düşündükçe imanımı artıran organ.
bir film saniye de ortalama 25 resimin akışından müteşekkil. biz bu 25 resmin arka arkaya gösterilmesiyle bir bağlantı kuruyoruz ama aslında hepsi birbirinden bağımsız. bir mekanizma bu 25 resmi akıcı bir yapıya büründüyor. acaba gerçek hayatta böylemi. hayat aslında resim kareleri gibi yaşanıyor ve biz de film izliyor gibi yaşadıklarımızı mı izliyoruz?
benim için çok büyük bir gizem bu görme olayı,görmek dediğimiz şey tam olarak nedir? gören ne?
bazen retina üzerinde ölü hücre parçacıkları kalır ve bunu siz "gözün önünden sürekli olarak kayıp duran ve bakmaya çalıştığınızda ise başka bir tarafa kaçan küçük bir leke" olarak görürsünüz. bu durumlarda sakın gözünüz ile oynamayın.
bir organ olmanın haricinde bir kişi hakkında ya da durum ve olay hakkında bilgi sahibi olarak başvurulması gereken ilk araç; gözlemlemeye yarar görmekten öte.
ankaralıların, iskambildeki batak oyununda; ihale alındıktan sonra herhangi bir kağıda verdikleri ünvandır. koz diyemezler ne hikmetse... hep goz derler.
örn; (bkz: goz gupa gardaş)*, (bkz: goz garo gardaş)*
detaylar için;
(bkz: orta anadoludaki k ve g çatışması)
insanın vücudunda bulunan herhangi bir hastalığın direkt olarak etkilediği organ.
çok sık muyane edilmesi iyidir. çünkü aynı zamanda gelecekti hastalıkların da habercisi olabilir.
sadece göz hastalıklarının açıklandığı bir ansiklopedi gibi seri vardı, abartısız bir duvardan bir duvaraydı.
babamın, inceledikçe, allah'a inancım artıyor dediği uzuv. *
gözün önemi ile ilgili bir de anı anlatalım;
bursa'da özel bir şirkette müdür olan xx'in gözleri ağrımaktadır. birkaç doktora gider, incelerler ancak gözler sapasağlamdır. bunun üzerine babama yönlendirirler, daha tecrübeli olduğu için. kısa bir kontrolden sonra babam adamı kolundan tuttuğu gibi doğruca hastaneye götürür ve beyin röntgeni(bunun bir adı var unuttum) çektirir.
adamın beyninde ur vardır. ama henüz çok küçük ve etkisizdir. hemen ameliyata alınır ve tamamen temizlenir.
bilindiği üzere beyindeki urlar çok tehlikelidir ve büyürlerse çok ciddi sonuçlara gidebilir.
ancak göz, vücuttaki en ufak olağanüstülüğü farkederek tepki veren mucize bir organdır.
insanların en çok sorun çıkaran organı. çevrenize bakarsanız bir çok insanın göz ile ilgili sorunu olduğunu görebilirsiniz. ayrıca bugüne kadar tıp alanında bir çok gelişme olsa bile gözle ilgili çözüm üretecek önemli bir atılım ortaya çıkmamıştır bugüne kadar. bunun sebebi de gözün arka taraflarının tamamen beyinle ilintili olmasından dolayıymış bir yerde okuduğuma göre.
5 duyu organları arasında evrimle en ilginç özelliği kazanmış organdır. 5 duyumuzun tamamı maruz kaldıkları etkenlere karşı alışma eğilimi gosterir; aldıgımız bir kokuyu burun tembelliği ile 2 saniyeden sonra duyumsamamaya başlamamız gibi. Aynı özellik gözde de vardır fakat kimse baktığı bir yerde bir süre sonra cisimleri seçememezlik yapmaz çünkü göz tembellik yaşamamak için titreme özelliği kazanmıştır. Bu küçük titreme hareketine mikrosakkat denir ve gözün etkisinde kaldığı uyaranlara alışmasını yani duyarlılığını yitirmesini önler.