sürekli ineğe benzetilmek
asosyal kişilik yakıştırılması
eliniz yanlışlıkla değince ya düşmesi ya da komik bir görüntüye sebebiyet vermesi
bir süre sonra ağırlık haline gelmesi
çevrenizdekilerin bu çok yakışıyor hep tak baskısı
-merdivenlerden çıkarken sizden bir kaç basamak yukarda olanın kim olduğunu görememe/kesememe..
-organik bir cam kullanılıyorsa asla temizlenememesi*
-colormatik bir cam kullanıldığında güneşli bir ortamdan çıkıp kapalı ortama girildiğinde güneş gözlüğü taktığınızın sanılıp kıro olarak tanımlanma ihtimalinizin yükselmesi*
-soğuk mekandan sıcak mekana geçiş yapıldığında gözlükteki buharlanmanın geçmemesi ve gözlüksüzken de -göremeyecek derece miyopsa- yanından geçen arkadaşları tarafından görüpte selam vermemekle suçlanılmak..*
-çay doldururken tüm buharın gözlüğe hücum ederek gözlüğü tamamen kaplaması sonucu çayı bardağa isabet ettirememek.
-çorba tenceresine yarım çerçeve gözlüğün alt kısmını saran şeyin erimesiyle gözlük camının düşmesi*
-örneğin her iki gözü de 4 no miyop olan bir insanın kitap okurken gözlüğü çıkarsa da mı okusa gözlüklü mü okusa diye kararsız hale gelmesi..çünkü organik camlar yakını gösterirken hipermetrop olduğunuzu hissettir. o mesafe gözlüklüyken size yakını okutmaz.. gözlüksüzken de uzak diye okutmaz.*
-eğer gözlüğü koymak için belirli noktalar belirlemezseniz gözlüğü zaten hiç net olmayan görüşünüzle bir daha bulamayabiliyorsunuz ve hatta ezebiliyorsunuz da farkında olmadan..
-gözlüğe o kadar alışıyosunuz ki gözlük artık sadece görme duyunuzu değil 5 duyunuzu organınızı da etkiliyor. örneğin, gözlüksüz yemek yiyememe*, konuşulanları duyamama gibi.. örneğin, bir arkadaşım gözlüğümü temizlerken bir şeyler söylediğinde 3 kere tekrarlattırıp sonra "bir dakika.. gözlüksüz duyamıyorum" diyip gözlüğümü takıp algılayıp cevap vermiştim.~oy oyy~
arkadaşınızla şakalaşırken, arkadaşının elinin ve yahut bel üstü organlarının herhangi birisinin gözlüğünüz camına dokunup leke bırakması ve o anda o arkadaşınızı öldürmek hissinin içinizde doğması ve bunu yapamıyor olmanız.
Kardeşle yapılan tekme tokat kavgalarda her zaman en büyük zararı gözlüğün görmesi. vücutta morartı çizik yok; gözlük yamulmuş sapı kırılmış oluyor her seferinde.
küçük yaşlardan itibaren numarasından biri 5 diğeri 5.5 olan kişinin yaşadığı zorluklardır bunlar.
şu çizgiden yürü, derler 5 metre ötesinden yürürsün.
televizyonun içine girersin.
gözlükleri mercek gibidir.
minibüs durdurmaya kalkarsanız, minibüsün nereye gittiğini görene kadar adam geçer gider.
eskiden bu gözlükler ağır olur burnun üstüne iz yapardı. resimlerde gözlüğü çıkarmak gerektiğinden hep bu izle fotoğraflanırsın.
gözlük takmayacağın günleri hayal edersin. elbet bir gün gelecek sen de bu gözlükten kurtulacaksındır.
kısacası azizim bu gözlük işe yara birşeydir lakin takmanın çilesini yaşayan bilir.*
bir de şu vardır, soğuk havada bir dükkana girdiğinde buhardan dolayı hepten kör olmaktır.
96 yılında lazer ile ameliyat olduğum için çok şükür kurtuldum, darısı isteyenlerin başına.
basketbol, futbol vb sporları daha dikkatli oynamaya sebep olur gözlüksüz oynandığında ise göz numarasının büyüklüğüne göre çember veya kaleyi ıskalama yüzdesi artar, bunun dışında devamlı mercekten bakmanız gerektiği için kafayı dik tutmak gerekir hani şöyle bi kafamı eğip de gözlerimi yukarı kaldırıp sert bir bakış yapayım diyemezsiniz tamam yaparsınız ama karşıda ki adamı çift göreceğiniz için pek de bir anlamı olmaz. o yüzden en güzel çözüm şimdilik lens gibi gözüküyor lazer tedavileri de var ama henüz yaygınlaşmadığı için şimdilik uzak durulması gerekiyor.
- camları çok kalın değil, çerçeveleri de güzelse, bankamatikle vakit kaybetmeyin, direk halkla ilişkilerdeki fıstığa yönelin. ama yine de temkinli olun. camların kalın olmaması her zaman iyi gördüğünüz anlamına gelmez.