*erkeğin en büyük yanılgısı. bir espri yaparsın da hatun kişi güler, o gülüşe böyle bir anlam yüklersin. oysa ki biraz daha zorlasan evine davet edecektir. aklıma cem yılmaz karikatürünü getirdi spontan bir şekilde.
adam: ee artık bir kahve içeriz
kadın: bense benim eve gidip çılgınlar gibi sevişiriz diye düşünmüştüm. madem amacın fast food tadında bir kahve, şu karşıda içersin. hadi bakalım yaylan.
bir tür abazan zırvasıdır. bana baktı kesin verecek, ayağa kalktı kesin verecek, saçıyla oynadı bak kesin verecek şeklinde düşünceye sahip abazan öngörüsüdür.
hepimizin hayatımızın bir döneminde düşündüğü şeydir. kimse burada '' abazan kaynıyor ortalık ! vay amk beyni çüküne sıkışmış ! '' diye konuşmasın. hormon lan bu.
gülen kızlar daha ilkokulda başladı bana vermeye ve hala devam ediyorlar. sağolsunlar...
ilkokulda arka sırada oturan aslı adında güzel bir kız vardı. lüle saçları beline kadar uzanırdı. ilk aşkımdı o benim. her istediğimde, verirdi bana sağolsun. beni hiç uçsuz bırakmadı. en büyük şansımsa babasının kırtasiyeci olmasıydı. bu yüzdendi belkide her uç istediğimde yanında dolu bir uç kutusu bulunması. ve gülerek verirdi bana istediğim ucu..
ortaokulda perihan vardı, perihan'ın aslı'dan farkıydı. onun farkı ben istemeden kendi eliyle vermesiydi. bu beni daha çok etkiliyordu tabii ki. ne yalan söyleyeyim hayatımda unutamadım bu fedakarlığı ve hala görüşürüz perihan'la. neyse efendim perihan mutad olarak her sınav öncesi verirdi bana. neden sınıfta sadece bana veryorsun dediğimde, "bilmem ama paylaşınca suçum hafifliyor gibi geliyor" diyordu. can kurbandı tabii ki böyle suç ortaklığına. perihan sayesinde tüm ortaokulda matemağim hiç çalışmadan 5 gelmişti. babası ümit hoca bu durumdan biraz kıllansa da perihan'ın sınav cevaplarını sadece bana vermiş olma ihtimalini göz ardı ediyor ve ben beş almaya devam ediyordum.
liseye geldiğimde gülen kızlardan almaya alışmış olan ben, verecek bir kız aradım ama bulamadım. tüm öğrenim hayatımın en kötü yıllarını geçirmeme vesile olansa bu sefer bir kadındı. matematik dersinden, canan hoca bana her dönem itina ile zayıf not verdi. hemde gülerek.. bu benim psikolojimi alt üst etmiş olcak ki, rehberlik hocamız hande hocada bana teselli veriyordu. o da sürekli gülüyordu..
üniversitedeyse reyhan vardı, bir ders bile kaçırmazdı. ve üniversitede bana vercek olan gülen kızı arkadaşım vasıtasıyla bulmuştum. reyhan arkadaşımın kız arkadaşıydı ve "reyhan sana verir hocu" demişti. sağolsun reyhan'da hasan'ın dediği kadar vardı ve bana sürekli olarak verdi. onun güzel yazılmış ders notları olmasaydı muhtemelen bitiremezdim üniversiteyi. ha bu arada reyhan'la hasan evlendi ve çok mutlular..
ayrıca ablamda okurken az kıyak yapmadı bana, en zor zamanlarımda gülerek verdiği harçlıklar olmasa heba olurdum lan okul köşelerinde..
şuanda ise çaycımız elif abla var. o da hergün gülerek vermeye devam ediyor mis kokan çayını..
ne diyelim efendim. her başarılı erkeğin arkasında ona gülerek veren birden çok kadın vardır.. hepisi sağolsun..
"niye bu kadar insan yalnızken bu kadar insan yalnız?" Diyor ya kaybedenler kulübünde, işte bu durumun sebebi bu sanri. Bazen kızlara gerçekten hak veriyorum. Daha kıza ve kendi karakterine bakmadan (ki kızlar erkeklere göre çok az önem verirler tipe) havalara giren adamlar yüzünden belki de o kıza güzel şeyler yaşatacak erkekler de abazan önyargisina kurban gidiyor.