Gün, gecenin karanlığını usulca sıyırarak doğuyor. Pencere kenarında otururken dışarıda beyaz bir örtü gibi yağan karı izliyorsun. Kar taneleri ağır ağır süzülerek yere konuyor, sanki zaman yavaşlıyor. Camın soğuk yüzeyine dokunduğunda içini titreten bir serinlik hissediyorsun. Hava durgun ama her şeyin içinde hafif bir melankoli var. Karın sessizliği, rüzgarın soğuğu ve sabahın dinginliği, zihnini derin düşüncelere sürüklüyor. Geceyle birlikte kaybolmayan sorular, içinden geçen hisler kar taneleri gibi savruluyor. Ama yine de, bu soğuk havada bir huzur var. Belki de karın saflığında, güneşin doğuşunda saklı olan bir umut...