önce kuşların karşıladığı zaman dilimi.
inatla doğar gün,hala,hep...çıkılmayan dağlara rağmen.kankızıl gecelerden,kurşuni savaşlardan,eflatun suflelerden,antik acılar dan sonra hala hala masmavidir gökyüzü,kanatları kanar kuşların,güneşin elleri yanar,zamanın rengi solar...Gün doğar işte hiç gereği yokken...Hayat seni herhangi bir tren istasyonundaki herhangi biri yapmaya çalışırken...Kendi içinde kanattığın bir ormanın en ucunda illa da gökyüzünü siyaha boyarken,herşey kalbinin üzerinden geçiyorken sen kalbinin altında kalmışken...
bir umuttur, hala yasadıgının farkına varmaktır, gokyuzunun maviye donusu izlenirken, bir gun daha tüm kosusturmacasıyla beklemektedir, ama bilinir ki o gun de gececek, gece olacak, gun tekrar dogacaktır, aynı kosusturmacalar tekrar yasanacaktır, ama hep bir umut vardır gün dogarken, sessizligin verdigi huzurla ümit edilir yeni bir sey, farklı bir sey olacagı, hayatın hep daha iyiye gidecegi...
*Fransız ressam "Claude Monet" tarafından vücut bulan
*yeşil ve turuncu renklerin hakim olduğu
*denizin üstünden güneş doğarken resmedilmiş
*Le Havre şehrinden bir manzara olan
*izlenimcilik akımına adını veren
*Paris'te Musée Marmottan-Monet'de sergilenen
*resimdir.
manga'nın şehr-i hüzün albümünün nasıl bir havada süreceğini gözler önüne seren intro çalışması. tuluyhan uğurlu'nun piyanosuyla başlıyor ve ney sesinin girmesiyle mistik bir havaya bürünüyor.
ney sesindeki hüznü iliklerinize kadar hissediyorsunuz, belki de bu nefesle gün doğuyor ve `şehr-i hüzün) uykusundan uyanıyor.
gün doğumu ve onun gibi sürekli gerçekleşen günlük olayların insan psikolojisinde alışkanlık oluşturması mükemmel bir duyarsızlığa yol açtığı için hem bazı şeylerin değerini bilmeyi unutturur hem de günlük hayatın bir takım telaşlardan ötürü mahvolmasını engeller.güneş haftada 7 gün aralıksız doğar ve bu herkesin bildiği bir gerçektir.bu sebeple kimse acaba yarın gün doğacak mı gibi bir telaş yaşamaz.güneş haftada bir kaç gün doğsaydı ve bu durum haftanın belirli günlerinde ardışık olmaksızın alelada gerçekleşseydi hayatımız mahvolurdu herhalde.hayat çok güzel.
Güneş, her gün ardın sıra doğduğundan ve bu sürecin tekrar etme uzunluğu ile alakalı olarak bu 'doğum olayını' pek önemsemeyiz ....
bir diğer değişle ...bunun adı .....'''kanıksamak'''tır.
Belkide gök... hergün güneşi öylece doğurmuyordur...
ufkun ötesinde göğü kızıla boyuyan şey rahim ağızının yırtılmasından mütevellit gerçek bir doğum sancısı ve hatta kanamasıdır....
ve belkide sabahın köründe yüzünde ciddi bir lacivert ile yarı şehvetli olarak bir ertesi güne hamile kalıyordur gök...
kim bilir?
.
.
.
.
haa belkide güneş, bir dev yumurtadır da ...her gün içine bir yıldızcık (sperm) kayıyordur....
bak bu da olabilir...