sabahtan akşama kadar adını ezberlemeye kendini zorladığın fahişelerin silikonlu memelerini seyretmekten, tangalı götlere bakmaktan, tek cepheli düşünme kabızlığına uğramış , flambaj olmuş o ..kik zihninle aynı evrensel küme üzerinden kuran ı kerimi yorumlamaya çalışırsan [ ki bunu yapmaktan denizler altında 20000 fersah uzaksın] kalçana şaplağı yersin.
"Cinselliği kullanarak sevaba yöneltmek ne boktan bir çelişkidir ama." cümleye bak sen. elindeki kibriti anti - personel mayın sananlara diyeceğim o ki : bir am peşinde mecnun , çöller gezecek kadar nefsi iştahlandırılmış bir dünyadan fışkıran çok da farklı olmayan bir birey olma ihtimalindesin. salt am peşinde koşarken ben ne yapıyorum demek aklına gelmiyor da kuran sana temiz kadınlar hediye edeceğini vaad ettiğinde mi o pek aydın zihnin faaliyete geçiyor ?
bu satırlardan sonra ise belli bir algı seviyesinin üzerindekilere sesleniyorum : hayatın tüm manasını , tüm iyilik ve kötülüğü , tanatos ve eros 'a hasılı kelam cinselliğe bağlayan bir freud var ortada. ve gayet bilimsel olarak hala kabul ediliyor. [ ben etmesem de ediliyor ] ** insandaki tüm temayüllerin , iç dünyasının , mizacının, sevincinin, mutluluğunun , üzüntüsünün tarifini cinsellik ve libido ile yapan bir freud , gayet bilimsel olurken , sana asıl güzelliklerin öte alemde verileceğini tarifleyen kuran'ı hangi körpe zihninle eleştiriyorsun ? kadın erkek, erkek kadın içindir ve ikisi de birbirini etkiler. bir erkek için temiz ve güzel bir kadın, bir kadın içinse temiz bir erkek bir çok öncülden evvel hayat tetikleyicisidir. [ ilk mütaharrik olarak anlama aristo'm benim ] bunun tersini ispat eden çıkarsa , anadan üryan belluci'yle sevişmem.
kuran'ın ayetlerini okurken belli bir birikimden uzaksa insan şaşırabilir. balta girmemiş ormanlara giren bireyi şaşırtan ormanın kendisidir. bir de bunun tersi var: medeni ve mükemmel şehirlere elinde baltasıyla dalan iptidailer de şaşırır. birincisi ol sorun değil. ikincisi olma. olacağım diyorsan da medeniyete küfretme.
en yumuşatılmış çevirisinin "dengi dengine gözalıcı eşler" olduğu durumda (tabi dengi dengineden kasıt yaş denkliğiyse) 90lık biri için bir cazibesi olmayan vaattir.
Arapça bilmemek eğer islami konularda yorum yapmaya engelse arapça bilmeyen birinin islam inancının mesnetsiz olduğu kesindir. Dolayısıyla sadece arapçayı çok iyi bilenlerin islamı doğru yorumlayabileceğini söyleyenler haklıysa islam kesinlikle evrensel bir dil olamaz (bütün dünya arapça konuşmadıkça). ayrıca her kelimenin dişi erkeği varsa merak ediyorum buradaki vaadedilen denk eş dişi mi erkek mi.
bazı düz mantık severlerin zorlama anlam çıkardığı vaattir. iğrenç olan bu vaat değil, bu vaatten küçük yaşta kızları anlayan hastalıklı beyin ve o beyni taşıyandır. açıkça bellidir ki birbiriyle yaşıt olan kızlar vaat edilmiş. hem orası dünya değil ki göğüsleri henüz tomurcuklanmış kızlar buradakiler gibi olsun.
'yaşıt' dendiğini okuyamıyor musunuz yoksa balık mısınız anlamadım. cennette herkesin 30 yaşında olacağını düşünürseniz hadi sizinle yaşıt olsun bu kızlar, 30 yaşında olurlar. veya birbirleriyle yaşıttırlar ki buradan küçük yaş anlamı nasıl çıkar?
pekala gülün-eğlenin, bomboş dünyanızda sorumsuzca bir yaşam için kendinize olabildiğince gerzek binlerce bahane üretin, ama hep bir boşluk hissedeceksiniz, ya başınızı kuma sokacak, kendinizi çeşitli yöntemlerle uyuşturacaksınız (bkz: avrupa) ya da 'ben neden hep mutsuzum' diye sızlanacaksınız.
kuran'a göre cennetlik erkeklere vadedilen armağan...
bir de ona buna am, göt diyerek marjinalliğin billur sularında kulaç attığını sanan bir takım zerzevat var ki, savunmaya çalıştıkları şeyin bile ne bok olduğunun farkında değiller. neymiş millet sikinin derdini düşünüyormuş da, aklına hemen meme göt geliyormuş "yaşıt kızlar" deyince.
yok anasını satayım zaten başka birşey kastediliyormuş orada. cinsellik ima edilmiyormuş da, yaşıt kızlarla çayırlara çıkıp gül toplamaktan bahsediliyormuş. mantıktan, bilgiden bahsedenler kuran'ı savunurken neden "beşeri" örneklerin verildiğini öğrensinler önce. kuran'a göre insanın aklının ermeyeceği, tasavvur edemeyeceği hiçbir örnek kendisine yol gösterici olarak verilmez. dinin amacı da budur en önemli aracı da. yani eğer bir kitap varsa ortada ve insanları inanmaya davet ediyorsa verdiği örnek ve betimlemeler insan hayatına uygun, beşerin anlayabileceği tarzda olur, olmalıdır değil, olur!
ama iş değişince yok orada ulvi bir anlam varmış, ahirette yaşadığımız dünyadaki gibi değilmiş ilişkiler, neden cinsellik anlaşılıyormuş vs vs vs. başka birşey anlayan varsa açıklasın bilelim. net bir şekilde cennetlik erkeklere sübyan karı vaadediliyor, insanoğlunun anlayabileceği şekilde açıklarsak, zevk ve sefasını sürsün eğlensin diye! daha da altında ulvi şeyler arayıp kem küm etmeyin, karı verilecek diyorsa karı verilecektir! yersen...
50 yaşında iken 9 yaşında bir kız çocuğu ile evlenmiş olan peygamberin* elçisi olduğu dinin* gayet doğal olarak inanan erkeklere verdiği cennet vaadi.
şimdi kızıp "hakaret etme" diye mesaj atanlar, aksine hakaret içerikli entry girenler, sıradan eksileyenler olacak eminim. bu kadar fevri davranmadan önce yukarıdaki ifadeleri bir daha okuyun. söylenenler ne hakaret amaçlı yazılmıştır, ne de islamiyet'i batıl, yanlış ve karşılıksız çıkarma amaçlı... hz.muhammed hz.aişe ile evlendiğinde hz.aişe 9 yaşındaydı. (hadislerin büyük çoğunluğuna göre) çok küçük bir kısmı 13-14 yaşında olduğunu, bazı zorlama yorumlar ise 17-18 yaşında olabileceğini söyler.
şöyle düşünelim, islamiyet gerçekten hak bir din ve hz.muhammed allah'ın peygamberi. allah insanlara en büyük örnek olacak peygamberine 9-13 yaşında bir kızı eş olarak almasını buyuruyor ve bunu haklı gösteriyor ise başlığa konu olan ayetin eleştirilecek ya da eleştiriden alınganlık gösterecek bir yönü kalmıyor. aslında öyle demiş, yok yaşıttan kasıt eşi ile aynı yaşta olacakmış şeklinde kasmaya lüzum yok. hz.muhammed dünya yaşamında bile bunu örnek olarak uyguluyor ise islam'ın bunu ahiret için müjdelemesi gayet doğal...
çeviri olduğu gibiyse; "çok pezevenk gördüm, 72 orospuyu tek adama pazarlayanını görmedim..." bu yetmiyormuş gibi, göğüs... tomurcuk... noluyor? pardon hocam o kız kaç yaşında oluyor?
sen tanrı olarak bunu yapabilirsin ama ben vicdanlı bir kul olarak bunu yapmam!
bir şey kendisine en az 3 kere söylenmesi gereken kişilerce hala 'sübyan verecekler' şeklinde tanım kasılan meseledir. bunlar, en kaçınılması gereken mantığa sahip kişilerdir ki asla bükülmeyen kendi dogmalarını kurmuş, 'sorgulayıcıyım, akılcıyım' fantazisinden aldığı güçle dini eleştirirken farkında olmadan kendi tuzağına düşmüş felsefe çaylaklarıdır.
en kötüsü bunlar okumayı sevmezler. ses çıkarmak amaçtır, çünkü çocukken dikkat çekme ihtiyaçları yeterince giderilmemiştir. bırakın kitabı, bari 36. 37. 42. entryleri okusa gam yemeyeceğiz.
bu mevzularla zerre alakadar olmayan zındığın teki olduğum için işin aslını bilemeyeceğim. fakat vaat tam olarak bu şekildeyse güldürücüdür. yok "bıngıl bıngıl memeler" yazsaymış..
onun dışında tarif amacıyla da kullanılmış olabilir. beden ölçüsü gibi bir şey herhalde, türklerin anlaması için verilmiş bir ölçü birimi de olabilir bu "tomurcuk" kelimesi. bildiğimiz üzere garip garip ölçü birimlerimiz var millet olarak..
Herkes kuran ı yanlış çeviriyor, işine geldiği gibi türkçeleştiriyor diyerek kabul etmeyenler ; bugün kuranı türkçeye çevirenlerin hepsi yalan/yanlış diyenler...
57. entry i bir araştırın... ömer hayyam yüzyıllar önce bu çelişkiyi farketmiş ve zaten eleştirisini şiirlerinde yapmıştır. 800 küsür yıl önceki kuran da mı yanlıştı o zaman? ''O yıllarıda mı inkar edeceksiniz?'' sorusu sorulur.
işte size lise gençlerinin hayran olduğu bir şairin şiiri:
'nehirlerinden şarap akacak diyorsunuz
cennet-i ala meyhane mi!
her mümine kırk huri diyorsunuz
cennet-i ala kerhane mi!'
1. kuran'da cennette içilecek şarabın baş döndürmeyen-aklı götürmeyen bir içecek olduğu açıkça yazılmıştır.
2. kerhane'de hayat kadınları para ile fuhuş yapar. dünya hayatında fuhuş aile yapısını ve toplum ahlakına zarar verir. ayrıca kişilerin cinsel hayatları ve dolaylı şekilde aile huzuruna çizik atar. cennetteki yaşam ise dünyadakinden farklıdır ( aklınız ereceği üzere. yoksa!... yok canım o kadar da olamaz ).
islam dini der ki: dünya'da gözüne güzel görünen ama sonucunda acıdan başka şey vermeyen bazı zevklerden feragat et, ahirette mükafat olarak bunların baki olanlarını kazan. fayda içinde fayda... göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış sizinle yaşıt kızlardan hangi sağlıklı erkek istemez?
Bazen Arap dilini ve arapça kelimelerin terminolojisini bilmemekten, bazan de kasıtlı olarak "salağa yatmaktan" ileri gelen, Nebe Suresi 33. Ayete ilintilenmeye çalışılan yanlış kelime çevirisi.
Öncelikle, verilen Nebe Suresi 33. Ayetin orjinali "Ve kevâibe etrâbâ" dir. (arapça okunuşu)
Burada geçen "kevâib" yüksek, yüce, kaliteli, değerli, gözalıcı" anlamına gelen "ka'b" kökünden gelmektedir. Ancak, tarihsel süreçte bu kavram, "Ka'be" gibi "kübik", "ka'beyn" gibi dairevi cisimler için de kullanılmaya başlamıştır. Dolayısıyla 1400 yıl önce kullanılan anlamını yitirmiş ve maalesef mütercimler tarafından günümüz anlamıyla çevrilmiştir. Dolayısıyla bu yönüyle "göğüs" çevirisi hatalıdır. Doğrusu "gözalıcı" dır.
Ayrıca önemli bir bilgi daha vermek isterim ki; dünya üzerindeki dillerin bir çoğunda eril yani müzekker ve dişil yani müennes ifadeler yoktur. Ancak ingilizce de var olduğu gibi, Arapça'da da eril ve dişil ifadeler vardır. Ve ne gariptir ki, konumuz olan ayette geçen kelime dişil olmadığı gibi, tek bir cinse de kesinlikle hamledilemez. Ayrıca kullanım şekli yönüyle, her iki cinsi de kapsamaktadır. Dolayısıyla bu yönüyle de "göğüs ve kız" çevirisi hatalıdır. Bu yönüyle de "gözalıcı" anlamı doğru olan çeviridir.
ikinci kavram olan "etrâb" kavramı ise, anlamı tarihsel süreçte değişmeden, günümüze kadar ulaşmış "tam denk, dengi dengine" anlamında bir kelimedir.
Dolayısıyla Nebe Suresi 33. Ayetin doğru tercümesi şu şekildedir: "dengi dengine gözalıcı eşler"
Arapça bir dildir ve her dilin kendine özgü özellikleri vardır. Ve hiç bir dil başka bir dile "motamot" yani kelime kelime tam olarak çevrilemez. Bu sebeple mealler değil tefsirler daha sağlıklıdır. Çünkü kelimelerin kökenlerini ve kullanılış şekillerini de vererek sağlıklı sonuçlar çıkarır. Tabi tefsir meselesinde de işinin ehli insanların bu işi yapması gerekmektedir. O sebeple her tefsir tam doğrudur demiyoruz. Güvenilir tefsirler ve "gerekçeli" mealler vardır.
Ayrıca müsadenizle bir konuya daha değinmek istiyorum.
islâm hakkında önyargılı olan bazı kimseler, islâm'ı, "bedeni zevklerle dolu bir cennet" vadetmekle eleştirmektedirler. Oysa islâm, insanı, Allah'ın ona verdiği "temel fıtratı" içinde ele alır. insan ne sadece bir ruh, ne sadece bir nefis, ne de sadece bir bedendir. O, bütün bunlardan müteşekkil olduğu için, islâm bunların her biri için kaideler getirmiş ve bunlara uymanın karşılığında cennet'te mükafatlar vadetmiştir. Bunda ne şaşılacak ne de ayıplanacak bir durum yoktur.