balıkçı durmus cosmus,
denize de çıkmıs, yorulmus.
içmis amma kanamaz olmus
marmara sarabına zam olunca.
gündüz yarısı kovboyu,
iyi bilir onu beyoğlu.
kıçı dar genis omuzlu,
kıkırdıyor küçük kızlar ardından.
sonra sorarım kendi kendime,
ya ben ne yapıyorum,
ya ben ne yapıyorum,
ya ben ne yapıyorum,
ya ben ne yapıyorum böyle,
ya ben ne yapıyorum böyle?
sevdiğimi evermisler,
mapusa da düsmüs emmoğlu.
bayat açma yemistim çayla,
o gün yine gözlerimi dört açtım.
bir de baktım otlar bitmis,
pek yakında gelip biçeceklerdir.
sözünü söylediğim yer
maçka'nın açıkhava tiyatrosuydu.
kalabalıkta ben bir basıma
kimseye bir sey diyemezdim.
yetinemedim o gördüğümle,
yeniden dolanıp tasalandım.
bir de sen sor kendi kendine,
ya sen ne yapıyosun,
ya sen ne yapıyosun,
ya sen ne yapıyosun,
ya sen ne yapıyosun böyle,
ya sen ne yapıyosun böyle?
hepimiz soralım birbirimize,
ya biz ne yapıyoruz,
ya biz ne yapıyoruz,
ya biz ne yapıyoruz,
ya biz ne yapıyoruz böyle,
ya biz ne yapıyoruz böyle?
bir özay gönlüm türküsüdür. kardeş türkülerbahar albumünde seslendirir bu teke yöresi türküsünü. teke yöresinin havasını solumuş insanı kıpır kıpır kıpırdatır. *
ayrıca kardeş türkülerin sadece kadın elemanların söylediği bir türkü olması nedeniyle bgst'nin feminist yanını ortaya koyar bu türkü.
gülsüm, a gülsüm
sen buralardan gittiğinde
davarları, koyunları, sığırları
sıpaları, tavukları, köpekleri kim gütsün?
Memlekete haber saldım, dedim Gülsüm nerdesin?
Gülsüm ölmüş, zehirlenmiş, dedim biraz az yesin
Gülsün Gülsüm gülüm benim, zehirlenmesin yarim
O ölünce ben de öldüm, kısa devre yaptı beynim
Beraber ata binerdik, attan da inerdik Gülsüm'le
At bana kişnerdi ben Gülsüm'e, Gülsüm kaçardı haliyle
Gülsüm'üm benim topaç yarim, at gibiydi sevdiceğim
iki lokma az yesen ne olurdu silindirim?
Gülsüm'ümü gömdüler, toprak attılar kürekle
Ben öylece bakakaldım elimdeki yelekle
Gülsüm'ümün yeleğini ne yapsam bilemedim
Gece herkes gidince geri gelip giydirdim
Çok yakıştı Gülsüm'ümün solgun yüzüne bej yelek
Burası pek bi sakin Gülsüm, hatırlat da hep gelek
Ama sen çok yalnızsın, yanına elbet biri gerek
Hadi paslı çiviyle beynime üç beş delik delek...
Memlekete haber saldım, dedim Gülsüm nerdesin?
Gülsüm ölmüş, zehirlenmiş, dedim biraz az yesin
Gülsün Gülsüm gülüm benim, zehirlenmesin yarim
O ölünce ben de öldüm, kısa devre yaptı beynim
Beraber ata binerdik, attan da inerdik Gülsüm'le
At bana kişnerdi ben Gülsüm'e, Gülsüm kaçardı haliyle
Gülsüm'üm benim topaç yarim, at gibiydi sevdiceğim
iki lokma az yesen ne olurdu silindirim?
Gülsüm'ümü gömdüler, toprak attılar kürekle
Ben öylece bakakaldım elimdeki yelekle
Gülsüm'ümün yeleğini ne yapsam bilemedim
Gece herkes gidince geri gelip giydirdim
Çok yakıştı Gülsüm'ümün solgun yüzüne bej yelek
Burası pek bi sakin Gülsüm, hatırlat da hep gelek
Ama sen çok yalnızsın, yanına elbet biri gerek
Hadi paslı çiviyle beynime üç beş delik delek...
orta asya'da hala erkek çocuklarına verilen isimdir. evet, erkek çocuklarına verilir; çünkü yuvarlak yüzlü güzel kişi demek olduğu gibi mert, cesur, yiğit kişi de demektir.