aklı olan ve düşünebilen her insanın varlığına dair bir çıkarımda bulunmama gibi bir durumu sözkonusu olmamalıdır.. zira, düşünürsen eğer*, aslında varlığına kanaat getir(ebil)iyorsun.. düşünmek lazım sadece.. düşünmek.. ama şimdi kalkıp da kim düşünecek..
ilkel insanlardan beri süregelen bir insan davranışı modelidir. tanımı boşver.
şimdi diğer saçmalamalara göre bu seviyede güzel güzel konuşulacaksa aşağılamanın, hakaret etmenin bir anlamı yok. uzun olacak ama varsın olsun, okuyan olur.
tanrı'nın varlığına dair, "aklın var mı, varsa göster" yollu kısa, basit, çürütülebilir savlar, bir yükümlülüğünü yerine getirmeyen müminin kaçamaklarıdır. oysa imam maturidi, itikat esaslarında, imanın taklit yoluyla olmayacağını, kalp-dil-akılla olacağını anlatmıştır. kalben inanır, aklınızla tasdik eder, dilinizle söylersiniz. tabi bu şart çok ağır geldiği için özellikle kendinden sonra ekolü devam ettiren önemli bir öğrencisi tarafından "akılla tasdik edilmemiş iman olur fakat zayıfır, her an şeytan çelebilir, makbul değildir" demiştir. dolayısıyla, bu sorunun cevabını bir ateiste veya deiste vermezden evvel, her mümin soğukkanlı bir şekilde kendisine verebilmelidir.
tanrının varlığı meselesi büyük islam alimleri tarafından da çalışılmış, metotlar geliştirilmiş ve tartışılmıştır. bu konuda kelam okumaları yapmak, hem inanan insanın neye inandığını bilmesi açısından, hem inanmayan insanın inananların fikrini bilmesi açısından faydalı olacaktır.
bundan başka modern zamanlarda da bu mesele hep gündemde olduğundan farklı disiplinlerde tanrı'nın varlığı-yokluğu meselesi tartışılmıştır.
vb. şeklinde sınıflandırılmıştır. bütün bu delillere karşı da bir takım itirazlar elbette bulunmaktadır.
derli toplu bir çalışma, internet kullanıcıları için şu linkten http://www.allahinvarligi.com/ incelenebilir. elbette ilerisini merak eden okuyucalara kütüphanenin yolları görünecektir.
inanmayan insan, bütün delilleri inceleyip önyargısız baktıktan sonra yine de inanmıyorsa yapabilecek pek bir şey yok. allah hidayet etsin diye dua etmek gerek.
fakat inanan insan, tanrı'nın varlığını aklıyla tasdik ettikten sonra, bu varlığın sonuçlarını da idrak etmek derdine düşmelidir.
inanmak için gözle görmeye hacet olmadığını kavrayabilen insandır. o değil de eğer öyle bir tanrı yoksa bırak görmeyerek inananlar amellerinde devam etsinler; eğer hakikaten öyle bir tanrı varsa o zaman görmüyorum diye inanmayanlar ne yapacak(sınız) bana onu söyle ey edepsiz, fütursuz!
eğer bir de allah'ın istediklerini yapıyorsa ne iyi insandır o...
bazı ateistçikler her ne kadar her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşündüklerini dillendirseler de her konuda, bu başlıkla yine öyle olmadıklarını gzler önüne sermişlerdir.
eğer sizden üstün bir varlığın fiziksel anlamda görünüşünü bilseydiniz ve varlığını gözünüzle görseydeniz hanginiz cesaret edebilirdi tek bir günah işlemeye? hanginizin gücü yeterdi tek bir olumsuz eleştiri yapmaya?
asıl zor olan da bu zaten: varlığının nişanelerini her noktada görebilidiği ama kendi zatını gözüyle göremediği bir yaratıcıya boğun eğmek, her an onu hissetmek ve onun yasak ve emirlerine göre yaşamını sürdürmek...
bunu düşünmek çok mu zor? evrenin kitabını okuduğunuzu iddia edip de bu kadar basit düşünememeniz çok acınası...
ben gözümle görmediğime inanmam diyen insana garip gelebilir ama öyle değildir. tanrı'yı görmek için illa tanrı'yı görmeye gerek yoktur. etrafımıza bakarsak, kendimize bakarsak tanrı'yı görürüz diye düşünüyorum.