gözün evriminin açıklanamamış olması

    19.
  1. bir durumdur. doğru olmadığı söylenemez. gözün evrimi açıklanmış değildir. şu konunun asıl garip olan yanı, bilimsel yaklaşıma sarılan ve onu savunduğunu düşünen kişilerin şu ortamda geçirdikleri ilginç hezeyandır. bilimin yılmaz neferleri nedense bilimselliğin olgunluğundan ve metodolojisinden bi-haber, hakaret üstüne hakaret sallıyorlar. iyi de sen böyle yaptıktan sonra nasıl bir gelişmişlik arayışında olabilirsin ki? kendin primitifsin bir kere.

    kuyruk sokumunun neye yaradığını birilerinin açıklamasını bekleyeceğine en dandik tıp öğrencisine sorsan 'oturduğunda ağırlığını ischium ve sacrumla beraber coccyx taşır' diye cevabı alırsın, artık mutlusundur çünkü yeni bir kapağın vardır. Hem kasların insertsiosu falandır buralar...

    hele siz gözü bir kenara bırakın, göz kaslarına bir bakın, morfolojisini, mekaniğini, fizyolojisini, biyokimyasını, damarlanmasını, inervasyonunu vs vs.. her yönünü bir araştırın, öğrenin bakalım öğrenebiliyor musunuz, anlayabiliyor musunuz.

    bana sorarsanız evrim yoktur derim, ama bilimsel gözle bak ve cevap ver derseniz 'evrim belki de vardır. evrimin olduğunu düşündürücek bazı durumlar da mevcuttur. ancak açıklanamayan kısımlar çok daha fazladır. daha alacağımız çok yol var. hem bilimsel açıdan evrimin var olması veya yok olması çok da önemli bir mesele değildir. önemli olan, olabildiğince fazla bilgi sahibi olmak ve yeni bilgilere ulaşmaya çalışmaktır. şu anki bilgi düzeyimiz ve anlama kabiliyetimizle 'evrim kesinlikle vardır' denebilecek bir kavram durumunda değildir' derim. yani, evladım ayrılın, niye kavga ediyorsunuz ki?

    her hangi bir konuda en ufak bir birikimi olmayan kişiler tabii ki olayı sokak kavgasına çevirecek radikalliğe kolaylıkla gelecektir ama en azından bu ironiyi bir görmeye çalışın derim. bilimselliği savunup hafif ifadeler kullanmak, karşıdakine olabildiğince hakaret etmek müthiş bir çelişkidir.
    24 ...
  2. 1.
  3. evrim teorisi savunucularının tüylerini diken diken eden, anında konuyu çarpıtarak size saçma sapan sözlrele saldırıya geçmelerine ya da süklüm püklüm olup tartışmayı bırakmalarına neden olan gerçektir. %100 gerçektir. bırakın ispatı bu konuda bir açıklama dahi bulunamamıştır.

    sözde bilimsel evrim masalını uyduran darwin dahil olmak üzere gözün evrim teorisine uygun bir şekilde nasıl değişim geçirdiğini açıklayabilen bir babayiğit çıkmamıştır. Dan-Erik Nilsson ve Susanne Pelger tarafından yazılan bir makalede (Nilsson, D.-E. and Pelger, S. 'A pessimistic estimate of the time required for an eye to evolve.' Proceedings of the Royal
    Society of London B 256:53-58, 1994) gözün evriminin mümkün olduğu iddia edilmiş ve evrimciler önderleri darwin'den beri kendilerini zora sokan bu soruna karşı bir çözüm bulunduğu ve gözün evriminin kanıtlandığı iddiasıyla bu makaleye balıklama atlamışlardır. * * söz konusu çalışma gözün evrimini açıklayan bir model geliştirildiği şeklinde sunulmuştur. oysa ortada bir model yoktur. "belki", "muhtemelen" vb. kesin ama * ifadelere dayalı bir varsayımlar zinciri vardır. merak edenler makaleyi bulur okurlar, referansı yukarıda var.

    1994 yılında gözün evriminin açıklandığını iddia edenlerden 14 yıldır ne somut bir model ne de mantıklı bir açıklama gelmiştir. kuşların kanatlanıp uçmuş kertenkeleler olduğu masalına eşdeğer ciddiyette ifadelerle dolu olan bu makale evrimci sitelerde yer almakla birlikte evrimci olmayanların bilimsel yayınlarında yerden yere vurulmuştur. (makale eleştirisi için: David Berlinski, 'A Scientific Scandal', Commentary, vol. 115, No. 4 (April 2003); 29-36
    link: http://www.ifil.uz.zgora....a6cc471d24f041f8ca261a2ac ) nedeni ise ortaya bir açıklama veya model koymayıp sadece ışığa duyarlı bir noktacığın rassal nedenlerle gelişimi üzerine senaryo yazmasıdır.

    göz hassas bir organdır, en ufak bir odak kayması görmenizi ciddi şekilde bozar. evrim sürecindeki ara canlılar arasında görme duyusu bozuk olan vardıysa * * bu canlıların evrimleşecek kadar uzun süre hayatta kalmaları için farklı duyularının benzer işlevi görmesi gerekirdi. mesela pek çok türünün gözleri iyi görmeyen yarasalar gibi. o zaman da o duyular (yarasalardaki koku ve ekolokasyon gibi) çok kullanılmış olacağından körelmez ve sonucunda o duyuların yerine gözler gelişmez, görmeye başlamazdı. sonuçta yarasalar gibi ayrı bir tür olurlardı.

    sahi yarasa demişken bu uçan memelilerin evrimdeki atası kim? hadi kuşları ayakları kanatlara dönüşen sürüngen diye pazarladınız. peki hangi memeli kanatlandı da yarasa oldu? ya da yumurtlayan kuşlardan biri mi memeli olmaya karar verdi? anlatın da gülelim biraz.

    sözün özü: gözün evrimi ile ilgili bir modelinz var mı ey evrimciler? varsa anlatın da öğrenelim. ama bu işi sırf din düşmanlığınızdan dolayı futbol taraftarı tartışması havasına dönüştürmeyin. ikna edici bir deliliniz var mı onu söyleyin. konuyla ilgili aydınlatıcı açıklamalarınızı bilimsel bir merakla bekliyorum. şaka yapmıyorum, varsa bilimsel ve doğruluğu test edilebilir bir açıklamanız hodri meydan. * * *

    ek: oylamaya inanmayan, karmayı takmayan biri olarak peşinen belirtmek istediğim bir konu var. evrim fanatiklerinden oy değil öncelikle açıklama bekliyorum. önce açıklamanızı yapın sonra istediğiniz kadar eksi oy verir, kendinizi tatmin edersiniz.
    53 ...
  4. 43.
  5. anlayamadığım nasıl bir açıklama beklendiği. görüntülü verelim isterseniz, belki tatmin eder;

    http://www.richarddawkins...o/eye_explanation_sm3.mov

    yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılında sudan karaya geçişin en önemli izlerinden birisi bulundu. (bkz: tiktaalik) bu hayvanın fosilini bulan ekibin başının anlattığına göre çalışma böyle bir canlının ilk olarak nerede evrimleşmiş olabileceğini hesaplayarak başlamış. işte tektonik hareketler, jeolojik evreler, fosil kayıtları falan filan bir sürü detayı inceleyip sonunda bir bölge belirlemişler, sanıyorum kanada'da bir yerlerde olsa gerek, ve orada çalışmaları başlatmışlar. bu bilimsel hazineye ulaşmaları tam 4 yıl sürmüş.

    atapuerca diye bir bölge vardır ispanya'da. afrika'dan avrupa ve asya'ya göç etmiş hominidlerle ilgili en eski kaliteli bilgilerin bulunduğu bölgedir burası. üniversite öğrencileri ve akademisyenlerinden oluşan bir ekip, yerin yarım kilometre altında, daracık dehlizlerden girilen pit of bones adı verilen bir bölgenin yakınlarındaki bir duvarda insan fosili bulabileceklerini umut etmişler ve çalışmaya başlamışlar. ilk fosile ulaşmaları 15 yıl sürmüş. on beş yıl! belki de hiç bir şey bulamayacaklardı orada ve tüm emekler çöp olacaktı.

    en ufak bir bulgunun bile elde edilmesinin yıllar aldığı bir alandan bahsediyoruz. nereye bakacağını tahmin edeceksin, nasıl bakacağını tahmin edeceksin, sabredeceksin ve şansın yaver giderse sonuca ulaşacaksın.
    insanlar bilime nokta kadar katkı yapmak için geceli gündüzlü çalışıp yıllarını harcıyor, sen yapılan açıklamaları - muhtemelen kendi dininle çeliştiğini düşündüğünden - tatmin edici bulmadığın için bir çırpıda silip atıyorsun bu emekleri.

    gerçek olan bir şey var, göz evrilerek oluştu. asıl soru, nasıl evrimleştiği. bilimin tartıştığı bu. gözün evrimi ile ilgili modellere itiraz eden bilim adamlarının karşı savı "allah öyle yaratmış" olmasa gerek.
    9 ...
  6. 46.
  7. sözlük gibi bir eğlence platformunda uzuuun uzun şizofren bir adamın saçmalıklarını*** kaynak gösterirmiş gibi yapıp boyuna aynı cümlelerle kıvırtıp, sonunda da kendi kendine tatmin olan bilimsellikten bihaber arkadaşların*** kanıt sunmak üzere sabah akşam yemeden içmeden doldurdukları başlıktır.

    ehe ehe, dil pabuç gibi ama hala evrim karşıtı bilimsel bir veritabanı göremedik kendisinden? yaz canım yaz, maaş da bağlarlar sana yakında.******

    edit: eheh, hemmen alınan çıkmış, demek ki kendini iyi biliyor.*

    edit iki: eh, biz evrim teorisini kullanarak yapılan bilimsel araştırmaları barındıran veritabanı göstermiştik, evrimci veritabanı olmuştu adı. evrimci olanı görmek isteriz. laf salatası olmadan ama, kısa ve öz, aha budur diye.***
    8 ...
  8. 56.
  9. 2002 temmuzunda yayınlanan Scientific American dergisinde John Rennie açıklamıştır efenim.

    "Canlılar son derece karmaşık bir yapıya sahiptir -anatomik, selüler ve moleküler düzeyde. Bu yapı daha az karmaşık olsaydı çalışamazdı. Bu da şu anlama gelmektedir. Böyle bir yapı ancak akıllı bir tasarım sonucu oluşur, evrim sonucu değil.

    Bu tasarım konusu yaratılışçıların en fazla üzerinde durduğu tartışmadır ve en eskisidir. 1802 yılında teolog William Paley şöyle yazıyordu: "Eğer tarlada bir saat bulursanız, ilk aklınıza gelen bunu birinin düşürmüş olduğu olasılığıdır; doğal güçlerin bunu orada ürettiğini düşünmezsiniz. Bu benzerlikten yola çıkarsak, canlıların karmaşık yapılarından dolayı doğrudan, kutsal bir iradenin eseri olduğunu anlarız."

    Paley'in bu iddiasına karşı Darwin "On the Origin of Species (Türlerin Kökeni)" isimli eserini yazarak, seçilimine doğal güçlerinin zaman içinde evrimi nasıl şekillendirdiğini açıkladı.

    Yaratılışçılar onlarca yıldır Darwin'in görüşlerini çürütmek için göz örneğini öne sürüyor. Yaratılışçılara göre gözün evrimleşmesi olanaksızdır. Gözün görüntü yaratma becerisi parçalarının mükemmel düzeninden kaynaklanır. Dolayısıyla doğal seçilim gözün evrimi sırasında geçireceği ara dönemlere izin veremez. Yarım bir göz zaten işlev yapamaz.

    Böyle bir eleştiriyi önceden tahmin eden Darwin, "tamamlanmamış" bir gözün de, tamamlanmış göz kadar olmasa da en azından yararlı olacağını iddia ediyordu; örneğin canlı ışığa doğru yol alabilir. Biyoloji Darwin'in haklılığını daha sonra ortaya çıkarttı. Bilim adamları hayvanlar aleminde ilkel gözlerin ve ışığa-duyarlı organların olduğunu kanıtladı.

    Akıllı-tasarım fikrini savunanlar bugün öncekilerden daha zekice sorular soruyorlar. Ancak yine de tartışma ve hedeflerinde bir değişiklik görülmüyor."

    der kendileri.
    5 ...
  10. 53.
  11. Bilim felsefesinde "bilimsel gerçek" denilen bir kavram yoktur. En üst yapı teoridir(kanun değil). Evrim teorisi de bir teoridir, yerçekimi ve kauntum teorisi gibi. Bilim artık hiç bir şeye mulak doğru diye bakmıyor. Bu evrim teorisi için de diğerleri için de böyledir. Ortada faşizan bir durum yoktur, faşizan bir durum olsaydı evrime teori değil kanun derlerdi başta!

    Bunların üstüne canlıların çeşitliliğini açıklayan başka bir teori olmamasını da eklersek(bilen varsa söylesin!) ortaya çıkan sonuç nettir. Evrim teorisini yanlışlayan bir kanıt bulunamamıştır. Sadece konusu geçmiş zamanları da içerdiğinden ulaşılamayan bilgiler vardır. Bu kadar oturmuş bir teoriye karşı, ortada elde edilen net kısımları olmadığı için evrim yanlıştır mantığıyla çıkılırsa, üstüne üstlük alternatif sunulmazsa bir dur denilir adama. Einstein kendi alternatifini Newton'un mekanik teorilerine karşı ortaya koymasaydı, kimse çıkıp da Newton teorilerinin yanlış olduğunu kabul etmeyecekti. Einstein'ın Newton ilkelerinin sadece yanlış olduğunu söyleseydi, kimse kendisini ciddiye almazdı.

    Herşeyin bir felsefesi olduğu gibi çağdaş bilimin de bir felsefesi vardır elbette. Bilimi değerli kılan ortaya koyduğu felsefi yaklaşımdır. Bilim felsefesinin, din felsefesi gibi doğruluğu son derece şüpheli felsefelerden farkı vardır elbete.

    Evrim teorisini araştıran binlerce bilim adamının yaptığı çalışmaları dışkı üretmekle eşdeğer görmeye söylenecek söz bulmak da zor.

    Bir hipotez belli bir yeterliliğe ulaşınca teori denilmeye hak kazanır. O teori zaman geçtikçe güçlenir ya da alternatifi koyulur. Ortaya alternatif koymadan, bir teorinin yanlış olduğunu söylemek gülünçtür. Teori sonuçta doğruya en yakın genellemedir. Sen daha yakın bir genelleme bul, senin teorin geçerli sayılsın. Bilimde değişmez bir gerçek yoktur, gerçeğe en yakın teori vardır, bu nedenle alternatifi koyulmadan bir teori çürütülemez.
    5 ...
  12. 76.
  13. açıp kozmoz'u izlerseniz hem gözün evrimini hem de ''maymundan geldik hahaha'' diyen adamlardan öğrenmek yerine doğru düzgün bir yerden öğrenmiş olursunuz.
    4 ...
  14. 31.
  15. verilen her kaynağa "kolpa", her kanıta "uydurma", ve diğer bilumum her bilgiye(fotoğraftan tutun, labaratuvarda "üretilme" birden fazla göz yumruları olan sineklerin belgelerine kadar) "mason, siyonist uydurması, montaj, komple, atayıst gavurlukları" diyebilen, oysa kendi, konuyla hiç bir alakası olmayan "belgelerini" ve bir kaç bilim adamının eski zamanlardan kalma sözlerinin çarpıtılmış versiyonlarını "aha bak kanıt, inanmıyosan topsun, maymunsun olm" diyen, daha bilimsel veri nedir, haberi bile olmayan, binlerce gen bilimcinin çürütemediğini iki-üç fotoğrafla çürüttüğünü sanan veya böyle bilinmesini isteyen, konu çarpıtma ve laf çevirmede usta bir kesim oldukça, ne yapılırsa yapılsın, aksi bir iddia sunmanın hiçbir işe yaramayacağı hede.

    (bkz: kendi kendini avutmak)
    6 ...
  16. 55.
  17. biz evrimcilerin işinin ne kadar zor olduğunu anlamamı sağlayan durumdur..yaradılışçılara karşı sunulan ve şu anda açıklaması olmayan ama gelecekte sunulacak olan çözüm ve açıklamalar somut kanıtlara dayandırılmasına ve kendi yaradılış teorisi hakkında en ufak bir bilimsel kanıt olmamasına rağmen kalkıp da zat-ı muhteremi kıskanmamak elde değil efenim..niye ?

    - e ben allaha inanıyorum!!!

    bitti! b-i-t-tiii! koy götüne rahvan eylesin, banane kanıttan,amaaaan..insanlar uğraşırsa uğraşsın..gelecekte kanıtlar çıkarsa o zaman bakarız.

    nasıl kıskanmayayım bu rahatlığı, nasıl!!
    4 ...
  18. 51.
  19. Gerek gözün, gerekse de canlıların evrimi ele alındığında canlıların ve organların oluşumunu açıklayan tek bilimsel teori evrim teorisidir. Bilimde bir teoriyi çürütmenin yolu diğer bir teoriyi yerine koymaktır. Evrim teorisinin ispatlanması için milyonlarca canlı türünün ve her organının evriminin mutlak bir şekilde anlaşılmasını beklemek çağdaş bilim anlayışına aykırıdır. Kaldı ki, evrim teorisi konusu itibariyle sonuçların elde edilmesi zor bir süreç gerektirmektedir, çoğu zaman da şans. Bazı noktaların kesin olarak henüz açıklanmaması bir teoriyi yıkmaz, belirttiğim gibi alternatif teoriyi koymak gerekir yıkmak için. Çağdaş bilim felsefesinde artık kanunların yeri yoktur, artık teoriler vardır ve ancak o teori yerine yenisi koyuldukça değiştirilir.

    Ben biyolog veya evrim araştırmacısı değilim. Konunun çok da fazla teknik ayrıntılarına giremem fakat gözün evrimi ile ilgili ortaya konan fikirler ve modeller var. Bunların eksik yanları olabilir, doğru olup da bazı fiziksel kanıtlarla desteklenmesi gerekiyor olabilir. Belki günü geldiğinde yeni fosil kanıtlarla bu modeller doğrulanacak, geliştirilecek veya daha güçlü modeller konabilecek. Burada bilimsel bir düşünce tarzında hareket edersek, gözün evrimleşmediğini iddia edeceklere bir soru sormak gerekiyor: Sen gözün oluşmasını nasıl bir bilimsel teoriyle veya modelle açıklıyorsun? Göz gökten zembille mi indi veya göz canlı ile birlikte zembille mi indi? Yoksa uzaylılar mı yarattı? En azından gözün evrimi ile ilgili öne sürülen fikirler ve modellerden daha kesin kanıtlara dayanan bir teori veya hiç olmasa fikir söylemek gerekmez mi? Onu da geçtim, Adem ve kaburgasından yaratılan Havva'dan daha bilimsel bir teori söylenmesi bile yeter! Neredeyse zaman makinesi ile gidip tüm evrim sürecini görme gerekliliğine kadar duyulan kuşkunun milyonda birini alternatif bir teoriye yönelt diyecem, öyle bir bilimsel teori yok, hiç olmazsa yaratılış inancına yönelt. Sonra da evrim teorisi ile diğerlerini bir kefeye koy bakalım.

    Normal bir gözün bulanık bir göze, bulanık bir gözün yüzde bir gören bir göze göre durumu ve aradaki tüm görme sürekliliği ele alınınca hayatta kalma şansının arttığı görülecektir. Bazı hücrelerdeki ışığa duyarlı kısımları, insan gözüne göre daha ilkel yapıdaki ışık algılayıcı reseptörleri vs düşünelim. Tüm bunlarda ele alınınca ortaya evrim teorisinin genel kavramlarına ve evrimin oluş mantığına uyumluluk görülüyor. Bunların dışında çeşitli fikirler ve modellerde verilmiş. Burada gözün tüm evrim modelini kesin olarak görmek istersen ve elinde 2x2=4 gibi kanıt istersen, bir de buna karşılık elinde alternatif bilimsel bir teori yoksa, o zaman senin bilim anlayışın eski Yunandaki hiççiliktir. Hiç bir şey bilinemez. Fakat buradaki asıl meselenin hiççilik değil de, dini dogmaların nesnel bakış açısını köreltmesi olduğu da belli!
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük