son raddeye gelmiştir her şey. içine atılan o kadar sıkıntı, keder, gam, tasa... son nokta işte burasıdır. bu son noktayı darmadağın eden ise bu insandır. en keyifli anda ve en içten kahkahalar eşliğinde ilk damla düşer gözpınarlarından. dokunmak isterken birileri yüzüne, itilir her şey. eller. ve, güller.
cevap verilmez sorulara. hıçkıra hıçkıra ağlanılır. gülerken ağlamaya başlayan insan belki de duygularına ihanet etmeyendir.
ortamda kızlarla birlikte oturulmaktadır ve birden bir mesaj gelir "senden ayrılıyorum" kişi ne yapacagını bilemez. kara kara düşünülürken kızlar kalkıyoruz biz der ve hareketlenirler o ara biri espri yapar* kişi espriyi anlamadıgı halde kahkahalarla gülmeye başlar (bkz: sinir krizi) kızlar ggarip garip baktıktan sonra giderler ve kahkaha yerini zırlamaya bırakır.*sonrası malum**
cevrendeki arkadaşların attığın kahkahaya anlam veremez önce tabi kendinde kendine öyle böyle bir gülme değildir bu kendini kaybeder deli gibi gülersin gözünden yaş gelmeye başlar o anda herkes sana bakar gözyaşın çoktan akıp gitmiştir bile...bu gülme sonrasında gelen gözyaşının dinmeside daha zor olur çünkü içini çeke canın acıya acıya ağlamaya başlarsın.
'ağlarken gülmeye başlayan insan'a tercih edilecek insandır ki bu ikincisi çok korkunçtur, hülya avşar'ın 80ler sonu entellektüel filmlerinde canlandırdığı kaçılası, kanal değiştirilesi, sıyırmış karakterdir..gülerken ağlamaya başlayan bunalımdadır sadece, ağlar ağlar rahatlar..