gündüzler kısalıp geceler uzamaya başlayınca, yavaş yavaş bütün bünyeyi saran hüzündür.
çok mühim bir konu bu dostlar..
kuzey yarım küre'de yaşayan insanlarda, 21 haziran'dan sonra başlar bu duygu. 21 haziran günü en uzun günü yaşadıktan sonra, gündüzler yavaş yavaş, hiç çaktırmadan kısalır kısalır kısalır... ilk başlarda pek problem yoktur. gündüzler hala uzun, geceler hala kısadır. taa ki; 23 eylül gelene kadar. 23 eylül gelir, gece ve gündüz süreleri eşitlenir. işte bu eşitlenme olayı, insana ilk darbeyi vurur. daha sonrasında ise, saatlerin geriye alınması bünyede kapanmaz yaralar açar. son darbe ise, aralık ayı içinde gelir. gündüzler artık iyice kısalmış, hava erkenden kararmaktadır ve 21 aralık günü tavan yapar. bu gün en kötü gün olmakla birlikte, güzel günlerin habercisidir. artık gündüzler uzayacak, geceler ise kısalmaya başlayacaktır...
21 hazirandan sonra kaplar insanı bir hüzün. 23 eylülün gelmesiyle eşitlenir herşey, ancak ondan sonra daha da kararır insanın içi..Ah 21 aralık gelse ve birden geçse, herşey değişse der içteki ses. Nede olsa kuzey yarım küredeyiz bu tarihlerde bunların olması normal..
bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların
su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti
itti kıyıyı adına deniz dediğimiz şey
unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği
kaybetti kumarda gözlerim
kaybetti kumarda gözleri.
bir koru rüzgârlandı göğüs boşluğumuzda sanki
uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden
yakınlaştı ağaçlar birbirlerine
yani her soluk alıp verişimizde bizim
bir mekik gibi kalbin
bir mekik gibi kalbim
işleyip durdu bu yitikliği yeniden.
ne kaldı
farkında mısın bilmem
gündüzler..
gündüzler biraz azaldı.