bu, değişikliğin mimarı olan kişi ya da kişilerin kimliği ile alakalıdır, bence.
bahse konu değişikliklerin, sol düşünün önderliğinde gerçekleşmesi beklenirken sağ ve hatta islami motifler taşıyan sağ düşün öncülüğünde gerçekleşiyor olması, bir türlü içlere sindirilememektedir.
buna mukabil girişimcilerin, radikal stratejik manevralar konusundaki ustalığını da göz ardı etmemek gerek. zira, cumhuriyet tarihi boyunca en fazla imam hatip lisesinin açılmasına vesile olmuş, hizbullah gibi radikal dinci bir örgütün, sırf pkk'yı sindirmek maksadıyla devlet tarafından açıkça desteklendiği 12 eylül döneminin generallerine yargı yolunu açma girişimi dahi bu durumu kanıtlar niteliktedir.
12 eylül 80'de şu an 'biz de çok acılar çektik' diyen akp'liler nerde acı çekmiş bir hatırlayalım. sonrasında kimler iktidara gelmiş bir hatırlayalım. o zaman neden bu darbeye karşı gelememişler hadi onu geçtik neden bu anayasaya o zaman dur dememişler soralım kendilerine. ikinci mesele ise deniyor ki solcular bu anayasanın değişmesini istemiyor. buna 'götünden anlamak' derler. hep denmiyor mu, gelin ayırın şu maddeyi bizde destek verelim. denmiyor mu bu? hiç sordunuz mu kendinize neden ayırmıyorlar, hiçmantıklı bir cevap aldınız mı bu soruya karşılık akp kanadından?
normal karşılanması gereken durumdur. çünkü rte ve yandaşları, vatandaşın kılıçdaroğlu nun chp nin başına geçmesiyle umutlanmasından ötürü 2011 seçimlerinden sonra hezimete uğrayacaklarını bildikleri için kendilerinden hesap sorulmaması amacıyla bu anayasa paketini hazırlamışlardır. vatanını seven, ülkesini daha çok soydurmak istemeyen "hayır" demelidir.
gözüpek solcuların, anayasa değişikliklerinin, 12 eylül anayasasını pekiştirmektirmek başka bir işe yaramadığını anlamaları sonucu ortaya çıkan durumdur.
bu gözüpek sıfatını da anlamadım. gözüpek:korkusuz
korkusuz, yani cesur, cesaretli.
ben bu "gözüpek" diye nitelendirilen -yani anayasa değişikliklerine hayır diyecek olan- bir partinin (tkp) üyesi olarak bunun bir cesaret işi olduğunu düşünmüyorum.
doğruyu söylemeek ne zamandan beri cesaret oldu?
yevtuşenko'nun bir şiirinden kesitle başbaşa bırakıyorum sizleri:
"cesur bir adamsın diyorlar bana
değilim
cesaret nedir bilmedim şimdiye kadar
yakışıksız olacağını düşündüm yalnız
kendimi başkaları gbi alçaltmanın
...
şimdi cesurum dememi istiyorlar
sonunda öcünü alırken bu kötülüklerin
hatırlayıp utanacak çocuklarımız bir zamanlar
cesaret sayıldığını, doğruluk denen şeyin.."
not: anladım. ironiksiniz. yine de açıklamak istedim.
şekerleme içersindeki müshil hapını içmek istemeyen insandır. ileride nasıl olsa temiz şekerleme yiyebileceğine inandığından, bünyesine kanserojen madde yani yeni dikta maddeleri almak istememiştir.
"12 eylül anayasası ile ölüsünüz ama gelin akp ile sıtmaya razı olun" tezine karşı çıkılması durumudur.
o gözüpek solcular akplilere soruyor işte; 12 eylül döneminden sizin çok mu farkınız var diye? devlet eliyle akp döneminde toplumsal olaylarda katledilen insan sayılarına bakmakta fayda var değil mi? düşünce suçundan cezaevinde olan binlerce kişiye, f tipi ölüm koğuşlarına, cezaevlerinde yapılan işkencelere, polis kurşunuyla ölen çocuklara bakmak lazım.
ayrıca "yeni anayasa" gibi bir şey söz konusu değildir. 12 eylül anayasası sadece rötüşlanıyordur. sermayenin isteklerine göre yeniden şekillendirilmektedir. grev hakkını tamamen yasaklayan anayasa paketine evet diyecek sosyalist zaten yoktur.
gözüpek solcuların anayasa değişikliğinin sadece 12 eylül'le hesaplaşmak olmadığını anlamalarının sonucudur. pekçok süper demokrat hükümet neden anayasa değişikliği maddelerini tek tek referanduma sunmamıştır? gözüpek solcular enayi değildir, hatta benim gibi gözü pek de pek olmayan solcular da enayi değildir. tamam sözlük özgür falan da milleti salak sanan bu başlıklar niye? git götüne başlık aç sen, o aşağıladığın, ötesi salak sandığın adamların kafası senden çok daha iyi çalışır, bilesin...
cesur solcuların 12 eylülde oylanacak anayasa paketine hayır demeleri ve bunların sebepleridir.
Mesela bu karşı çıkışı grev hakkını tamamen ortadan kaldırdığı gibi bir sebebe dayandıranlar şunu bir okusun:
'mADDE 7: Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddi zarardan sendikanın sorumlu tutulmasını öngörüyor. Siyasi amaçlı grev ve lokavt, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, iş yavaşlatma ve diğer direnişlere ilişkin yasaklar kaldırılıyor.'
işte... Referandumda oylanacak maddelerden grevle ilgili tek madde özetle böyle. Grev yasaklanıyor mu? Cevabı kendim vermek istemezdim ama yine anlayamazlar diye cidden korkuyorum: hayır, grev hakkı kaldırılmıyor.
Küçükken gazoz kapağı biriktirirdik. Gözüpek solcular da bunu biriktirsin.