gündüz yarasaları

entry3 galeri0
    1.
  1. bir oruç aruoba eseri.

    -1-

    Neyiz ki biz?
    ilk ışınları görününce güneşin,
    Kaparız tepenin gözkapaklarını
    Çam değiliz ki, kollarımız açık
    Ürpererek karşılayalım donuk ışığı.
    Gölgeler kısalınca çıkarız ortaya,
    Açıklıktır, aydınlıktır aradığımız,
    Parlaklıkta bulur gücünü görüşümüz.
    Tanımayız alacakaranlığı delen,
    Tepelerin arasından seçen bakışı.
    Kör olmuş ışıktan gözlerimiz.
    Gündüz yarasalarıyız biz.

    ..................................
    -2-

    Geceyi düşleriz gündüzken,
    Geceyken de gündüzü,
    Yitirebileceklerimiz yitiktir
    Onlardan uzaktayken ama
    Özleriz, döneriz yeniden
    Yitirmeden
    Yitirebileceklerimizi
    Yitiremediklerimize.
    Yitirebilirdik, deriz;
    Ama yalnızca bir fiil çekimi bu
    Tutsaklıklara bağlamışız özgürlüğümüzü.
    Gündüz yarasalarıyız biz.

    ........................................

    -3-

    Sağlamdır düşünce temellerimiz,
    Ama altlarında kist vardır, sonra kum
    Dururuz gerçi, sapasağlam, kalın
    Taştan duvarlarımızla, dimdik
    Ayakta; ama biraz su, bir sızıntı
    Kaydırır temellerimizi hemen.
    Duyarız yerçekimini hemen,
    Titreriz. Sımsıkı, gergin
    Bağlar vardır
    Düşüncelerimizi ayakta tutan, ama,
    Ya temelsizse temeli
    Bütün bu bağları
    Bağlayan
    Bağın?
    Bağlantısızca bağlarız bağlarımızı.
    Gündüz yarasalarıyız biz.
    1 ...
  2. 2.
  3. i.

    neyiz ki biz?
    ilk ışınları görününce güneşin,
    kaparız tepenin gözkapaklarını--
    çam değiliz ki, kollarımız açık
    ürpererek karşılayalım donuk ışığı.
    gölgeler kısalınca çıkarız ortaya,
    açıklıktır, aydınlıktır aradığımız,
    parlaklıkta bulur gücünü görüşümüz.
    tanımayız alacakaranlığı delen,
    tepelerin arasından seçen bakışı.--
    kör olmuş ışıktan gözlerimiz.
    gündüz yarasalarıyız biz.

    ii.

    geceyi düşleriz gündüzken,
    geceyken de gündüzü--
    yitirebileceklerimiz yitiktir
    onlardan uzaktayken -- ama
    özleriz, döneriz yeniden
    yitirmeden
    yitirebileceklerimizi
    yitiremediklerimize.
    yitirebilirdik, deriz;
    ama yalnızca bir fiil çekimi bu--
    tutsaklıklara bağlamışız özgürlüğümüzü.
    gündüz yarasalarıyız biz.

    iii.

    sağlamdır düşünce temellerimiz,
    ama altlarında kist vardır, sonra kum--
    dururuz gerçi, sapasağlam, kalın
    taştan duvarlarımızla, dimdik
    ayakta; ama biraz su, bir sızıntı
    kaydırır temellerimizi hemen.
    duyarız yerçekimini hemen,
    titreriz. sımsıkı, gergin
    bağlar vardır
    düşüncelerimizi ayakta tutan, ama,
    ya temelsizse temeli
    bütün bu bağları
    bağlayan
    bağın?
    bağlantısızca bağlarız bağlarımızı.
    gündüz yarasalarıyız biz.

    iv.

    yapacaklarımız vardır kocaman,
    kocaman başarılar, yüce çağrılar; ama,
    tutmadığımız bir eldedir aklımız,
    bir son selamda, biz aceledeyken gönderilen--
    nedir ki acelemiz, niyedir ki?
    camın boşluğunu arayan kocaman
    pervaneler gibi, kanat çırpan
    ışığa ulaşmak için
    çırpınan, camı kıracakmış gibi--
    düşmanımızdır oysa ışık bizim,
    kanatlarımızı yakan, kavuran--
    aradığımız --ışıkta-- nedir ki?
    ışıktan gelir ölümümüz.
    gündüz yarasalarıyız biz.

    v.

    hep bir dimdik, dümdüz dürüstlüktür duyduğumuz,
    ama bir kuşku kurdu kıvır kıvır kemirir köklerimizi--
    nasıl da kolaydır yalanlarımız, uydurmalarımız,
    nasıl da rahat. iç sızlaması nedir bilmeyiz;
    başedilemez gerçeklerimiz hazırdır çünkü hep--
    kozasında mışıl mışıl kanat takınır tırtılımız,
    sindire sindire yapraklarımızda açtığı delikleri.
    övünürüz delik deşik, bölük pörçük
    yeşilliğimizle -- yenmiş bitmiştir oysa
    büyüme noktalarımız, su çekmez artık
    kök uçlarımız, dökülüp gitmiştir
    taç yapraklarımız artık.
    nasıl da yabancı topraktan baş uzatmış taze fide bize.
    gündüz yarasalarıyız biz.

    vi.

    bir görsek andığımız yüzü,
    tanır mıyız? --tanır mıyız
    sevdiğimizi, bilir miyiz neydi--
    sevdik mi, seviyor muyuz?
    yürüyüşü, saçının dökülüşü--
    anımsar mıyız, anımsıyor muyuz?
    bir anıdan başka nedir ki sevgimiz?
    gündüz yarasalarıyız biz.

    vii.

    koy başını omuzuma yine.
    aldırma, söylenmeden kalsın
    düşünülmedikler, bilinmedikler -- bırak
    unutulsun geridekiler, özlensin ileridekiler -- bırak
    yansısın camda donuk ışık, usulca ışıldarken
    sabah, aydınlanırken uçup geçen yeşillik.
    gel -- uyuyalım güneş görününce,
    aşınca tepeyi göz kamaştırıcı ışık.
    uyanacağız nasılsa, dikelmeden ışınlar,
    dümdüz, aklaştırıcı olacak yeniden bakışımız.
    ama şimdi -- sanki sevdalı gibiyiz şimdi,
    sanki karanlıkta sezinledik aydınlığın başladığı yeri--
    şimdi kurduk sanki geceyi gündüzle,
    şimdi kuruttuk sanki gündüzü geceyle--
    aydınlığın karanlığında görür gözlerimiz.
    gündüz yarasalarıyız biz.
    2 ...
  4. 3.
  5. aynı anda bir öykü, şöyle ki:

    Sana bir haberim var. Okumadan önce ön yüzüne bak. Orada içine düştüğün sarp ve dikenli vadinin bir suretini göreceksin.

    Kanatların var ya da yok, ne fark eder?

    Kuş mu boğazından cam çıkarmış, cam mı bir kuşun boğazına takılmış, size ne?

    Siz kim oluyorsunuz da!

    Asıl biz kim oluyoruz?

    Sana bir haberim daha var.

    Zarfın arka yüzünde onun suretini göreceksin.

    Yani pir u fani kadir-i mutlak varlığı.

    Şimdi senle ben yani, biz neyiz?

    http://hemdem.org/wp-content/uploads/YARASA.jpg
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük