ben ilkokula giderken kitap okuyan insanlara çok imrenirdim. büyük ve güçlü insanlar kitaplar sayesinde güçlenmiş gibime gelirdi hep. büyüdüm bu hiç değişmedi. insanlar hep gelişimi kitaplarda buldu. gerek din gerek bilim her şey için geçerli kanımca.
neyse ben kitap falan arıyorum işte ama anlamıyorum çoğu romanı falan. yabancı kelimeler çok kafa basmıyor.(hayır bide bunlar çocuk romanları hep.)
sonra bir gün okulun kütüphanesinde mo'nun gizemini gördüm. üstünde gülten dayıoğlu yazıyor. dedim okuyayım lan ne olacak. kitabı aldım bir başlamışım okumaya o gün bitirdim o kitabı. sonrasında gülten dayıoğlu'nun tüm kitaplarını okudum.
midos kartalının gözleri, dünya çocukların olsa, inanılmazdı. her gece yatarken daha mutlu bir şekilde yatıyordum artık. çünkü çok eğleniyordum. sanki benim bi dünyam daha var orda tiyatro izliyordum.
mo'nun gizemi 2 otran çıktı sonra ortaokuldayım o zaman. 1.basımı şu an yanımda duruyor. onu aldım okudum. girişini ve bitişini hiç unutmamışım ...
sonrası liseye geçtik unuttuk mo'yu, otranı, defneyi, burç'u. 4 sene kitap okudum tabi ama genç edebiyatı deniyor galiba.(sayısalım olm ben.)
geçenlerde kitapçıda mo'nun gizemi 3 ikizler diye bir kitap belirdi karşıma. köşeye sinmiş bana bakıyor. dedim ülkeye bu kitaplar okutulmuş olsa insanlarımız gayet hayal gücü yüksek, kritik kararlar verebilen bireyler olurdu diyorum. tabi başkalarını bilemem ama ben şahsen böyle düşünüyorum. neyse kitabı not aldım en kısa zamanda alıp okuyacağım.
kısaca insanlar genci, yaşlısı çoğu kişi bu ülkede sürekli sınava giriyor. salak gibi çalışıyorlar. üstünüze alının çünkü bende çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. bazen kendimi bu türkiye gerçekliğine o kadar kaptırıyorum ki diyorum 'öldüm ben bittim, ne olucak şimdi' sonra aklıma çok farklı şeyler geliyor, bugün çocuk kitapları geldi mesela. bana kendimi özel hissettirdi.
eğer gülten dayıoğlunun yolu buralara düşer ve bu yazıyı okursa kendisine çok teşekkür ediyorum. ilkokulda arkadaşları tarafından şişko patates diye dalga geçilen, sevdiği kızlara açılmaya hakkı bile olmayan bir çocuğu az çok da olsa mutlu ettiği için.
tek istediğim bu ülkenin bir gün genç nesillerine değer veren bir ülke olması. rekabet duygusunun mümkün olduğunca gençlerden uzak tutulması. okulların ahır, hocaların bakıcı, gençlerinde yarış atı olmadığı bir ülke istiyorum. çok mu şey istiyorum tabi ki çok değil gayet mümkün mertebe olabilecek şeyler bunlar.
çocukluğumun yazar ve şairidir. şimdiki görüşüme göre kadınlar şiir yazmaktan pek anlamaz diyebilirim, fakat bu hanımefendi benim sanat zevkime, sanat zekama ve sanat anlayışına çok katkıda bulundu. ilkokul kitaplarımızda şiirleri vardı yada tek bir şiirini de görmüş olabilirim zor anımsıyorum ama öykülerini hatırlıyorum bir kaç tane görmüştüm çünkü. şuan 80 yaşındadır 70 in üzerinde basılmış eseri vardır.
Sırasıyla Dünya Çocukların Olsa (18 kere okudum, ilk okumam 12 yaşında), Akıllı Pireler (3 kere okudum, ilk okumam 13 yaşında), Ölümsüz Ece (2 kere okudum, ilk okumam 13 yaşında), Işın Çağı Çocukları (2 kere okudum, ilk okumam 14 yaşında) ve Mo'nun Gizemi (2 kere okudum, ilk okumam 22 yaşında) kitaplarını okuduğum, kendisine atılan mailleri asla cevapsız bırakmayan, Türkiye'de değil de ABD'de yaşıyor olsa ve sürekli bilim-kurgu yazsa Dan Brown'ı "markete gönderecek" kapasiteye sahip olan fakat yurdumuzda hakettiği değerin %1'ini bile göremeyen, yazarlığından önce insanlığı ile ön plana çıkan müthiş kişidir.
Bir Tv kanalına verdiği söyleşide ilginç itiraflarda bulunmuş sevdiğim bir yazardır. "Bana diyorlar ki şimdi boşanmak moda,sen neden eşinden boşanmıyorsun, bunca yıl sonra insan moda diye eşinden boşanır mı?" (doğum yılı:1935)
"Eğer roman yazıyorken eşim eve girecek olursa, kapıdan girdiği anda daktilomun başından ayrılır, onunla ilgilenirim."
Bu sözleri, yazarın aile kurumuna verdiği önemi fazlasıyla anlatıyor.
şu sıralar yeni kitabını yazmak için evine kapanmış yazar, tüm ilkokul çocukları okumuştur efenim kitaplarını, görüşme fırsatımız oldu, hatta 4 yıl kitaplarını sattım, fakat beğenmediğimi hiç söylemedim, ne olur ne olmaz.*
sekizinci renk adlı kitabını okumaya doyamadığım yazardır.ancak kendisi keşke sadece beğendiğim kitapların yazarı olarak kalsaydı.lisedeyken okulumuza kitaplarını imzalatmak için geldiğinde herkes dersteyken sınıfımıza teşrif etmesini, kendisine sorularımız olduğunu söylediğimizde o asık suratı ve sert uslubuyla verdiği cevaplar bende hayal kırıklığı yaratmıştır.
zamanında feci kemalettin tuğcu havasında yazmışlığı olsa da * yine de baştacıdır, çocuklar onun kitaplarıyla büyümüştür. hatta büyüyünce de okumaya devam etmişlerdir. misal, mo'nun gizemi, kıyamet çiçekleri, hala ara sıra açıp okuduğum sevgili kitaplarımdır. bir de unutulamayan kitapları vardır ki, ben büyüyünce, suna'nın serçeleri, hakikaten kolay kolay silinmez, ara ara akla düşüverir.