şarkıyı dinlerken soldan güneşin nasıl yükseldiğini, coğrafya bilgisi sıfır olan dördüncü sınıf gençlerine bir saat boyunca anlatmak zorunda kaldığım şarkı.
bulutsuzluk özleminin 2 versiyonu bulunan bu şarkısının ilk versiyonunda '' solda güneş yükseliyordu guneye giderken'' sözü söylenmemiştir.sanırım trtden onay alamıyordu sarkı o zamanlar bu cumle konsaydı.acaba sozlerde guneye giderken cografi olarak gercekten sol taraftan gunesin dogması mı anlatılıyor yoksa sol partilerin genelde guney illerde basarılı olmasımı belirtiliyor.daha sonra cıkan yaşamaya mecbursun albumunde bu cumle kullanılmıştır.
sonuç olarak her ne şekilde anlarsanız anlayın sarkı cok guzel,dinlenmeli.mor ve otesi nin söylediği şekli de kötü değil.
yazarın tespiti: bu şarkıyı dinlerken acaba nejat bey ankara izmir arası yolculuk mu yaparken mi yazmış diye aklıma gelir hep.
eğer siz de bu güzargahta yolculuk yaptıysanız , kula-salihi civarında tütün tarlaları, bol miktarda minare( özellikle kula'da) gerçekten de tarlalarda birket duvarlardan yapılmış yapıları gorursunuz ve hatta şu yazıları görmeniz mümkün o eski biriket duvarlarda '' akçora gömlekleri, zefir radyosu''... kimbilir belki de yanılmıyorumdur.nejat yavasogulları'na sormak lazım bir şekilde.
mor ve ötesinin de güzel söylediği ancak bulutsuzluk özlemi performansına yaklaşamayan
eğer otobüsle yolculuk yapıyorsanız nereye giderseniz gidin yüzünüzdeki otobüs yolculuğu nun verdiği sertliği mutluluğa dönüştürecek şarkı.
ayrıca bunu dinleyenler bunu da dinledi (bkz: yine düştük yollara)
artık işinde ustalaşmış nejat'ın, konserlerdeki dinleyici kitlesine göre kimi zaman 'solda' kimi zaman da 'yolda' "güneş yükseliyorduu..." diye haykırdığı şarkıdır. bir konserlerinde tam bu bölüme gelindiğinde sol elimi kaldırıp 'sol, sol' diye inlememi gören nejat'ın bana göz kırparak 'soldaaa' diye haykırması bana yaşamımın en güzel anlarından birini yaşatmıştır.*
vakt-i zamanında rtük tarafından sansürlenmiş şarkıdır. ''solda'' kelimesi yasaklanıp bu söz ''yolda'' olarak değiştirilmiştir.
(bkz: daha neler göreceğiz acaba)
bulutsuzluk özlemi'ne ait, mor ve ötesi'nin bence yaptığı en iyi cover olan şarkı. harun tekin nefis söylemiştir, sesi çok yakışmıştır. kerem kabadayı'nın atakları da süperdir. 10 numara şarkıdır yani efendim.
neye göre ve kime göre bir sual askısı, senin doğrun sana benim doğrum nası banaysa, benim güneyim casablancalı bi gezegendaşımın kuzeyidir,kuzeyinin biraz da doğusu. bir casablancalıyı üzmek şu an için isteyeceğim sondan ikinci şey. ben asıl diyorum ki güney diye bi yer var.orası hep orda.ne kadar kuzeyinde olursam olayım,bi gün gidilecek oraya...ve o gün, günün anlam ve ehemmiyetini belirten bi konuşma, yazışma ya da herhangi bir iletişme çabasında olunmayacak. tüm hırslar sınırın öte tarafında, kuzeyde kalacak. kusura bakma -bana göre mekanıma göre- olan kuzey ne seni sevdim, ne soğuğunu ne de soğuğunun getirdiği soğuk yalnızlıkları.ama ya kenarlarına ataçlandırılmış mor hüzünler...neyse onlar da ayrı bir şiir konusu, onu bırakalım içimizdeki şairlandalılara.
-aramızda güzel sesli bir çocuk varmış- cümle görünümlü sorusu ağızdan çıktığında bilinmedik tanınmadık bir ortamda, o yanık sesli çocuğun utangaçlığı kadar bile değerin yok benim için şu an, senin, yani kuzey...sen git iskandinav kızlarının tenini beyazlat ve onlar sıcak denizlere insinler beyazdan istakoz rengine dönmek istediklerinde. bak dönüyor dünya ve birbirimize faydamız oluyor bir şekilde.bu sene de iyi litvanyalı yaptı yahu. büyükkuzeybirlikleri çalışıyor, türklerse fesfevkalede memnun. fak sevdik sizi, yine gelin e mi..gelsinler..buyursunlar da gelsinler...ama konu onlar değiller, konu güney...
oğlum olursa ilerde, çok önceden söz verdim bir doğa olayına, kusura bakma, yoksa adını koyardım seve seve.adı da güzel olurdu gencin,bahtı da. ama misal bi gün davşan alırsam, adını verebilirim o davşana, neden olmasın? şans dağıtan üçkağıtçıların ellerine düşmüş davşanlardan birini kötü yoldan çıkarabilirim böylece. bu kayda fena halde değer bi fikir. -kötü yola düşürülmüş davşanları kurtarma ve koruma projesi- , bunu sevdim...
güney hep orada. güneyli olup da güneyden ayrılmış olanlar daha iyi bilirler.güney hep orada. otoyollardan sapıp sadece tek bir arabanın geçebileceği dar tali yollara yayılan turunçgillerin hüşu içinde kokuşu gibi orada. cd çalarda değil, kasetçalarda çok fazla bilinmedik bir şarkı...gaza basma arzusu...dizginleme güdüsü...güdüyü bastıran arzu... güneş tam batmaya başlamışken enfes bir solo giriyor...seviyorum bu eşsiz güneşin harika zamanlamasını.gaz daha da gaza geliyor. "bas" diye bağırıyor bas bas...hızlı ama öfkesizim. güneye gidiyorum çünkü..güneye...hoşbulduk güney...
mor ve ötesinin "yolda günes yükseliyordu" kısmını üzerine basa basa "solda güneş yükseliyordu" seklinde söylediği sarkı. haklıdır da, güneş dogudan yükselir, dogu solda kalır, güneye giderken.
tanım: eski güzel bir bulutsuzluk şarkısı.
bu güzel bulutsuzluk özlemi şarkısını dinlerken hep aklıma ankara-izmir yolu geliyor... o yoldan geçenler bilir.. kula'dan salihli'den geçerken...izmire doğru giderken sabah ise eğer yolda güneş soldan yükselir ,yönünüz de güneydir.. sağ tarafta tarlarlar vardır tütün tarlaları ve kadınlar çalışırlar ... "Zefir Radyoları" var ya
Briket duvarlarda, evet işte o briket duvarlardan da vardır ve üstünde de eskiden kalmış reklamlar yazılıdır hala daha(geçen sene geçtim en son).. zefir radyoları, akçora gömlekleri diye reklamlar henüz silinmemiş.. sonra birsürü minareleri görünür kula'nın ..