genellikle bağdan bahçeden kazanırlar güney doğu anadolu'da. mesela antepter hryer fıstık ağacıdır. özellikle sanayisi pek bir gelişmiştir. urfa biraz daha turizm e yatkın bir yer olmakla beraber burda da tarım büyük bir yer tutar.
ama çoğunlukla istanbuldaki, izmirdeki insanların yaptığını yaparlar. market açarlar. öğretmenlik yaparlar. doktor olurlar.
tek farkları sınıra yakın diye kaçakçı damgası yiyip, haklarında cahiller diye 'başlık parası alıyo bunlar hala' denilmesidir.***
en önemli ithalat ve ihracat kalemi kaçakçılık ve terör olan gerisi teferruat olan kaynaklardır.
bu teferruat arasında göze en batan devletin kaynaklarını karşılıksız sömürülmesi kalemi ise ironikdir.
boyle şeyler görmezden gelinmelidir efendim, olsa bile yokmuş gibi yapılmalıdır. adam mağarasını kışın üşümemek için bakır tel ile donatıcaktır bütün kış mağarada cayır cayır kaçak elektrik yakıcaktır, olmadı kuyu suyuna su ısıtıcısını sarkıtıp on gün boyunca kuyudaki suyu ısıtıcak bunu fark eden memuru vurucaktır, mağaradaki ayının d.şak keyfi için biz tek in yaptığı zamları karşılamalıyızdır. üstünede susmamız gerekicektir tabi.
mardin, diyarbakır ve hakkarideki kaçakçılığın boyutlarını bile algılamakta zorluk çekildiği görmezden gelinmesi beklenicektir neden? çünkü biz birizdir ama yavuz hırsız hepimizden daha birdir. hem çalıcak, hem çırpıcak sonrada gururum kırıldı ayaklarına yatıcaktır nede güzeldir dünya. ne kadar ekilebilir toprak varsa hepsi meclisde gezinen aşiret ağalarının olunca tabikide modern feodalite ve marabalık sisteminin sonucu olarak vur, çal, parçala mantığı sınıf atlayacaktır.
avrupanın bütün uyuşturucu ihtiyacının karşılanması gibi ulvi görevlerin bu coğrafyada yapılması bizim gibi g.tünden sallayanların hayalidir, gerçekle yakından uzaktan ilgisi yoktur.