allah'a inanmak gönül işidir. gönülden imanla inanmak kulun görevidir. inanmak insanların var olduğundan beri ihtiyacıdır. ayrıca müslüman insan yüce allah'ı gökte aramaz, gökte olduğuna inanmaz. çünkü yüce allah bununla ilgili gönderdiği kitapta gerekeni söylemiştir. okuyan herkes bilir. evet.
insanı Biz yarattık. Onun için, nefsinin kendisine neler fısıldadığını, neler telkin ettiğini de Biz pek iyi biliriz. Çünkü Biz ona şahdamarından daha yakınız.
--spoiler--
Herkesin mutlaka duymuş olduğu örnek,
Öğretmenin sınav yapacağı zaman sınav kağıdını da eline veriyor mu? Hayır. Asıl mesele görmeden inanabilmekte. Mesela başından beri görebilmiş olsaydık inanacaktın. Ancak bu durumda Allah'a yürekten iman edene haksızlık olmayacak mıydı?
Ayrıntılarda boğulmayı tercih etmeyendir, bu ayrıntıda boğulmaları yerine önce dna testi yaptırmadığı halde annesinin kocasını, babası kabul etmesinde boğulmalıdır, net.
görünen bi allaha inanmak zor olmasa gerektir değil mi ? inanmaya da gerek kalmaz zaten görünüyorsa ordadır.
iman meselesini inanmak kelimesini biraz daha irdelemek gerek.
yaşam sadece gördüklerimizden ibaret olsaydı "his" dediğimiz duyguyu hiçbir zaman tatmamış olacaktık.
his derken?
üşümek hissi mesela... üşüyoruz fakat üşüdüğümüzü görmüyoruz.
aşk hissi mesela... birini seviyoruz fakat aşk hissini görmüyoruz.
diyoruz ki; aynanın karşısına geçtiğimizde gördüklerimizin haricinde görmediklerimiz var... milyonlarca hücre, kılcal damar, deri üzerindeki bakteriler, göz, kirpik, kaşın yapısını oluşturan hücreler ve onların hayati önemi.
her şey muhteşem bir sistem dahilinde ve her şey kur'an-ı kerim'de allah'ın buyurduğu gibi sebep sonuç ilişkisine dayalı.
bakın, kainatta öyle mesela. atmosferde samanyolu galaksisi gibi 200 milyar galaksinin daha olduğunu biliyor muydunuz? ve sadece samanyolu galaksisinde (ortalama) 100 milyar yıldız sisteminin olduğunu biliyor muydunuz?
ama görmüyoruz öyle değil mi?
resim varsa ressam da vardır, yok mudur efendiler?
PLATON, IMMANUEL KANT, ALBERT EINSTEIN, DESCARTES gibi nice filozof ve bilimadamının boktan bir çağın aydın olmayı geçtim ortalama bi kültür seviyesine bile ulaşamamış dahilerince(!) bir başlık altında toplanabilmesine dahi olanak sağlayan önermedir.
görmediği allah a inanan tiplerden biri olarak durumumu gördüğü allah a inanan tiplerden daha hoş buluyor allah a inanmayan tiplerin de inanç meselesini bu kadar kurcalamasını daha saçma buluyorum. görmediğim bir yaratıcının olduğuna inanıyorum dedim zaten sorgulamak istiyorsan beni inançkelimesinin etimolojisinden başlayabilirsin aslında.
gördüğü allah'ı bilecek olduğundan, garipsenemeyecek olan durum. he sen güneşin sıcak olduğunu bilmiyor, buna inanıyorsan o ayrı bir tartışma konusudur.
dikkat çekmek için çırpınan kişi eylemi. ama yine de basit bir yorum yapmak gerekir. yaradanı görseydin herkes her türlü ibadet ederdi. kimsenin kaçışı olmazdı. önemli olan bu şekilde ibadet. sınavın anlamı bu zaten.
ayrıca inanma fiilinin yersizliğini idrak etmiş ama konuyla ilgili ilk büyük felsefi eserini en az 52 dilde insanlığa sunup onları derin uykudan kaldırmak yerine troll işi sik gibi başlıkların bolca bulunduğu kıçıkırık bi sözlükte sığ girdilerle ifade etme yolunu seçmiş aydınlarımızı(!) hayli rahatsız etmiş tiptir.