elli kere izlense usandırmayacak türk filmidir. harika sahneleri vardır, insan oyunculukları izlemelere doyamaz. vecihi gelirken evdeki eşyaların tutulması, vecihi fıkra anlatamazken gülmekten katılan aile bireyleri, sürekli kandırılan baba karakteri, nane likörüne bayılan adile naşit. adının hakkını verir, izlerken gözleriniz güler, kalabalık aile özleminiz kabarır.
ne zaman gösterseler her seferinde hiç izlememiş gibi gülerek izlerim. özellike "şener şen" sayesinde. şimdi ki komedi filmleriyle kıyaslanmaz bile eskiler çok farklıymış.
her bir oyuncusuna tek tek hayranlık duyduğum yeşilçam filmi. özellikle münir özkul'la şener şen'in ikili sahnelerindeki mimikler incelenmeye ve tekrar tekrar izlenmeye değerdir. bu ikili sahneler içinden de bir tanesi vardır ki, olaylar aynen şöyle gelişir:
vecihi yine bir gün fikret'i isteyecektir. nitekim ister. yaşar usta vermez. vecihi hala istemeye devam etmektedir. diyalog en sonunda şu hale gelir:
- ulan senin gibi deliye kız mı verilir be?
+ aman efendim, benim nerem deli?
- arkadaş, sen değil misin evimin tepesinde guuııııırrrr guıırrr ( burada mimik ve jestlere dikkat) uçak uçuruan?
+ haklısınız efendim, ben de olsam vermem.
- haahh, e o zaman niye istiyosun be kardeşim?
+ neyi istiyorum efendim?
- kızımı istemiyor musun?
+ aman efendim, siz verdikten sonra...
der ve sevinerek el öper.
bir de bu kız isteme muhabbetine girmeden önce selamlaşma faslında şener şen'in ''efendim maşalah bu sefer iyi gördüm sizi, geçen sefer biraz sinirliydiniz'' demesi üzerine münir özkul'un ''şimdi daha sinirliyim'' demesi ve bunu söylerken yüzünün aldığı ciddiyet hayran bırakır.