zamanın çok çok ötesinden, tozlu rafların arasından çıkartılan işbu başlık uhdesinde söylenmesi gerekir ki; referandumda 12 eylül ile ilgili herhangi bir hesaplaşma hükmü yok iken, yüksek yargının siyasi iktidara tam bağımlı hale getirildiği gerçeği gizlenmekte ve aziz vatandaşın gözlerinin içine baka baka yalan söylenmektedir.
eskiden insanlar kendilerine söylenen şeye inanmadıklarında gözümün içine bak öyle konuş diye klişe yapıyorlardı. şimdi ise herkesin uzman olduğu konu biri gözünün içine bakıp olmayacak konularda konuşmaya başladıysa ufak ufak kaçmaya bak.
bunun gözünün içine baka baka yalan söyleyip,yüzsüz yüzsüz gülen,birde sarılıp şefkat göstermeye çalışan versiyonları vardır ki insanı çileden çıkarır.
halbuki birşey söylemeden gitse,herşey daha güzel olabilir.
... oysa biliyorsunuz ikinizde, karşıdakinin olduğundan farklı gözükmek için gözlerinizin içine bakarak yalan söylediğini. o kadar masum olmasa da bu yalanlar, ikiniz de sahte bir heyecana bürünüp dinlemez ve anlatmaz mısınız kendinizi?.. peki o hissi seviyor musunuz, o his ile ne kadar bağlanabiliyorsunuz birbirinize? bu anlar ile karşılaştığınızda aklınıza gelecek mi bu soru, buradaki cevaplar ve bunun sahteliği? daha da huzursuz hissedecek misiniz? yoksa devam edecek misiniz bu oyuna?*
gözünün içine bakarak yalan söyleyen bir kişi.
tam anlamıyla artık bu işte prof. olmamışsa;
gözünü kendine göre sol tarafa doğru çeviriyorsa kesinlikle yalan söylüyor olduğu kanıtlanmış bir tespittir.
Bazen zorunluluktan bazen mitomani bazende karaktersizlik gereği yapılan gerçeği saptırma davranışıdır. Kimi zaman bir ihtiyaç olduğu (bkz: invention of lying) filminde güzelce anlatılmıştır.
çok yaptığım olaydır. eğer bakışlarınız etkiliyse ve gözleriniz duygularınızı saklamada yeterliyse karşınızdaki yalanınıza her türlü inanır hatta ağzı açık dinler.