güneydoğu'da birkaç dağlık araziyi, şehri elde tutmak için istanbul'u feda etme durumudur. malum etnik unsurun anormal nüfus artışı, heryere yayılmaları, her işe saldırmaları, her türlü yasadışı işte koşturmaları felan göz önüne alındığında ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.
la kadıköy'de yürüyemedik izne geldiğim zaman. heryer büfe, heryer seyyar satıcı olmuş. insanların yürüyeceği yola branda çekip çay bahçesi yapma genişliğini göstermiş adamlar. buna izin veren belediyenin de, şehir mimarlarının da, yetkili kurumların da amk. ekmek parası edebiyatı, islam ve dini duyguları sömürme, yeri gelince solcu takılma, ikiyüzlülük, sürekli yokluk edebiyatı yapma ve ağlama ritüelleri ile adamlar ülkenin anasını bellediler anasını.
bunun en önemli sebebi ise bu ülkedeki islamcı/laikçi ya da daha net bi ifadeyle alevi/sunni kavgası. bunlar birbirini yemekten asıl tehlikeyi göremez olmuşlar.