eğer sevdiğiniz adam için ağlıyorsanız her türlü yüreğinize düşer gözyaşlarınız. ya gözlerinizden süzülüp boynunuzdan akarak kalbinize iner ya da içinizden gözlerinizden direk kalbinize iner ve kalbinizdeki ateşi söndürmenize yardım eder.
yoksa hiç bir güç yoktur size yardım edebilecek. hele de gökyüzünde dolunay varsa...
en azından aynı ayı izliyor olmak bile güzeldir, arada kilometrelerce mesafe olsa da...
zamanında oldukça değerli olan damla iken, şu anda sadece silah olarak ya da ifade olarak kullanılan biyolojik bir sıvıdır...göz pınarları yardımıyla göz kapaklarının buruna yakın bölgesinden salgılanır...artık bir boka yaramayan likit maddedir...
bazen taşan pişmalığın çağlayanı
bazen aşığın en naif şavkı
bazen kalbin yağmuru
bazen gecenin esrar pınarı
bazen hicranın lütfu
hakikatte
Rabbin bize armağanı
gözyaşı...
kirpiklerinizi adeta savulun ben geliyorum dercesine aralayacak boyutlarda büyük taneciklere de sahip olabilen kimi zaman herkes ve herşey gibi yanlış yollara yani burun ve sinüs boşluklarına sapabilen anlık sürerlilik söz konusu olunca referans mekanı olan gözlerde kızarıklık ve şişkinlik meydana ga getirebilen tuzlu sıvı.
"demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş"
"çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer"
"çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış"
"insanın insana raptolduğu cevher."**
dershaneye geç kaldığımı bile bile geceden kalan üstüne yastıklar basıp susturduğum zırlamaların gözümde bıraktığı şişkinlik için bin türlü şey yaparken, hatta onun uğruna deymeyeceğini bile bile ve hala...
sanırım en büyük özürü gözlerim hak ediyor.
sabahın karanlığında kalkılıp yollara düşülmüş, sıcak yatak hala sırtta hissedilirken otobüslerle boğuluşmuş işe gelinmiş ve daha gözler açılmadan çalışılmaya başlanmışsa kendi haline ağlar gibi bir yandan da esnerken gözlerden süzülendir.
sadece kişiden kişiye değil durumdan duruma da değişkenlik gösteren olay. şöyle ki; soğan doğrarken gözden akan yaş ile ağlarken gözden akan yaş arasında moleküler ve yapısal olarak farklılık vardır.