gündeste

entry83 galeri0
    1.
  1. bursa ve istanbul'da uzun süredir aramama karşın henüz bulamamış olduğum, ferhan şensoy'un eski kitabıdır. (bkz: buradan tüm uuserlara sesleniyorum)

    bir dergide okuduğum yazıda bu kitaptan ferhan şensoy'da dahi olmadığı yazıyordu.

    edit: buldum lan!
    2 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. herşey burada yazılı
    bu bir divan-ı kerim
    ölünce gam yerim
    ama bundan habarım olmaz

    (bkz: ferhan şensoy)
    2 ...
  5. 4.
  6. yasakani'nin sönmez'de döne döne aradığı bulamadığı burbs ve beni entelektüel bunalıma sokmuş kitap,kırk derecede bu ne kitap aşkıdır diyor,yasakani'ya saygılarımı sunuyorum.
    ayrıca ferhan şensoy'un da en güzel eseri olduğunu okudum ki bu her yazdığı çok güzel olan bir adamdan çıkıyorsa mükemmel olduğuna işarettir.
    2 ...
  7. 5.
  8. gündeste'yi tamamladık
    verdik matbaaya
    akşam oldu
    gecedeste başladı

    *
    2 ...
  9. 6.
  10. el yakıyor gündestemin gülleri
    ağaçtırlar gorbon ışıl saksınıza sığmazlar
    ya bu saksıyı değiştirirsin
    ya da bizden gül almazsın ecelerin ecesi
    dikenlidir ele batar kan çıkar pardon
    sonuncu dalgayı gören olmuş mu
    yüreğinin celladını aramaktadır gezginci
    tüm bu yazdıklarımın bacanağı olur hayvan engin
    sen bektaşi olduğuma bakma münkir
    napolyon'a senfoni yazdığından haberim var allahsız bethoven'ın
    korsikalı bücür kurtaracak dünyayı
    koskoca ezra pound faşist radyolarında
    ozanlar kimsenin adamı olmadıkça güzel hü
    babil sokakta muhbir bakkal ekrem var
    yoğurt satar hem de spor toto bayii bizzat
    kırksekiz numaranın kapıcısı hüseyin'den alır derin bilgiyi
    hani şu kaşın altında gözün arandığı günler
    onu şikayet bunu ihbar kimisini yaka paça
    koskoca bakkal ekrem yalan söylemiyor ya
    kırksekizin iki numarasında oturan çocuk
    arkadaşı sakal hasan
    dikişe gelen akademili kızlar
    her bir numarayı biliyor ekrem
    kapıcı hüseyin gözleriyle görmüş
    amerikan bankasında küba parası bozdurduklarını
    ellerinde t cetvel okullu numaraları
    biz bursalıyız koçum yemeyiz böyle şeftali
    işte burası memur bey
    sürekli basın siz zile
    evdeler
    yoksa kapıyı kırarız n'olucak biliyorum içerdeler
    demedim mi ben size
    işte bunlar memur bey

    gündeste, 1986
    2 ...
  11. 7.
  12. ince bel bardaklarda tavşanın kanı
    loş sabahçı kahvesinde boş bakışkan bir anı
    bir süpürge her teliyle ayrı geçer üstümden
    sorumluluk yelidir büyür gözlerim kuşlardan daha kuşkulu
    bir kaynar suların bir baştan bir başa boşanması
    başkaları dürüyor fakirin özenli defterlerini
    aldım tasdiknamemi şubatın altıncı günü
    tutuklanma
    bayan grubach ile konuşma
    sonra bayan bürstner
    biri fakir k.'ya iftira etmiş olmalıydı
    kötü bir şey yapmadığı halde sabah tutuklandı
    fakir k. bunu tarık dursun k.'ya bildirmeliydi
    ve fakat tanışmıyorlardı
    ölene dek kafka'yı kimsenin mandallamadığı gibi
    destination samsun
    fare elli lira
    tarih date dokuz şubat dokuzyüzaltmışdokuz
    saat hour onyedikırkbeş
    koltuk seat no onbir
    passenger name fakir
    ulusoy airlines manitu'ya emanet
    eyvallah istanbul artık çaylar şirkettendir hü
    inersin babanın evine şubatın onunda
    baban hiçbir şey söyler
    artık küsüzdür onunla.

    gündeste, 1986
    2 ...
  13. 8.
  14. beş param yok
    sigaram azaldı
    zeyyat selimoğlu okuyorum
    gemici tahsin'in ekmek yiyişini bir anlatıyor
    midem kazınıyor
    evde yiyecek yok
    bir sigara yakıyorum
    okuyorum
    doyuyorum
    biraz sonra yedi sayfa kurufasulye anlatırsa selimoğlu
    elinoğlu olarak dayanırım geceyarısı kapısına
    çok aç karnına okuduk yazdıklarınızı
    oyun yazdım bitirdim adı haneler
    haldun taner'e götüreceğim
    yol param yok
    yürüyerek gidilmez ki
    elmadağ'dan moda'ya
    henüz köprü yok

    gündeste, 1986
    3 ...
  15. 9.
  16. esrik adamların masalarından
    gemiler kalkar çok bandıralı
    her limana göz kırparlar
    pervaneleri çırpınarak
    esrik adamların masaları yer yer çalkantılı
    geçiyorduk uğradık limanınıza
    kaptan freud aleyisselam
    madem ki ben padişahım
    inanmayan vestiyerciye sorsun
    yağmurdan ıslanmış pembe incili kaftanım
    ömer seyfettin değilim ya
    madem ki ömer değilim herhalde padişahım
    sizin gemilerinizi de batırırım
    kendi akdeniz göllerimde
    tarumar ederim mendireklerinizi
    batsın bu okyanus
    madem acemidir kaptanlarınız
    pusulasız usul usul bitsin bu deniz hü
    ben sizi bir yerden ansıyorum altıncı filo kadın
    merhaba kızoğlankız kulesi

    gündeste, sayfa 335
    3 ...
  17. 10.
  18. şiirlerle yüklendim
    karlar buzlar içinden geliyorum
    sevecektim bir kadını sevdirmedi kendini
    gemiler evimin içinden geçerken içim geçiyor
    binip balkondan bir gemiye
    uzaklara gidesim
    her gün biraz daha geçiyor
    kalakaldım bir ozan şaşkınlığı denize karşı
    güneşin balık burcuna girdiği gün
    bembeyaz karla kaplı istanbul
    giydik ipek gömleği
    artık çok geç arkadaş
    annem bilir en güzel
    gözümüzün rengini
    ben de babam olurum bulursam annem gibi bir kadın
    sabahleyin geçtiler
    finlandiyalı kuşlar
    istanbul'da müthiş kış
    finli kuşlar afallamış
    büyüyorum annemin ördüğü kazaklarla
    muzo ağbim getirdi bu yıldıztaş yüzüğü
    geçirildi necaset parmağına
    yalnız yaşamanın tüzüğü
    tevekkülü ben annemden öğrendim

    gündeste, sayfa 375
    1 ...
  19. 11.
  20. hava puslu
    yürek paslı
    usum ile doğruları
    buluyorum usul usul
    yüreğimi dinlemeyip
    doğrulara eriyorum uslu uslu
    otel odama hoş geldin mayıs ayı
    bugün ayın üçü
    çok önemli kararlar alıyorum sabaha karşı

    gündeste, sayfa 290
    0 ...
  21. 12.
  22. yorulduk mu güvercin
    bir yerlere konalım mı
    durup nefes alalım mı
    çok ıslandı kanatlarım
    belki yolumuz yakın
    sen uçarsan ey umut
    ben seninle uçarım
    yorulduk mu umudum
    bulutlara darıldık mı
    doğan güneş bizden yana
    ilk doğuşu değil ki bu
    yorulmadık ak güvercin
    biz menzile çok yakınız
    kanatları çırpa çırpa

    gündeste, sayfa 112
    1 ...
  23. 13.
  24. taş ondan öğrenmiş sabrı
    elini koyup yüreğine solumuş bulutlarını
    kavuğundan dökülmüş al güvercinler
    bir kemirgen kahpelikle çepeçevre sarılmışız
    paris'teyiz zaten şaşkınız
    istanbul akıyor gözlerimizden
    kötü yunan rakılarıyla geçiştirilmeye çalışılan bir akşam
    eyfel'i gök maviye boyuyorum kafamda
    paris ki bizi suskun sedasız bilir
    ürkerek sabrımızdan omzumuza gül atıyor
    almanya'da basılmış türkçe gasteler el yakıyor
    ayrılık bize hastır
    deryaları
    görmüş
    gezmiş
    pirimiz
    biz ne paris'ler gördük
    ve paris'ten öğrendik istanbul'u sevmeyi
    arkadaşları asmışlar
    gastelerde resimleri var


    gündeste, 1986
    3 ...
  25. 14.
  26. yıl bitmeden gecedeste'yle birlikte tekrar piyasaya çıkacağını bizzat büyük ustadan * duyduğum güzel kitap.
    eski basımını okurken "aman bir sayfası yırtılacak, cildine bir şey olacak" diye el sürmeye korkanlar; * yenisi çıkarçıkmaz; başucunda, el altında bir yerlerde bulundurabilirler.
    1 ...
  27. 15.
  28. aralığın yirmiüçü cuma günü
    bitti bitilmez sanılan askerlik
    işte geçti ömrün geçmez sanılan iki kocaman yılı
    artık otuzüç yaşındayım

    gündeste, sayfa 412
    0 ...
  29. 16.
  30. içiyorum tezkere bekleyen upuzun cigaralar
    bekle beni geliyorum içtima
    taksim parkı yalnız benim sabah ıslıklarım
    kasımın yirmiüçü çarşamba
    matine var onsekizotuzda yedi benli anna
    devlet tiyatrosu artık izin vermiyor numan'a
    ankara'da çok turgut var bu sene
    beşyüzonsekiz günlük askerim
    sürüyorum fon dö teni yüzüme
    daha otuzdört gün var tezkereye
    gerilla olarak çıkıyorum sahneye fernando diye
    elim ayağım dolaşıyor
    oynamak ne kelime
    askerdeyken unutmuşum durmayı adam gibi yere basmayı
    fernando gereksizce esas duruşta

    gündeste, sayfa 409
    0 ...
  31. 17.
  32. inançlar tükeniyor
    görmek istemem seni karşıdan gelirken bir adamın kolunda
    gözüm dayanmaz buna
    boş kollarım sızlar
    bezgin aslan terbiyecisiyim
    ki bana aslan istemez
    gündestemi paylaşmaya
    çok yandı yürek
    çok itfaiyeler özleyerek
    bundan kelli sevgileri üfleyerek
    siz bir dinamitsiniz
    ki koynumuza sokulamaz
    el yakıyor gözleriniz
    ya sıkıca tut elimden
    ya dostça el salla
    bezginim dedim aslanım
    korkuyorum
    insanım

    gündeste, sayfa 200
    2 ...
  33. 18.
  34. gönül değil bit pazarı
    old bedesten
    anıları okşayarak araladım baharı
    sanki bende her bahar
    karnıbahar yürek mi var
    gezelim mi ablalar anı çarşımda

    gündeste, sayfa 103
    0 ...
  35. 19.
  36. ben sandım ki basıldık
    meğer kadın başbakanın karısı
    adı papatya
    kimse kızmaz fakire
    kanada'dır burası

    gündeste, sayfa 86
    1 ...
  37. 20.
  38. günler çabuk geçiyor
    saniyeler çok uzun
    sıkı dur köhne bizans
    arındım geliyorum
    cevat şakir mavisi
    artık derim değişti
    sıkı dur yunan bizans
    soyundum geliyorum
    ayvalık'tan van gogh sarısı
    bir bekar adamın karısı
    bir cigara düşüncenin yarısı
    savulun geliyorum
    kız kurusu zeytin ağacı
    bıyıkta tuz kokusu
    tozolun geliyorum
    benim derdim bin tane
    divane gönül hastane
    kıçımda pervaneler
    sıkıldım geliyorum
    ulan bizans bize kastın kaç tane
    tane tane geliyorum
    fersiz ıslık sonbahar
    sen gelende ben duram mı
    ben uçmuşum haberim yok
    dolmakalem geliyorum
    domal ulan oğlan bizans
    hem koşarak geliyorum
    dikkat buyrun arkadaşlar
    en güneyden geliyorum
    yıllar var ki gidiyorum geliyorum
    üzülüp yoruluyorum
    bu kez fena dinlendim
    sıkı dur köhne bizans
    akşamüstü fütühata geliyorum

    gündeste, sayfa 156-157
    3 ...
  39. 21.
  40. kaatil cinayet barında
    içiyorum viskileri artık bana yasakken
    zıvanadan çıkmışım
    yaşamaya küskünüm
    şimdi ölsem ne güzel
    hiç kimseye borcum yok
    sanki şair değilim
    şimdi ölsem çok güzel
    hiç bir şeyden suçluyum
    kaatil cinayet barında
    maktül bizzat kendisi
    gündestemi tamamladım
    evladım sen bunu niye yazdın
    siz bu soruyu sorun diye mirim
    gündestemi tamamladım
    yas kılıfa girdi saz
    gene erken geldi yaz
    dokuz mayıs dokuzyüzseksenbeş
    perşembe sabahı
    sıfırbeş kırkiki
    rum elinin hisarı
    onikibindörtyüzseksenbir gün
    destelendi

    gündeste, sayfa 415
    2 ...
  41. 22.
  42. ve yayıldı odaya
    huzur veren ütü kokusu

    gündeste, sayfa 413
    2 ...
  43. 23.
  44. yalnız paris'te mi çok renklidir ondört temmuz gecesi
    rakılar da yuvarlanabilir ihsan incesu'yla eyüp'te
    hem paris'ten konuşarak
    abidin dino'nun kulaklarını çınlatarak
    bana paris demeyin şu sıralar
    benim paris'im boulogne ormanına düşen bir uçaktır
    civciv ölmüştür paris'te
    gönlüm düzensiz bir saz
    çalıyorum geceboyu eyüp'te
    dokuzyüzyetmişbeş temmuzun ondördü
    fakir frengistan'dan döner babaları sevindirmeyen bir diplomayla
    tiyatro iyi güzel de bir işe girseydi çocuk
    işimiz tiyatro
    olabilir tamam da geçim kaynağı ne olacak kocaman oğlumuzun
    alır mı aileyi sismik bir düşünce
    alır mı fakiri düşüncelerin en yoksulu
    nasıl kurulacak bir yazarın yazmaya yönelik düzeni
    ikametgah sorunsalı
    herkesin siyah beyaz televizyonlarını sonuna dek açtığı
    kısmayı kapatmayı henüz bilmediği
    bir yaz akşamı
    örneğin yirmi temmuz pazar gecesi
    bir yazlık sinema gibidir teşvikiye
    kötü dublaj alışkanlıkları yanlış vurgular yanlış tonlarla
    türkçe dökülmektedir pencerelerden bayır sokağa
    ozan saz çalmaktadır
    pederinin rakılarını ve millet meclisi cıgaralarını tüketip
    ozan bozan renksiz türkçe bir yaşama karşı
    hüznünüze hoşbuldum türkiye
    bir çadır tiyatrosu gelişmektedir cevval beynimde
    devekuşu kabare haneler'le izmir'de
    ikibinbeşyüz izleyici gecede
    bir yazarın şiiri pazarlanmaktadır izmir panayırında
    yazara üç kuruş düşmemektedir
    yapılan gayet zeki ve metin hesaplardan
    tiyatronuza hoşbuldum türkiye

    gündeste, sayfa 410-411
    0 ...
  45. 24.
  46. çok pahalıya mal olan manzum dünyadır. herhangi bir sahafın önünden her geçildiğinde mutlaka içeri girilip bu kitap sorulur. "kimileri ferhan şensoy mu? o yok be. " derken
    kimileri de "güldeste mi? he, var var" der. ama girmişsinizdir bir kere sahafa, çıkış zordur; en azından bir 20 ytl eder.

    bir zafer bayramı günü
    bir yumruk çaktım ali kemal'e
    dudağını patlattım
    delikanlı oldum işte.
    0 ...
  47. 25.
  48. çünkü söylemediklerimiz
    ve ağzımızdan kaçırdıklarımız var
    bir önemli geceden arta kalmış bayat fıstıklar
    bir sürü şeyimiz var ayşen
    işte hüsrev gerede caddesi bensiz sabahlar
    çok yumuşak sabahlıklar güzelliğine
    çok kadınlar bilmek gerek
    öptüm onu dudağında çiçek açtı
    öpüştüğümüz vesikalandı
    ayşe dedim de aklıma geldi
    sevmek yoksa salaklık mıdır biraz
    mürettipin suçu yok ayşe başka ayşen başka
    yürürüm raylar boyu
    çarşamba tren istasyonunda aşk başka
    cıgaralar ağzımda gün geçtikçe daha sersem
    iki de bir gece oluyor bu ne iştir ayşen
    çok kadınlar bilmek gerek
    bir kadının kıymetini bilmek için
    dizimin dibini yer bileydin
    özümün özünü yar bileydin
    bildiklerin bir unutup sileydin
    bilmediklerinden başlasaydık sevmeye hü
    çok bilmenin sakıncası
    masadan masaya güvercin uçurulmaz
    böyle bir şarkı yoktur
    zurnada peşrev imam nikahı
    öyle nikahı ben de kıyarım bin rekat cenneşanühü
    çiçekler solar
    çiçekçiler yosma çocuğu
    taze kahve aldım taze evime
    zaten neden zincirlerden zincir beğeniyorum kendime
    kapattım gönlümün kepenklerini
    nefis köreltmeden çıkılır mı bu dingin tepelere
    genç werther'in azapları değirmi yar değirmi
    bir düşünsen özden verdiklerini
    muhabbete değer mi

    gündeste, sayfa 407-408
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük