gün geçmiyor ki gün geçmesin

entry4 galeri0
    1.
  1. bütün bir kış, yaz mevsiminin özlemini çeksem de; bir yaz akşamında sıkkın ve efkarlı yollarda yürüyesim geldi diye, sırf bu nedenle, koskoca 'yaz' bana darılacaksa, darılırsa darılsın, kusura da baksın.

    monotolunluğu öldürmek ya da yaralamak için rutinden bağımsız bir başka durakta otobüsten inen ya da otobüse binen oyunbazlardan biri olacağım aklıma gelseydi, "osman dur osman!" derdim kendi kendime. tamam da senin adın osman değil ki be oğlum, ne alaka! diye kınayabilirdim de kendimi. ama taşı gediğine oturtacak bir şarkının sözüne gönderme yapma fırsatı buldum mu da kaçırmam ezelden beri. o yüzden kınamazdım, evet.

    bambaşka bir duraktan biniyorum otobüse. neyse ki oturacak bir yer var. bu küçük mutluluk bana mutluluk getirmiyor ama ayakta da hiç çekilmezdi, doğruya doğru. otobüs yavaş yavaş doluyor. yazın bütün sıcakları da, birleşip özel halk otobüsümüzün içine doluşuyor. keşke diyorum ismi ve hizmet kalitesi arasında böylesine ironik bir ilişki olmasaydı! orta yaşlı bir kadın, önümde... vatan gazetesi'nden havadisleri takip etmekte. yancı olayım bari la gazettasına diyorum. üniversiteli gencecik kızların hazin sonunu anlatan bir haber beni görüyor.

    canım sıkılıyor.

    dışarı çeviriyorum kafamı. trafik, taciz ediyor şehrim insanlarını. canlar feci sıkkın. suratlar asık. motorpisikletler ki onlar; yolların haşarı çocukları! ne gam ne keder! salınıyorlar aralardan. şoförlere bakıyorum, motorize ekiplere biraz kıllar! yayalar var sonra. businesswoman ordusu akın akın ilerliyor tüm modernist adımlarıyla. ve aile babaları yorgun, argın ve aceleleri var. bu şehirde acelesi olmayan bir tek dilenciler, evsizler, köprüaltı sarhoşları mı yoksa? bu işte bir ilginçlik yok mu sence de; hasan'ım şaş'ım diyorum, gözlerimle şaşı bir temas halindeki hasan'ın demecine odaklanıyorum.

    "yaşananları anlatsam, insanlar galatasaraylılığından soğur" diyor hala uefa kokan kel kafasının biraz altında konuşlanmış ağzıyla. ağzıyla konuşanlardan çünkü hasan şaş... klasik bir galatasaray yönetimi vefasızlığı daha. ne oldu, nasıl oldu da toprağım böylesine çıldırdı, çıldırmaya oldukça elverişli karakteriyle diyorum. galataraylılığımdan soğumuyorum. ama galatasaray yönetiminden daha da soğuyorum.

    canım sıkılıyor.

    gün batmak üzere. denizi görüyorum. deli dolu orhan veli'ye yanlış olmaz, şaşırmıyorum. mekan farklılığı mühim değil deniz denizdir. kara da siyahtır! inme vaktim geldi. oyunbazlık da yaramadı. yav bu arada, yemek olayı var bi de, di mi? hiç uğraşamam şimdi. pilav mı alsam, bizim ustadan? sözümden dönmüyorum. kaşıklar sevinçli... yürürken bir dönerci tükanı televizyonunda mehmet ali erbil'in suratını görüyorum.

    canım sıkıyor.

    eve geliyorum. mutfak tezgahının üzerinde akıllı uslu bekleyebilme özelliğine sahip pilavımı boşverip, soğuk bir bira açıyorum. bilgisayarı açıyorum. gün çoktan batmış. günü kapatıyorum. ve yazıyorum. "gün geçmiyor ki gün geçmesin" olsun adı diyorum. bambaşka bir şey olsun. ölüm değil. kıyamet'tiret! başka... daha başka... ve gün geçmesin!

    -şşhh! öyle entry girip girip, tanım yapmadan kaçmak yok kardeş!
    +bana mı dedin?
    -sana tabi ya, seni mahlassız seni!
    +tanım gir ve olsun bitsin di mi her şey! düşün kafanda tanımsız yatan binlerce...
    -bırak bu ayakları hemşerim! patron kızıyo, tanımsız alma içeri diyo!

    tanım: "gün geçmiyor ki gün geçmesin", zamanın kendine yakışanı giymesidir. ve giysin artık.
    6 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. 4.
© 2025 uludağ sözlük