sinemadan sonraki sanattır. akp kurmaylarınca başarıyla uygulanır.
- uludere'de terörist zannedilerek vurulan kürt vatandaşları ile ilgili eleştiriler yoğun iken (ayrıca eğitim sisteminde 4+4+4 tartışmaları yaşanır iken) kürtaj tartışmalarının (rte'nin her kürtaj bir uluderedir açıklamasının bilinçaltı çözümlemesine hiç girmiyorum),
- öcalan ile yapılan ilk görüşmeler tepki çektğinde silahsız uçak içinde iki aslanımızın suriye'de kurban edilmesinin,
- şehit haberleri yoğunlaştığında "karacaahmet cemevi bir ucubedir" açıklamasının,
- dış politikadaki başarısızlıkların muhteşem yüzyıl polemikleri ile kapatılmasının,
- afyonkarahisarı'nda patlayan bombayla şehit olan 25 er sonrasında yandaş basındaki "Enerji Bakanlığı II. Abdülhamit'in 100 önce yaptığı petrol haritası doğruladı ve peşine düştü" haberlerinin
- bütçe görüşmelerinin "vajinaya" bağlanmasının,
- "Hayat içki ve seksten ibaret değildir", "şehitlik de gazilik de nasip işidir", "PKK sürekli eylem yapmak zorundadır. Aksi takdirde örgüt içinde aşk - meşk ilişkileri başlar ve dağılır", "Afyonkarahisar'daki patlamanın benzerleri Pakistan ve Hindistan'da da oluyor" şeklindeki fantastik beyanatların
tesadüf olduğunu düşünebilirsiniz. ama bence bunlar planlı bir manipülasyon. gündemi değiştirmek için yapılmış tilkice adımlar.
akp öcalan ile pazarlığa oturması ve ne hikmetse(!) tutanakların itinayla sızdırılması sonrasında rte'nin tutanakların gerçekliğine ilişkin açıklama yapmak yerine "tutanakları kim sızdırdı" manevrası en güzel örneklerinden biridir.
yandaş basının desteği ile rte üzerindeki yük kaldırılmış, pazarlığı yapan değil bunu sızdıran suçlu ilan edilmiştir.
başarılı bir operasyondur/manipülasyondur.
kendimi bildim bileli türkiye gündemi oynaktır da hiç şimdiki kadar oynağını hatırlamam. dahası gündem değiştirme işini de bizzat başbakan üstlenmekte.
bunun medyadaki sosyalist yazarlarla da bir ilişkisi yok zira, her devrin adamları kendilerini sosyalist olarak tanıtır da sorsanız nedir diye iki kelam edemez.
bir başka şey de bizim bu durumu kabullenmeye olan eğilimimiz. yani biz unutmayı seviyoruz. artık dertten tasadan bıktık diye mi bilinmez ama acı veren bir olay olduğunda biri çıksa da başka birşeyler söylese de unutsak diye can atar duruma geldik adeta.
eskiden bu tür olaylara karşı bir kesim hep hareketli olurmuş, gündemin değiştirilmesine izin vermezmiş. şimdi apolitik gençliğin böyle bir derdi de yok.
ha olay gündemde kalmaya devam etse ne olur o başka bir tartışma konusudur ama bu kadar çabuk unutmak hiç doğru değil.
dün pkk nın elinde 2 yıldır esir tutulan 8 askerimiz/polisimiz (tutsaklardan biri kaymakam adayı) apo nun pkk üzerinde sözü geçtiği propogandası eşliğinde serbest bırakıldı.
devlet adına teröristle pazarlık yapmak utanç iken ve devlet kendi gücü ile kendi vatandaşını kurtaramamış ve katile muhtaç kalmış iken
bu sorunu görmezden gelip bırakılan 8 askerin kendilerini salıveren teröristin elini sıkmadığı haberlerinin basın tarafından pompalanmasıdır gündem değiştirme sanatı.
--------- alıntı --------
kamu görevlileri (asker-polis değil dikkat edin (bkz: akp nin kelime oyunları))PKK'lıların başında bulunan ve Tokat'ın Reşadiye ilçesi'nde 7 askerin şehit düştüğü saldırı emrini veren 'Baver Dersim' kod adlı terörist Süleyman Şahin'in elini sıkmadı.
bir çok gazete de dik durdular filan yazılıyor bir çok gazetede. "siktirin lan oradan" bu ne kahraman yaratma çabasıdır. eminim pazarlık masasındaki apo kadar dik duramamışlardır. sözüm o askerlere değil. o askerlerin boynunu büktürenlere!
geçen hafta boyunca akp "öcalan ile pazarlık yaptığı için" ağır baskı altıdaydı.
önce 19 mart 2013 akp genel merkezine saldırısı oldu. yetmedi. ne hikmetse israil özür diledi. yetmedi türkiye nin notu artırıldı (Standart&Poor's (S&P), Türkiye'nin kredi notunu BB'den BB + ya çıkardı 27.03.2013 ) yetmedi barışla birlikte cevherler çıkarılacağı müjdelendi (bkz: başımız her sıkıştığında bulunan cevherler/#19151333)
yurdum insanına havuç gösterildi. güdülendi.
nasıl ki imralı tutanakları sızdırıldıktan sonra konunun merkezi "pazarlık yapmaktan" kaydırıldı ve "kim sızdırdı" tartışmaları ile gündem değiştirildi ise şimdi de "pazarlıklara yönelik" her eleştiri "mhp ve chp'nin oy kaybedeceği için karşı çıktığına" yorulmaktadır
yeni propoganda: "pazarlıklara karşı çıkan herke vatan hainidir" şeklinde yürütülmektedir.
Malcolm x: "eğer dikkat etmezseniz, medya mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep olur".
Başbakan ve akp siyaseti profesyenelce yapıyorlar.
Bundan ötürü eleştirilmeleri saçma değilmi?
Ne yani, adam işine gelmeyen gündemi değiştirmesinmi?
sen ondan daha iyi siyaset yap, gündem değişmesin.
dini siyasete alet etmeyiz diyen partinin, sonuna kadar sömürdüğü günden değiştirme stratejisidir. bilmem hiç farkettiniz mi? akp, önemli dönemlerde bunu hep yapar. gündemi değiştirmek için o günlerle alakasız bir konu ortaya atar. ama ortaya attığı konu hep din merkezlidir. yeni dini unsurlar kullandığı gibi, ezelden bu yana ısıtıp ısıtıp getirdiği konular da mevcuttur.
milli içkimiz ayrandır: böyle sıcak gündeme sahip bir ülkede konuyu başka yerlere çekmek için, içkinin haram olduğunu hatırlatmak gayet akıllıca. yeni bir konu.
kürtaj: içlerinde en marjinal olanıydı. kuran da bile, zamanı, nedenleri, yasakları gibi konuları açık açık yazarken tecavüze uğrayan kadın kürtaj yapmasın bile denildi. ee tabi, okuyan bir millet olmadığımızdan halk bunu da yedi.
başörtü sorunu: bildiğin temcit pilavı. hiç bozulmaz, asla kokmaz. ilk günkü lezzetini olduğu gibi verir. akp, bu başörtüsü sorununun kanını mümkün olduğunca emer. ama kimse de sormaz. hacı 10 küsür yıldır iktidardasın, neden çözmezsin diye...
bu arada rakı, tpe tarafından 2009 yılında ''milli içki'' olarak tescillenmiştir. akp döneminde olmuştur.
türk halkının durumunu iyi kavramış kişilerin sanatçılığını yaptığı sanattır. bugün ebemizi sikseler, yarın benzinde 0.0001 lira indirim yapıp unuttururlar. biz nasıl olur da kanuni'yi, bayezid'i hatırlıyoruz merak içindeyim.
önce chp - mhp dediler.
mhp katılmadı sonra sadece chp dediler.
chp mitingi iptal etti. "bu parti hareketi değil halk hareketi" dedi.
isim bulamadılar çapulcu dediler.
(arada millietçi damarı kaşıdılar türk bayrağı yakıldı dediler, pkk bayrakları apo posterleri var dediler.)
sonra iktidarı yalamaktan bi hal olmuş saçları bile yalak olan jöle kafa hazineyi buldu.
"dış mihraklar" dediler.
nedense rte çok tuttu bu söylemi
"Türkiye'nin güçlenmesini, büyümesini hazmedemeyenler"
"faiz lobisi"
"dış güçler"
diye diye halk hareketinin yönünü değiştirmeye çalışıyorlar. amaçları trene makas değiştirip yeni bir rotaya sokmak.
bu arada dezenformasyona yandaş basın yetmedi rte bile katıldı. "neymiş cami de içki içmişlermiş" "
"edep yahu" diyorum.
neyse ki yandaşlar içinde mi hala allah'tan korkanlar ve doğruları söyleyenler var.
Yenişafak gazetesi köşe yazarı Süleyman Gündüz'den gelsin.
--------- alıntı ---------
Salı günü haberleri okuyunca camiye uğrayıp gerçeği öğrenmek istedim. Bunun üzerine Çarşamba günü Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii'ne gittim. Camiye vardığımda dışarıda korumalar vardı. içeriye girdim, Caminin içinde Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış yetkililerden bilgi alıyordu. Ben de yanlarına yaklaştım ve dinlemeye başladım. Cami müezzini Fuat Yıldırım olayları yeniden yaşar gibi anlattı. Ayrıca tümünün görsel kayıtlarını yapmış. Cumartesi ve Pazar akşamı Dolmabahçe'de biriken göstericilere polis müdahale edince bir grup camiye sığınmak zorunda kalmış. ilk gün yeterli bir zaman bulunduğu için ayakkabıları çıkartarak camiye girmişler. ikinci gün müdahalenin şiddet dozu arttığı için göstericiler can havliyle ayakkabılarını çıkartmadan cami kapısının anahtarını kırarak içeri girmişler. Müezzin Fuat Bey göstericileri sakinleştirmiş, yaralananlara camide tedavi imkânı tanımış. Ne alkol alan ve ne de içen bir kişi görmemiş. Polislerle konuşmuş ve ortalık sakinleşince göstericileri camiden sükûnetle çıkartmış. Son cemaat mahfilindeki pencerede ezik bir bira kutusu kalmış. Oraya nasıl bırakıldığını görmemiş.
--------- alıntı ---------