fotoğrafı çeken kişinin, fotoğrafın güzel çıkması adına sarfettiği çabanın ürünüdür. malum, tabedildiğinde küfür yeme ihtimali büyüktür; çünkü fotoğraf malzeme yüzünden değil, çeken yüzünden kötü çıkar.
gülümseyin çekiyorum dedikten sonra hala suratlarda bi yavşaklık hali gözükmedi taktirde fotoğraf çekenin bi takım mongollukar yaparak domates,patlıcan diyerek ortamı cıvıklaştırarak gülümsemenize sebep olabileceği durum.
gülümseyin çekiyoruuuummm
uzun bir ara eeee hadi çeksene yaaa şlak hehehe süper oldu.
ya ne kadar adisin ya ama ya yapılırmı hep aynısını yapıyorsun
kısa bir küslük sonra tekrar aynısı işte gülümseyin çekmiyorum :)
ablak fotoğraflar çekinmek için birebirdir, doğal fotoğraflar hep daha güzel çıkarken, nedendir kasılıp abuk bir yüz ifadesine bürünmenin sebebi anlamış değilim.
her söylediğinde 'ulan fotoğraf çekilirken neden gülmek zorundayım' diye düşündüren kişi. belki ben somurtuk çıkmak istiyorum belki ben gülümseyince çirkin olduğumu düşünüyorum.
bir de bunun ölümcül bir ilkokul esprisinde kullanılışı vardı.
arkadaşınızın karşısına geçer, o zamanların meşhur kodak reklamına öykünerek elinizde fotoğraf makinası var gibi yapar "çekiyorum gülümseyin" derdiniz. eleman gülümsediğinde de flaş patlama sesi elemanın suratında patlayan tokatın sesi olurdu. *
Kaptan! Usta! Birader! Ah, öyle ya, Şoför Bey! Beyli meyli konuşunca hemen bakıyorsun değil mi? Neyse, bizi indirir misin müsait bir yerde? Biliyorum şehir merkezine daha var fakat saatimiz tıkır tıkır işlediği halde zaman akmıyor, zamanın pili bitmiş olmalı. Zamanın pilini değiştireceğiz birkaç güzelliğe dalarak. Bilirsiniz ya, güzellikler içinde zaman su misali akar. Hayır, ne münasebet efendim? Tabii ki sizin yapmacık nefes alışverişlerinizle alakası yok; elbette sizin zamana değil de saatlere ayak uyduran, o renk uyumundan yoksun rengârenk dünyalarınızdan kaçmıyoruz, elbette efendim! Evet, burada inelim, size iyi yolculuklar.