yanlış yolda kayboldu
doğrular hiç oldu
içim dolu, kural kesti kolu
ölü dağlardan battal gazi
komiser olamaz havalar mazi
dağda ovada işkence var
sana da bana mapusta tek çare kapuska
apışma gel yapışma len karışma sen
yoluna giden ben özgürsem
hakimiyet kimde kalır
rüşvet satın alır
paraya tapın, yaraya bakın
infaz ölümden sonra da var
yan gelip yatın
bende kaybolan her gencin adı
damağımda kaldı iyilerin tadı
örümcek ağında emilir canı
dönersek bu yoldan yerde kalır kanın
ödeşir mahşerde büyücü ve cadı
bile bile ölmek zor geliyor
sonuna kadar kahrolmaktan
direnene yollar dar geliyor
esir olmaktan...
bu politikası ışık söndürür
tavuk karası avukat çarkı döndürür
yarasına tuz basılan hücresine asılan
gardiyan kasılan şaşılan
kaşınma ama yaşanma
aşınmadan kaldık taşınmadan saldır yakınmadan
lolo yapan denyoları takip eder adam
annelerin kalbi kanayan yara
bile bile ölmek zor geliyor
sonuna kadar kahrolmaktan
direnene yollar dar geliyor
esir olmaktan...
adil ve cem için ...
çilekeş
adil ve cem
aynı kandan rock ve rap
yat sipere fuat we cilekes
Fuat:
Yanlış yolda kayboldu,doğrular hiç oldu,içim dolu kural kesti kolu, ölü dağlardan Battal Gazi komiser olamaz hoh çabalar mazi. Dağda ovada işkence var, sanada bana mapusta tek çare kapuska. Apışta gel,yapışma len,karışma sen yoluna giden ben,özgür sen. Hakimiyet kimde kalır? Rüşvet satın alır,paraya tapın,yaraya bakın. infaz ölümden sonrada var yan gelip yatın, bende kaybolan her gencin adı. Damağımda kaldı iyilerin tadı, örümcek ağında emilirin canı, dönersek bu yoldan yerde kalır kanın, ödeşir mahşerde büyücü ve cadı...
Çilekeş:
Bile bile ölmek zor geliyor, sonuna kadar kahrolmaktan, direnene yollar dar geliyor esir olmaktan
Fuat:
Politikası ışık söndürür tavuk karası avukat hoh çarkı döndürür. Yarasına tuz basılan, hücresine asılan gardiyan,kasıılan şaşılan. Kaşınma ama yaşanmaz aşınmadan, kaldır taşınmadan, saldır yakınmadan. idola yapan denyoları takip eder adam, annelerin kalbi kanayan yara
Çilekeş:
Bile bile ölmek zor geliyor, sonuna kadar kahrolmaktan, direnene yollar dar geliyor esir olmaktan!!!
Fuat - Çilekeş: Adil ve Cem için Çilekeş Adil ve Cem Çilekeş Fuat Ergin Çilekeş, Batı Berlin Çilekeş, Adil geldi Çilekeş, Huzur verdi Çilekeş Sıktı Mermiyi,Yıktı Gardi, Aynı Kanda Rock ve Rap yat sipere Fuat Çilekeş Bile bile ölmek zor geliyor, sonuna kadar kahrolmaktan, direnene yollar dar geliyor esir olmaktan.
hiç bi kozmetik ürünün uygulanılmaması gereken yüz bölgesi. o kadar para verir temizleyici jeller, tonikler, nemlendiriciler alırsınız, gözaltına sürmeyiniz uyarısıyla karşılaşırsınız. çok hassas bi yapısı vardır çünkü. buraya uygulanacak kremler özel olarak hazırlanır.
"adil ve cem" e ithaf edilmiş çilekeş parçası. adil ve cem in kim oldukları konusunda çeşitli dedikodular var, mesela bunlardan birisi; adille cem grubun tinerciler tarafından öldürülen arkadaşları oldukları.
şüpheliyle alakalı biraz daha derinlemesine bir araştırma yapalım demek için uygulanır. yakalanan kişi savcı tarafından derhal bırakılmazsa göz altına alınır. yolda geçecek süreler(en fazla 12 saat) hariç, özel bazı haller dışında en fazla 24 saattir. ama canlarım benim, en fazla 24 saati "illa 24 saat burda tutacağız" diye anlıyor malesef.
hele cuma günü bir gözaltına alının da görün. pazartesiye kadar batak oynatırlar adama.
yıllardır "hasıraltı" edilen ergenekoncuların son dönemlerde sıkça yaşadığı olgudur.bundan kurtulmak için "koltukaltı" kokan söylemleriyle "altın çamura düşmekle değerini yitirmez" demekteler , "bilinçaltına" etki ederek kendilerini temize çıkarmak istemektedirler.ama artık çok geçtir. kimlerin "altına" girip çıktıkları ortadadır.halbuki boyunlarına yağlı ilmik geçirilmiş , altlarından sandalye kaymak üzeridir.
adı kayıp demişti adnan yücel gözaltında yitirdiğimiz o kayıplar için. insanlar kaybolurken gözaltılarda bir çocuğa hesap vermek zordur. o çocuklar ki en masum duygularla sorarken yerlerini abilerinin, ablalalarının, annelerinin yahut babalarının o çocuklara hesap vermek zordur. o vakit hiçbir kıyıya varmaz hiçbir deniz...
çocuktum, hesap vermediler bana, hesap verin dedim, hesap vermediler. büyüdüm, hesap vermeyenleri unuttum, neyin hesabını sorduğumu da. aklımda kalan sadece "ne oldu fuat'a?" sorusuydu. sahi ne olmuştu fuat'a? fuat ölmüştü, öldürülmüştü. gözaltında ölmediyse de bir gece evi kurşunlandı ve yanındaki arkadaşlarıyla birlikte öldü...fuat sadece uzaktan bir akrabaydı, ama ölürken ardı sıra bıraktıkları için fuat artık sadece bir akraba değildi...
dedim ya çocuklara hesap vermek zordur, anaların bağrı yanar ama diğer çocukları için susarlar. bu yüzden nice cumartesi annesi sustular nice zaman. kaybettiklerinin hesabını sorarken yeni çocuklar kaybetmemek adına sustular bir vakit. bir çocuğu susturamazlar ama. çünkü çocuksan eğer kaybedecek bir şeyin yoktur ve zaten kaybedecek bir şeyinin olup olmadığını sorgulamazsın. zaten kaybetmek fiili sözkonusu dahi değildir. hesap sormayı çok masum bir şey olarak görürsün çünkü...
ne olmuştu fuat'a? fuat ölüp gitmişti. sonra metin göktepe ölürken bir dirhem büyümüşlüğümüz vardı, yakalarımızda metin göktepe'nin siyah beyaz fotokopili resmi solarken, yürüdük yollar boyu, sadece yürüdük bir vakit, sonra yorulduk. çocukken yorulmuyorduk ki...yorulmayan tek ses o sırada metin göktepe'nin annesinin sesiydi, ki ciğeri yanan bir annenin sesi yorulmaz...avazı yankı bulur gökkubede. ağıtların notalı vuruşları eşliğinde yürüdük çok kez. çok ölüm eşliğinde çok gözaltı yedi yanımızdakiler...
gözaltında nice kayıplar verdik, can dündar bir kitabında şöyle diyordu;
dünyanın en genç mezarlığında gözaltında kaybolanların "adı karanfil ki suçu rengidir"...
"orman yok olursa diyor bir çocuk
ağaç kaybolursa
ne derim benden sonraki çocuklara
insanlar kaybolurken gözaltılarda
dalından koparılan tomurcuk
ey çocuk
nasıl meyvelenir sana ve diğer çocuklara
Bir sabah ansızın gülümsediler
Elleri ulaştı yüreklerine
Kestiler soluğunu toprağın
Gözleri bir sıra ışık mıydı ne
Güneşi yazmak için biçimlendiler
Nasıl da böldüler öfkeleriyle
Pençeleri ağarmış dağları ortasından
Uzaktan uzağa büyüdü sesleri
Hızla vurdular topuklarını
Yeraltı suları çoktan haberliydiler
Bu bir korkuydu üstünde
Kaçındığı bir yazgı
Ne yana dönse yollarını kestiler
Ağır, oturaklı, yalnız bir insan
Gözaltındaydı ilk kez, kendine karşı