toplumun pskolojisini hedef alan dizilerdir. git gide daha da sertleşiyor. ruhsal fiziksel her türlü işkenceyi barındırıyor.
hayır normalde bu özel kanal halt yemesi olarak kalırdı fakat trt de bu kervana katıldı. covid bir yandan, ekonomi bir yandan bir de üstüne her kanalda bu kadının birbirinin az değişiği sayko dizileri. yaa yeter salın artık şu milleti.
bilinçli yapılmaktadır. insanlar o saatte yasaklardan dolayı evde mecburen takılıyorlar, izleyenlerin farkında olmadan bilinç altına yerleşiyor o aile içi psikolojk travmalar bugün olmasa dahi zayıf bünyelerde kendisini gösterecek.
ilk başladığında kırmızı oda'yı ve masumlar apartmanı'nı izliyordum derdim tasam yokmuş gibi.
Sonradan içim kararmaya başladı ciddi manada. Zaten yeterince şiddet şiddet görüntüsüne maruz kalıyoruz, bir de dizi üzerinden şiddeti izlemeye kalbim dayanmadı.
Kafa dağıtmalık şeyler izlemeyi tercih ediyorum, zaten evde ruhum daralmış...
Bir de bu kadının hastalarının gelip kendisi ile paylaştıklarını anonim de olsa kitap ve Dizi yapması ne kadar etik, bunu da düşünmeden edemiyorum?
Sanki Norveç vatandaşıymışız gibi, bir elimiz yağda öteki balda, karnınız tok sırtımız pek, her yanımız bahar bahçe gibi, sanki pandemi yok, eve hapsolmamışız da, huni takmaya ramak kalmamış gibi, bir de oturup bu dizileri seyretmek sahiden de gün geçtikçe daha da çekilmez bir hal aldı.
Sahiden içim daralıyor, ruhum büzüşüyor, göğsüme öküz oturuyor gibi acı çekiyorum artık izlerken.
Üzülüyorum.
TV ile aram pek hoş olmasa da, artık, ibo Show, Sibel Can, volkan konak' lı, yılbaşı gecesi tadında programları izler oldum. Sıkkın canıma iyi geliyor gibi sanki.
Bir de ufak bi masa hazırlıyorum kendime, kuruyemiş, meyva filan...
Şimdilik böyle!
Zattiri zuttuk kitaplar okuyorum, komedi izliyorum, ciddiyete gücüm yok sözlük!
Ağırlıklarını türk dizilerindeki ağdalı ağlamaları, sızlanmaları, kavga-dövüş-tecavüz çirkinliklerini tekrar düşünmemize sebep oldukları için takdir ettiğim dizilerdir.
insanlarımız maalesef acı çekmekten haz alıyor. Bilmem ne holdingin sahibinin metresini ya da her dizide muhakkak olan tecavüz unsurunu izleyip üzülmelerindense; birilerinin gerçekten böyle şeyleri yaşadıklarını ve girdikleri hâli görüp acıdan uzaklaşmalarını tercih ederim.
Dizilerin hiçbirini takip etmiyorum. Ailemin ya da arkadaşlarımın yanında denk geldiğim kadarıyla izledim onda bile bunaldım. Belki benim gibi hisseden insanların talepleriyle farklı düzende işlenen diziler çekilmeye başlanır.
Masumlar apartmanını bir kere seyrettim bir daha seyretmedim. Apartmanın üst katını çöple doldurmuşlardı. Bozuk olan psikolojimi daha beter etmemek için seyretmiyorum. Zaten o saatte eskiya dünyaya hükümdar olmaz var. Ona bakıyorum. Adamlar mafya ama gamsizlar bari.
Hepsi hayata dair, kabul. Ama bir şey tuttu diye 3 versiyonu ile de dayatılmaz, ayıptır. Kaldı ki tükenmiş psikoloji ile yaşıyoruz zaten, daha neden bu sapık şeylere ısrar.
camdaki kız adındaki sinirleri geren cinstendir. ben insanları yadırgamayı sevmem, zira "yadırgadığını yaşamadan ölmezsin." inancına sahibimdir. ancak o diziyi izlerken kendimi sık sık feride'yi paralarken hayal ediyorum. üstelik diziyi izlerken kendi çocukluğumda maruz kaldığım bazı haksızlıkları hatırlıyorum, bu da ayrıca bir gerginlik sebebi. böyle giderse izlemeyi bırakacağım. genel olarak beğenmiş olsam da.
