dün kardeşimin kredi kartı internet bankacılığı parolasını değiştirdim,
ve her bir rakam kart bana aitmiş gibi gözümün önünde beliriyor, sıralamayı belirlerken kullandığım metotla beraber,
seneler ve aylar önce kullanmayı bıraktığım telefonun ekran kilidi şifresini gözümün önüne getiremesem bile kolay kolay, ekran açıldığında hemen anımsıyorum.
bir kere gördüğüm sayıları, bir kere duyduğum ismi hiç unutmam. aklıma kazınır o. görsel ve işitsel hafızam psikolojik ruh halime bağlı olarak ortalamanın çok üzerinde, çok iyi, ya da kötü. o da kalıtsal, manik depresif kişiliğimden dolayı.
insanların isimlerini, numaralarını, nicklerini vs çok az hatırlayabiliyorum.
Hele de biri bana bir şey anlatırken (misal işyerindeki kişiler) isim verdiyse falan bir noktadan sonra isim rehberim doluyor ve son yüklenenler baştakileri silmeye başlıyor. Birkaç gün sonra aynı kişiden bahsettiğinde “o kim ya” dediğim çok oluyor. Bunun, sevgilim olduğunda yarattığı “sen beni dinlemiyorsun” tribi çok bayıyor beni.
Ama anlatılan bir olayı direkt kafada video haline getirdiğim için asla unut(a)mıyorum. Baya baya, karşı taraf anlatırken her yeni veri gelişinde arka plan, tahmini yüzler, bakış, davranış, (tahmini)yansıma, gölge vs en ince ayrıntısına kadar görselleşiyor. Böyle ayrıntılanmış bir şeyi 20 yıl sonra yine en ince ayrıntısına kadar hatırlarım
Çoğunlukla isimleri de o videodaki rolünden çıkarabiliyorum. Mesela, “o kimdi” sorusuna “hani şöyle yapmıştı” tarzı bir cevap alabilirsem sorun kalmıyor. Ama tek başına isimler benim için muallaktan ibaret.
Müzik kulağı vs zaten yok. Anca klibi falan olacak.
Mesela roman okurken de beni en çok bunaltan şey romanın başlarında ayrıntılanmamış çok fazla karakter ismi verilmesi. Roman ilerledikçe karakterler oturuyor. Ama onda da bir süre sonra sadece olayların görseli kalıyor, karakterin ismi yine gidebiliyor bir süre sonra.
Haliyle herhangi bir metni (kelime kelime) ezberlemek benim için bildiğin çile.
Bu nedenle eğitim hayatım boyunca çok zorunlu kalmadıkça hiç ezber yapmadım. Zar zor ezberlediklerim de işim biter bitmez hafızamdan silindi. Bunun bir faydası, her şeyi anlamak zorunda olmaktı. Matematiksel formülasyona bile sebep-sonuç ilişkisiyle anlam veremezsem unutuyordum çünkü. Çok şükür sözelci de olamadım bu sayede :p
Güncel hayatta tek faydası, birinin bana yalan söylemesi için söylediği yalanı en ince ayrıntısına kadar hatırlaması lazım. Çünkü ben muhtemelen ilk beyanı her ayrıntısıyla hatırlıyor olacağım.
Kötü yanı, insanlar kendilerine saygı duymadığınızı düşünüyorlar haklı olarak. iş hayatında da bunu sürekli yaşıyorum, biriyle tanıştıktan 10 dakika sonra ismini unutuyorum, bu sefer hitap etmek zorunda kalmamak için sürekli ikinci çoğul kullanmam gerekiyor. Tabi bir de bu unutkanlık aptal gibi görünmeme de sebep oluyor.