gözlerin bozuk olması durumunda zorunlu olarak gerçekleştirilen eylem. alternatifi lens kullanmaktır.
bu arada, dinlendirici gözlük dedikleri yalandır. 0.25 vb. ufak numaralarda miyopsundur, hipermetropsundur ondan sana bu gözlük kitlenir. sen anlamadan götürürsün gözlükçüye verirsin, adam da hiç renk vermez. verir gözlüğünü yollar. kimse kimseyi kandırmasın.
yağmurlu bir günde tıklım tıklım bir minibüse binerken dikkat edin buhar tutan gözlük camları yüzünden hiç bir şey göremeyip düşmemek için birilerinin olmadık yerlerini tutabilirsiniz.
6 yıl aradan sonra dün itibariyle tekrar yaptığımdır.
yaptırdığım lazer ameliyatı sonrası -8 sol, -7 sağ miyop derecelerinden -1'lere kadar düşen göz, sanırım yavaş yavaş artmaya başlıyor. -1,5 civarına gelmiş tekrar göz derecem. gözlük takmak da tabi zaruri oluyor. ayrı bir hava katıyor sanki güzel bir çerçeveli gözlük takmak, böyle takım elbise, iş ortamı falan...
(bkz: gözlüklü fotoğrafları için tıklayınız)
hiç de keyifli değildir hani. alışamayacaksınızdır hiçbir zaman. yüzünüz de tepki verecektir buna, burun etrafındaki herhangi bir sivilce kabus haline getirecektir o gözlüğü.
tam bir sıkıntıdır.hele bir de kişinin göz numarası büyükse ve dört yaşından beri bu merete muhtaçsa kavanoz dipli dünya modunda etrafta dolaşmasına neden olacaktır.en temizi lenstir.
lense göre bin kat daha sağlıklı fakat hele ki göz numarası büyükse estetik bakımdan yoksun olan bir gereçtir gözlük. bir de uzun yıllar boyunca gözlük takmışsanız burnunuzun üzerinde her daim gözlük izi kalır, gözlük hiç zorlanmadan kendi yaratmış olduğu yuvasına oturur, mutlu mesut yaşarlar.
Çok sevdiğim bir eylemdir... Çıkarttığım zaman renkler ve şekiller birbirine karışıyor, dünyaya buğulu bir pencereden bakıyor hissine kapılıyorum... Ama gözlüğü takınca öyle mi arkadaş?
Valla çatır çatır takarım arkadaş... Lensle uğraşmak hiç bana göre değil, öyle şey mi olur? iyi ki varsın gözlük...
dün itibariyle gerçekleştirdiğim durumdur. işin garip tarafı gözlüğü takana kadar gözlerimin ne derece bozuk olduğunun farkında olmamam. göz muayenesi olduğumda 1 e 1.25 olduğunu öğrendim ancak bu numaraların ne derece bozuk olduğunu hiç bilmiyordum. bazı yazıları uzaktan okuyamıyordum. bunu da pek önemsemiyordum açıkçası, en son uzaktan bir tabelayı okuyamamam sonucu yanlış bir yola sapmam bardağı taşıran son damlaydı. bir gözlükçüye gittim. gözlüğümün hazırlanmasını beklerken, son kez gözlüksüz baktım çevreme. en sonunda hazırdı gözlüğüm. gözlüğü taktım ve birden gözlerimin gördüğüne inanamadım. o ne ulan! bunca zamandır dünyaya 360 piksel ile bakıyormuşum da haberim yokmuş. gözlüğü taktığım andan itibaren 1920 hd yayına geçtim. her ne kadar başta gözlük kullanacağım diye üzülüyorsam da, gözlüğü taktığım andan itibaren o güzel görüntü bu üzüntümü bir nebze de olsa azalttı. şimdi tabelaları küçücük yazıları okumakta sıkıntı çekmiyorum. en güzeli de istanbul trafiğinde farklı yollara sapmıyorum. *