insan, varolduğu günden bu yana sürekli olarak içinde yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya ve anlamaya çalışmış, ancak bu çabası içinde en az tanıyabildiği varlık yine kendisi olmuştur.
kimsin sen, nereden gelip nereye gidiyorsun?
niçin yaşadığının hesabını hiç nefsine soruyor musun?
hayat sistemin nedir?
öküzüne ve atına bir terbiye içinde bakıyorsun da çocuklarına yaşanmaya değer hayat üzerine ne öğretiyorsun!?
bu memlekette ruh ve ahlâk dâvasını başa alıcı bir rejim kurulmadıkça, bütün işler, dibi çökmüş bir küp içine dökülen ve toprağa içirilen pekmezden farklı olmayacaktır.
"Kitabın en büyük zararı, yalnız maddi gözlerinizi değil; ruhunuzun gözlerini de zayıflatması ve hayatı görebilmeniz için size kendi gözlüğünü takmasıdır. Pek çok insanlar bilirim ki Durkheim'i, Karl Marx'ı, Bergson'u vesaireyi okuyarak kendi gözleri ile görmek hassasını kaybetmişlerdir. Görüyorsunuz ki hayatın karanlık davaları karşısında gözlerimizi açması icap eden bu dost, farkında olmayarak bizi kör edebilir. "Nasıl düşünmeyelim?" diye okumayınız, "Başkaları nasıl düşünüyor?" diye okuyunuz. Düşünceniz kendinize mahsus değilse cihanşümul zekaya ne ilave edebilirsiniz? Dostumuz kitap bizi maymuna ve papağana döndürmeye muvaffak olmamak şartıyla zararsızdır."