bir yandan da tahta doğru gittikce incelen beton parke taşlarının üstünde dengesini sağlamaya çalışıyordu. aşağısı ise sonsuz boşluk kadar derindi ve pek bakmamaya çalışıyordu.
--spoiler--
mirtilian'ın kolunda yılanı ve diğer elinde tuttuğu bir kadeh vardı ve ulağa sert bir tonda ;
+lei laus nian ! (neden korkuyorsun)
-iel nau nian kralım (korkmuyorum kralım)
+eavmer'den ne haber getirdin dedi ve koluna sarılmış yılanı hafifçe yanındaki beton oyuğa bıraktı.
-istediğimizi vermeyecekler kralım savaş kapıda. bu mektubu kral mortelas size gönderdi.
+aç ve oku o halde dedi kaşlarını çatarak kral mirtilian.
--spoiler--
--spoiler--
ulağın korkusu bertaraf olmuştu ve okumaya başladı.
mortelas eavmer şunları yazmıştı; geçitlerin açılması ve müttefikimiz olan galsiya krallığına saldırmana izin vereceğimi düşünmen ne
büyük ahmaklık. savaş mı istiyorsunuz? eavmer'ler size istediğinizi verecek o halde...
ulak şöyle bir yutkundu ve mirtilian'a baktı.
mirtilian yerinden hafifçe kalktı, büründüğü siyah uzun kıyafeti ve saçları rüzgarda uçuşuyordu, burnundan sertçe solumaya başlamış ve gözlerini yine o şeytani bakış bürümüştü.
ulağın yanına kadar geldi. ulak ise kafasını önüne eğip yutkunmaya çalıştı nefesini tutuyordu.
mirtilian aniden var gücüyle ulağın gögüsüne vurup onu sonsuz boşluğa düşürdü.
ulağın yere çakılmadan önceki çığlıkları tüm ülkede yankılanıyor, halkı mirtilian'dan
daha çok korkuyordu.
--spoiler--
--spoiler--
güneş krallığı o güne kadar hiç bir ırkın tek başına sahip olamadığı bir bir yerdi..
onbinlerce sene önce tüm ırklar orada beraberce yaşarken ilk olarak bir insan
eavmer ve karzakların büyük büyük atası liron kareav krallığını ve gücünü ilan etmek istedi.
güneş krallığı içinde asırlarca kan döküldü ve savaş sürdü.
daha sonra tanrı oki hepsini güneş krallığından dünya'nın dört bir yanına sürgün etti.
böylelikle her ırk kendi krallığını kurdu.
daha sonra insan ve büyücü ırkı kendi içinde ayrıldı.
eavmer ve karzak olarak insanlar, ziron ve zirtulas olarak büyücüler ayrıldı.
eavmer ve ziron'lar, karzak ve zirtulas'lar müttefik oldular.
eski dünyanın tam olarak ortasında yer alıyordu güneş krallığı.
--spoiler--