sözlük yazarlarının itirafları(142)
3 ağustos 2013 porto galatasaray maçı(108)
ankara nın bir şeyinin meşhur olmaması sorunu(92)
sesine hayran olunan sanatçılar(75)
yazarların nicklerinden şehir tahmini yapmak(68)
gündeme hiç bakma baktıkça utanırsın günüydü bugün.. bunun adı kardeşini, bacını çoluğunu çocuğunu katletmektir. bu ülke gerçekten bu tür zaiyatları hak etmiyor. zira büyük başın kalın ensesi var anlayın işte. yazık bunca kırılan, dökülen, ezilen, devrilen o gazları soluyan,panzerlerden sıkılıp o suyun etkisiyle yerlere düşen insanlara.oysa ki eylem taşsız ve sopasız. savunmasız vatandaşa karşı kinini kusan binlerce polis memuru. anlamıyorum emir demiri keser elbet ya yüzlerinde ki o ifade ve acımasızlığı da mı emir aldılar. yazıklar olsun bizi koruyup kollayan diye bildiklerimize.canınız cehenneme. dahası çok dahası hiç bitmeyen bi sürü bi sürü şey söylerim de. NEYSE....
facebook ta 1 milyon beğeni alınırsa sevişecek kız(106)
2 kere üst üste izlenebilecek filmler(105)
sözlük yazarlarının itirafları(96)
mehmet ali birand(68)
m ile başlayan isimlerin başarılı olması(66)
isimlerinden güzel olduğu anlaşılan kızlar(55)
çocukken leğende yıkanan ezikler(44)
çıplak banyo yapmanın günah olması(43)
18 ocak 2013 kasımpaşa galatasaray maçı(43)
bisikletten düşmüş efsane nesil(42)
yazarların bu ara taktığı şarkılar(39)
mehmet ali birand ın ölümüne üzülmeyen tip(38)
wesley sneijder(37)
en iyi savaş filmleri(36)
oyun isimlerinin türkçe çevirileri(32)
ideal göğüs(31)
türkiye nin üç kelimelik tanımı(30)
ağlatan filmler(29)
sabaha kadar oynanacak oyunlar(29)
kurt cobain günümüzde yaşasa yapacağı şeyler(28)
justin bieber in gittikçe seksileştiği gerçeği(28)
her 2 kelimesinden biri amınakoyayım olan şahıs(28)
tayyip erdoğan ın ülkesinde yaşamaktan onur duymak(28)
sözlük kızlarının şu anda dinledikleri şarkılar(28)
uludağ sözlük yeni tasarım(28)
isminden dolayı yakışıklı olan erkekler(27)
utanmadan kıçına bez bağlayan sidikli yaşlılar(26)
uludağ sözlük emperyalizmle mücadele fırkası(25)
gecenin şarkısı(25)
galatasaray lisesi kapatılsın imza kampanyası(25)
ben bu yazıyı sana yazdım(25)
bir erkeği kendine aşık etmenin yolları(24)
ben kötü biriyim beni sevme diyen insan(24)
nazım hikmetin üçüncü sınıf bir şair olması(23)
final stresini atmanın yolları(22)
erkekleri erkek yapan detaylar(22)
izmirli vs trabzonlu(22)
başbakan erdoğan ın beyaz ekmeğe savaş açması(22)
yazarların kendini iyi hissettiği yerler(21)
yazarların ilk aşık oldukları yaş(21)
laptop kullanırken dikkat edilecek hususlar(21)
türkiye cumhuriyetinin geri kalma sebepleri(20)
yazarlara göre rusya(20)
türkçe şarkılarda geçen mükemmel sözler(20)
yazarların şu an aldıkları kararlar(19)
ben ülkemizdeki dizilere bakıyorum gurur duyuyorum(19)
sex yaparken un çuvalı gibi yatan kız(19)
gereğinden fazla abartılmış ve abartılan filmler(19)
mehmet ali erbil in kürt kökenli olması(19)
namaza başlayacaklara tavsiyeler(19)
--spoiler--
görüldüğü gibi yarısı anketimsi başlıklar , bir çeyreği am göt meme tarzında başlıklar , diğer çeyreğide ordan burdan... sonrada kimse demesin vay efendim uludağ sözlük neden ekşi sözlük kadar popüler olamıyor.
sözlügün yeni butonlarından birisi. neymiş? o esnada en fazla konuşulan konular geliyormuş sol frameye.tabiki ülke gündemiyle sözlügün gündemi arasında daglar kadar fark var.sözlügün gündemi; am göt meme herzamanki gibi.
memleketteki en mühim şeydir. bilmem hangi sanatçının memeleri bile gündem olur, 20 yaşında aslanlar gibi şehit olan memet'e çok görülür...
(bkz: kader diyemezsin sen kendin ettin)
Degistirmenin en kolay yolu herkesin fikir sahibi oldugu konulari piyasaya sunmaktir. Al sana kurtaj, herkes fikir sahibi. Baskanligi sorsan susarlar ama.
yaşanan günlük olaylardır.
bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak dedirten, hemen ardından anlayamayacağınız şekilde farklılaşan, dönüp dolaşıp yine aynı yere gelen, değer kaybetmeye ve kaybettirmeye alışmış, yıllardır tartıştıran ama hiçbir sonuca vardırmayan, dizileriyle ve bazı programlarıyla zaman kaybettiren, seyircisini de izlenecek bir şey yok deyip peşinden sürükleyen*, yaşanılan olayları anlatmak yerine kendine göre olanı tercih edip, yorumsuz diyerek yorumun allahını yapan medyanın oyuncağıdır.
imamın ordusu: daha doğru düzgün haberini bile görmedim... düşünün!
tüsiad'ın önerdiği anayasa: tamam, önemlidir de bu kadar yanlı da olunmaz. adı haber veriyorlar ama verdikleri düpedüz yorum ve tek taraflı!
pekiyi... bu dönemde tv kanallarının haber bültenlerinde en çok hangi konu geçti? ibrahim tatlıses'e yapılan suikast.
bu mudur? tamam, ibrahim tatlıses'e yapılan saldırı doğal olarak haber bültenlerinde geçmeli ama türkiye'nin geneli için çok daha önemli olan* üç konu var. bunların hiçbiri su testisinin su yolunda kırılması kadar haber değeri taşımıyor mu?
--spoiler--
caroline içki yasağını duyunca, hayat alkol ve seksten ibaret değil diyerek ucube bir heykel gibi mübarek'in yanına mısır'a gitti.
--spoiler--
herşeyi bilen, doğru ve çalışkan türk gençliği için gündem sürekli birilerine bok atmaktır.
2 gün önce ergenekon davası, dün akp kapatma davası derken gündem bu sefer de allah ın varlığı, evrim teorisi ve fethullah gülen tarafına doğru kaymıştır.
çevresine masum bir yazar olarak sormak gerekirse bu ülke, bu gençlik sürekli bölünmek zorunda mıdır?
ya da kendince şeytanın avukatlığını yapan bir yazar olarak sormak gerekirse, bu gençliği sürekli bölecekler mi?
cevabı yine ulu önder atatürk ün hitap ettiği türk gençliği verecektir.
yazarlara bir kuzen tavsiyesi: üretim yapın, her aşamada, tanım girerken bile.
biraz geç girilen gündem. yazmışım bi kez yayınlamadan olmaz.
NE OLACAK BU MEMLEKETiN HALi?
Son zamanların en çok konuşulan konularından olan ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının uzun yıllardan sonra kendilerini bu denli siyasetin içinde bulmalarını sağlayan anayasa değişikliği ve akabinde seyreden genel seçim mevzuları ülkeyi kasıp kavurmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, AKP ve CHP'nin bu ülkedeki rolleri, 60'lı yılların buğulu havasında Yassıada katastroftu olarak karşımıza çıkan Anayasa Mahkemesi ve 367 toplantı yetersayısı ile vermiş olduğu karar, siyasetçilerin olduğu kadar vatandaşlarında kafalarında mizah dergileri misali içleri soru işaretleri ile dolu baloncuklar yaratmıştır.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile başlayıp, anayasa değişikliğinin referandumla buluşmasına değin giden ve en son 22 Temmuz genel seçimleriyle politikacı amcalarımızın kendilerini adeta bir maratonun içinde bulmalarıyla ateşini bi nebze de olsa söndüren püf noktalar, dünyaya gelme devrini çoktan geride bırakıp ergenlik dönemine ulaşmış ve hatta merdiveni yaşlılığa kadar dayamıştır. Dış işleri Bakanı Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı adayı olarak sunulmasından çok önceleri boy göstermeye başlayan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, herhangi bir şekilde Anayasa Mahkemesi yollarını aşındıracağına dair zaten çok kez gözünü medyaya kırpmıştı. Atatürk'ün kurmuş olduğu bir partiye yakışırcasına , ülkeyi diktatörlükten kurtarma adına, toplantı ve karar yetersaylarını da omzuna yükleyerek başladı Anayasa Mahkemesi yollarına koyulmaya. Sayın Baykal'ın sunmuş olduğu mevzu toplantı yetersayısında 184'ün değil de 367'nin imtiyazıydı. Her ne kadar Bülent Arınç'ın içeri giren her sineği bile rey kabul etmesi 367 rakamına ulaşılmasını sağlamadı. Sonuç olarak Deniz Baykal'ın Anayasa Mahkemesi'ne ilettiği bu rapor 367 rakamını esas aldı ve yapılan seçim daha ilk turda iptal edildi. Kimi hukuk profösörleri bunun hukuk adına yanlış fakat ülke adına hayırlı bir karar olduğunu savunurken, Sayın Başbakan hislerini "demokrasiye kurşun sıkıldı, karar dayatmayla alındı, dolayısıyla yüz karasıdır" şeklinde ifade etti.
Peki Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın bir alternatifmişcesine sunmuş olduğu, -ki sistem sadece Amerika tarafından yürütebilmiştir ve bu rejimi deneyen diğer Latin Amerika ülkelerinin sonları darbelerle süslenmiştir- Başkanlık rejiminden farklı bir sistem gibi görünen ve aylardır gazetelerin manşetlerini dolduran anayasa değişikliğinin çerçevesi nedir? Sunulmuş olan anayasa değişikliği cumhurbaşkanın halk tarafından beş yıllığına iki turlu bir seçim süreci sonunda seçilmesini öngörüyor. Bu pakete göre, cumhurbaşkanlığı seçiminde 20 milletvekilinin imzasıyla aday gösterilen isimler yarışabilecek. ilk turda geçerli oyların yarısından bir fazlasını alan aday cumhurbaşkanı seçilecek. Bu oy oranına ulaşan aday olmazsa, en çok oy alan iki aday seçimin ikinci turunda yarışacak. Seçilen kişi 5 yıl sonra yeniden seçilirse ikinci kez 5 yıllığına cumhurbaşkanı olabilecek. Halkoyuna sunulan Anayasa değişikliği seçmenlerin çoğunluğunun destek vermesi halinde yürürlüğe girecek.
Kuşkusuz izlememiz gereken rota kutsal anayasamızda mevcuttur. Anayasa değişikliğinde değinilmesi gereken bir nokta vardır ki o da madde 175'tir. 175. maddenin ilk fıkrasına göre, "Anayasanın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anaysanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür. Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür". Maddenin devamı ise hükümeti yakından ilgilendiren referanduma ilişkindir. Anayasamıza göre referandumlarımız zorunlu ve takdiri olmak üzere ikiye ayrılmaktadr. Değişiklikte üye tamsayısının beşte üçü ya da beşte üçünden yüksek fakat üçte ikisinden az oyla kabul edildiğinde cumhurbaşkanının meclise iade etme ya da halk oyuna sunma halleriyle karşılaşıyoruz. Meclise iade halinde üçte iki oyla tekrar kabul edilebilme hali mevcut olabilir. Bu durumda cumhurbaşkanı referanduma gider ya da onaylayarak kesinleştirir. iadenin aksi olduğu durumlarda ise beşte üç ile üçte iki arasında oylarda halk oylaması zorunlu hale gelir. Cumhurbaşkanı anayasa değişikliğini çok beğense bile halk oyuna sunmak zorundadır. Kısacası devlet başkanı tek başına söz sahibi değildir. Zorunlu referandumla karşılaştığmız vakit görüyoruz ki cumhurbaşkanının maddeleri parçalama yetkisi yoktur. Meclis nasıl oylanmasını istiyorsa o şekilde oylamaya sunulur. ikinci çeşit olan referandum şeklimizin takdiri referandum olduğunu yukarda belirtmiştik. Üye tamsayısının üçte ikisi ya da daha fazla oyuyla karşı karşıyaysak cumhurbaşkanının üç yetkisi ile de karşı karşıyayız demektir; meclise geri gönderme, onaylayarak kesinleştirme, halk oyuna sunma(takdiri referandum). Zorunlu referandumun aksine cumhurbaşkanı isterse tümünü halk oyuna sunar isterse de parçalayarak. Bir kısmını yürürlüğe koyarken bir kısmını halk oyuna sunabiliyor. Son olarak halkoyuna sunulan Anayasa değişikliği seçmenlerin çoğunluğunun destek vermesi halinde yürürlüğe giriyor.
Bir varmış bir yokmuş,
Sene 2006- 2007 imiş,
Ülke seçim süreci içerisinde cadı kazanı edasında kaynatılıp dururken haberlerin ardı arkası kesilmezmiş; biri "anayasa değişikliğine gidelim, cumhurbaşkanını da halk seçsin kardeşim" derken diğeri "olur mu hiç öyle şey hele biz gelelim bir iktidara sonra bakarız icabında duruma" dermiş, CHP ve DSP'nin birleşmeleri gündeme gelir "solda birleşme" adını alırmış, siyasi büyükler kulaktan kulağa oynarken "sağda birleşme" gündeme gelir sonra balon gibi sönermiş, bir bakarsın Mesut Yılmaz sahnelere çıkarmış hem de akıl almaz bir cesaretle, Doğu da mayınlar patlatılır şehitler cennetin kapısından göz kırparmış kanlı kanlı, metropollerde bombolar haykırır, PKK'nın üstünden yine deli gömleği çıkartılıp başıboş bırakılırmış, mazot bir ytl olur, öss de bu diyardan kalkıp gidermiş, geride de yorgun düşmüş vatandaş ne olacak bu memleketin hali sohbetlerine koyulur; yüreklerin başında sızlamalar çığlıklar atarmış.